Şenyaşar ailesi kazanırsa herkes kazanır

  • Urfa Adliyesi’ne yolu düşenler, Şenyaşar ailesinin herkes için adalet mücadelesi verdiğini belirterek, ”Şenyaşar ailesi kazanırsa, adalet talebi olan herkes kazanacak” dedi. 

EMRULLAH ACAR - MA/URFA

Urfa’nın Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018’de AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınlarının saldırısında eşi ve iki oğlunu yitiren Emine Şenyaşar ile saldırıdan yaralı kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar’ın adalet arayışı 158’nci gününe girdi. Defalarca polis şiddetine maruz kalan anne ve oğlu, bu süreçte 6 kez gözaltına alınsa da 45 dereceyi bulan sıcaklığa rağmen adalet arayışlarını kesintisiz sürdürüyor. 

Her sabah Suruç ilçesinde bulunan evlerinden 45 kilometre yol kat ederek Urfa Adliyesi’ne gelen anne ve oğlu, adliyeye yolu düşenler tarafından “Şenyaşar ailesi adalet köşesi” olarak adlandırılan alanda “Adalet” yazılı dövizlerle nöbeti başlatıyor. Burada kendilerine destek ziyaretinde bulunan heyetleri karşılayan aile, vakitlerinin geri kalanında ise adliyeye yolu düşen avukat ve yurttaşlara yaşadıkları hukuksuzluğu aktarıp “adalet” taleplerini iletiyor.

Adalet adına bir şey kalmadı 

Ailenin yaşadıklarını “zulüm” olarak değerlendiren eğitimci Sıtkı Dehşet, aileyi her gördüğünde adalete olan inancının azaldığını söyledi. Ailenin nöbet tuttuğu adliye binasının salonlarında “Adalet mülkün temelidir” yazıldığına dikkat çeken Dehşet, “Maalesef adalet adına bir şey kalmamış. 3 yıl önce yaşanan bu olay devletin kaymakam, vali ve bakanının gözleri önünde gerçekleşti. Adaleti tecelli etmekle görevli olan insanların gözleri önünde yaşandı. Adaletin hala sağlanmaması büyük bir utançtır. Bir an önce bu utançtan kurtulmak için adaletin sağlanması gerekiyor. Siyasi erkini kullanarak hukuk üstünde baskı uygulamak, belki geçici bir süre için makamları koruyabilir ancak vicdanları nasıl koruyacak?” diye sordu. 

158 gündür süren nöbet 

Anne ve oğlunun Urfa’da sıcak havalara rağmen adliye önündeki mücadelelerini 158 gündür kesintisiz sürdüğünün altını çizen Dehşet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben buradan her geçtiğimde, bir yurttaş olarak bir şeyler yapamamanın vermiş olduğu huzursuzluğu hissediyorum. Annenin feryadını dindirememenin çaresizliği içindeyiz. Şenyaşar ailesi şunu çok iyi bilsin; Urfa, Türkiye, hatta dünya kamuoyu bu yaşananların ne kadar hukuksuz olduğunun farkında. Fiziken milyonlarca insan şuan yanlarında olmasa bile, yürekleri aileyle birlikte atmakta. Umudumuzu yitirmedik, bizler yurttaş olarak desteğimizi aileye göstererek, bu hukuksuzluğun önüne geçeceğimize inanıyorum.”  

Üstünlerin hukuku

Avukat İbrahim Halil Öyke, “Her gün adliyeye girip çıktığımda 65 yaşında bir annenin kaldırımda ağıtlarına şahit olmak son derece üzücü” dedi.  Ailenin tek talebinin “adil bir yargılama” olduğunu vurgulayan Öyke, “Ancak adil bir yargılama söz konusu değil. Dava dosyaları hukuka aykırı bir şekilde ikiye ayrıldı. Failler cezasızlık politikası sonucu bir ceza almadı. Hukuka aykırı bir şekilde hastanede yaşananlara dair gizlilik kararı 3 yıldır devam ediyor. Gizlilik kararına avukatların yaptığı itirazlar keyfi bir şekilde reddediliyor. Normal şartlarda soruşturma aşaması bir ay içinde tamamlanması gerekirken, üstünlerin hukukuyla bu 3 yılı aştı” diye belirtti.

 Ailenin adalet mücadelesinin Türkiye’de adalet talep eden herkes için olduğunun altını çizen Öyke, “Şenyaşar ailesi burada bir sembol oldu. Şenyaşar ailesi kazanırsa, adalet talebi olan herkes kazanacak. Bir an önce dosyaları üzerinde olan gizlilik kararı kaldırılmalı. Bir an önce hukuksuzluğa son verilmesi gerekir” diye konuştu.  

 Büyük utanç 

Sağlık emekçisi Selma Ateş, bir anne olarak Emine Şenyaşar’ın yaşadıklarının kendisinde üzüntü yarattığını dile getirerek, “Bir annenin ‘adalet gerçekleşsin’ diye adliye binası önünde direnmesi gerçekten büyük bir utanç. Ben her adliye binası önünden geçtiğimde, bu utancı iliklerimde hissediyorum” ifadelerini kullandı. 

 Emine Şenyaşar’ın yaşadıklarını nöbet eylemi sırasında kendisinden dinlediğini söyleyen Ateş, “Annenin anlattıklarını ilk dinlediğimde, bana korkunç gelmişti. Hastane içinde evlatları ve eşinin katledilmesine tanık olunması söz konusu. Bir anne bu acıya rağmen ayakta kalabiliyor. Bu ailenin yaşadıkları siyasi müdahaleler sonucudur. Eğer biz hepimiz aile ile birlikte ‘adalet’ diyebilseydik, Emine anne 158 gündür orada oturuyor olmayacaktı, adalet gerçekleşmiş olacaktı” diye konuştu.

Şenyaşar ailesi toplumun vicdanı 

Şenyaşar ailesinin toplumun vicdanı olduğunu vurgulayan Ateş, “Sadece kendileri için adalet istemiyorlar, herkes için adalet istiyorlar. Hepimiz yanlarında değiliz, ancak onlar hepimiz için orada oturuyorlar. Bunu çok değerli görüyorum, ancak bir annenin 158 gündür kaldırımda oturuyor olmasının utancını da içimde taşıyorum” şeklinde konuştu.

Anne sadece adalet istiyor

Adliye binası önünden geçerken ailenin maruz kaldığı polis engellemelerine tanık olan ve avukat olarak müdahale eden Ahmet Atış, “3 yılı aşkındır adalet arayışını sürdüren bir aile var. Anne iki oğlunu ve eşini gözlerinin önünde yitirdi, bir oğlu da cezaevinde. Bu annenin acılarını paylaşmak zaten mümkün değil, anne sadece adalet istiyor” şeklinde konuştu.  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.