Seçimler ve ittifaklar

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Mesele sadece iktidara gelmek ve iktidarda kalmak değildir. Halklarımızın, tüm ezilenlerin birikmiş sorunlarının çözülmesi için en geniş mücadele birliklerinin oluşturulması, var olanların güçlendirilmesi kaçınılmazdır.

14-28 Mayıs 2023 seçimlerinden çıkarılması gereken dersler daha uzun süre tartışılacak. "Atı alan gene Üsküdar'ı geçti" deyip üstünden atlayamayız. Bu seçimleri değerlendirirken her türlü zorbalık, hile vb. konuları elbette unutmuyoruz. Bunları önemsemiyor da değiliz. Erdoğan da Hitler gibi bir seçim sonucu iktidara gelmiş olsa da, iktidarda kalmak için her türlü hileyi, zorbalığı, katliamı yapmış ve yaptırmıştır. Seçime girerken bir yandan HDP'yi kapatma davası bir yandan da çeşitli bahanelerle HDP operasyonları sürüyordu. Tabanda seçim çalışması yapan diri kadrolara, gazeteci ve habercilere, sanatçılara, hukukçulara yönelik aralıksız gözaltılarla terör estirildi. HDP'ye yönelik baskılar sonucu HDP sandıklara üye gönderemedi. HDP ya seçimleri boykot edecek ya da her ne pahasına olursa olsun seçimlere katılacak ve müttefikleriyle birlikte en yüksek oyu almaya çalışacaktı.

Boykot gündeme bile gelmedi. Çok özel durumlar dışında boykotu konuşmak bile yanlıştır. HDP geleneğinin otuz iki yıllık mücadele ve direniş geleneğinin sonucu seçimlere girmesi ve daha güçlü olarak Meclis'te yer alması gerekiyordu. HDP geleneğinin Meclis'e girmesi yumuşak koltuklar ve ballı maaşlar için değildi. Ezilenlerin mücadelesini orada da sürdürmek, yükseltmek ve siyasi çözüme kavuşturmak içindi. HDP kurulduğu günden beri bunu başarıyla yapmış, barajları yıkarak Erdoğan ve AKP'nin tek tekçi sistemine ağır bir darbe indirmişti. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra korkuya kapılan geleneksel ırkçı-dinci çeteler hızla birleşip seçimleri yenilemiş ve kendilerini galip ilan etmiştir. Bunu da sürdüremez hale gelince Erdoğan bütün gericiliği "Cumhur İttifakı" adı altında birleştirmiştir. Yedi partiden oluşan bu ittifakta ırkçı ve dinci geleneğin bütün kırıntılarını birleştirmiştir. MHP'ye ek olarak BBP ve Sinan Oğan, AKP'ye ek olarak Adnan hoca müridi oğul Erbakan, devletin 'Kürt' örgütü kanlı Hizbullah'ın bir kolu olan ve Kürt Hamas'ı olarak projelendirilen Hüda-Par, üstüne solcu sos olarak da DSP... Böylece görünen yedi parti birleşmiştir. Aslında bunlar yedi ayrı parti değil, devletin HDP'ye karşı cepheye sürdüğü özel savaş aparatlarıdır. Hiç bir perde bu gerçeği gizleyemez. Beka, ezan, bayrak edebiyatı Erdoğan’ın sadece yoksul emekçi kitlelerini oyalamak ve kandırıp koşturmak için ortaya attığı yemlerdir. Aslında bu seçimde muhalefet sadece AKP diktasına karşı değil, tüm devlete karşı direnmiştir. Diyanet işlerinden içişlerine, adliyeye ve YSK'ye ve orduya kadar hepsi de AKP örgütü gibi çalışan devlet kurumları, her türlü yasadışı saldırıyla özel çalışma yapmıştır.

Altılı Masa muhalefeti ise tutarlı bir tavır ve proje ortaya koyamamıştır. Son ana kadar AKP'den çok HDP'ye karşı mücadeleyi öne çıkarmıştır. Erdoğan'ın kışkırtmalarına çanak tutmuştur. Muhalefet daha iktidara gelmeden HDP'ye karşı ve mülteciler üzerinden düşmanca tavır geliştirmiştir. Buna rağmen Kürt seçmen Kılıçdaroğlu’na rekor düzeyde oy vermiştir.

Ama Altılı Masa partileri ciddi bir çalışma da yapmamıştır. Doğru dürüst miting bile yapmamıştır. Seçim akşamı da dağılıp gitmişlerdir.
Halkların çıkarına tek seçenek olan “Emek ve Özgürlük İttifakı” ağır baskılara rağmen Yeşil Sol Parti olarak seçimlere girmiştir. Ancak planlanan hedeflere ulaşılamadığı ve oy kaybına uğradığı görülmüştür. Bunu görmek ancak bozgun havasına kapılmadan sorgulamak ve bundan sonrasına bakmak gerekir. Çünkü bu İttifak sadece bir seçim ittifakı değildir. İttifak üyeleri ittifaka sadık kalırsa çok önemli bir rol oynayacaktır. Seçim öncesi TİP'in yarattığı kargaşa, oy ve vekil kaybı da doğru değerlendirilmelidir. TİP'in hatası ittifaklar politikasının yanlışlığına kanıt olamaz. 

Türkiye siyaseti öyle parçalı bir hale gelmiştir ki, seçimler gelip geçse de hiç bir parti, kurum ve örgüt tek başına iktidar olamaz ve bir çözüm üretemez. Mesele sadece iktidara gelmek ve iktidarda kalmak değildir. Halklarımızın, tüm ezilenlerin birikmiş sorunlarının çözülmesi için en geniş mücadele birliklerinin oluşturulması, var olanların güçlendirilmesi kaçınılmazdır. Çamur ittifakı çok kızsa da, demokrasi sadece sandık değildir, seçimler her şey değildir.

Sandıkla birlikte demokratik bir kültür, hukuk ve ahlak demektir. Türkiye de sahte, hileli bir sandıktan başka bir şey yoktur. Demokrasiye ulaşmak için canımızı dişimize takıp seçimden seçime değil, her alanda 24 saat mücadele etmemiz şarttır. Demokrasi bir pazarlık projesi değil, bir mücadele birikimi ve kültürüdür. Bu mücadele olmazsa çamur ittifakının yarattığı çürüme ve kirlilik sadece Türkiye için değil, bütün Ortadoğu ve bölge için büyük felaketlere gebedir. Seçimler bitti, şimdi çözüm için gene sokaklara ve alanlara.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.