Serkeftın Halkı

Haberleri —

AKP hükümeti ve onun psikolojik savaş kalemşorları onlarca yıllık yaşananlardan hiçbir sonuç almamış olacak ki PKK'yi kendi düşündükleri noktaya getireceklerini sanıyorlar. PKK'yi tanımadıkları için fena yanılıyorlar. PKK politikalarında esnek olabilir, ama ilkelerinde ve Kürt halkının özgürlüğü konusunda geri adım attırılamaz. PKK hiç kimsenin beklemediği kadar kendini ideolojik ve siyasi olarak değiştirmiştir. Hatta gücünü de kendini değiştirerek daha etkili mücadele eder hale gelmesinden almaktadır.
PKK dünyadaki hiçbir harekete benzememektedir. Bu karakterini de İmralı’da esaret altında olan önderliğinden almaktadır. Bu önderliğin daha ilk çıkışında diğer siyasi grupların önderlerine benzemediği görülmüştür. Klasik sol ya da Kürt siyasi önderlerine benzemeyen karakteriyle hemen dikkatleri üzerine toplamıştır. Özgün bir yanı olduğunu herkes görmüştür. Zaten ne verili sol örgütler ne de Kürt örgütlerine benzemiştir.
Bu önderliğin başından beri en önemli karakteri eleştirel olmasıdır. İlk çıkışta da her şeyi eleştiren karakteri öne çıkmıştır. Bu nedenle hem solun hem de Kürt gruplarının rahatsızlıkları olmuştur. Yalnız siyasal alan konusunda değil, toplumsal alanla ilgili de çok ciddi eleştiriler getirmiştir. İlk değerlendirmelerinin önemli bir bölümü Kürt toplumsal ve siyasal yaşamını eleştirme doğrultusunda olmuştur. PKK'nin de Kürt toplumunda sürekli gelişmesi bu eleştirel karakteriyle ilgilidir.
PKK önderliği bir yerde yetersizlik ve başarısızlık varsa onu eleştiri ve özeleştirilerle aşmayı ilke edinmiştir. Ancak bunu mücadeleyi geri çekmek için değil, daha fazla ilerletmek için yapmıştır. PKK ve önderliği eleştiriyi mücadelesiz kalmamanın ve başarılı mücadele etmenin temel ilkesi olarak benimsemiştir. Yanlışı ve başarısızlığı ise hiçbir zaman dışında aramamıştır. Karşıtlarımız şöyle, şu kadar kötü, bu nedenle bir şeyler yapılamaz biçimindeki bir yaklaşım bu hareketin lügatinde yoktur. Bu hareketin liderliği “en büyük teknik insandır, insan kendisinde her türlü başarıyı somutlaştırabilir” demiştir. İnsanın, özellikle örgütlü insanın her sorununun üstesinden geleceğini tüm kadrolarına benimsetmiştir.
İşini ciddi elle alan ve gereklerini yerine getiren hiçbir insanın başarısız olmayacağına inanmaktadır. Özellikle haklı bir davanın insanları için böyle olduğunu vurgulamaktadır. Dolayısıyla bu hareketin tarzında yenilmezlik vardır.
Bu önderlik ve bu hareket hiçbir kolay başarıyı önemsememiştir. Kürdistan'da ve Ortadoğu'da kolay kazanılanın kolay kaybedileceğine inanmıştır. Bu nedenle zor koşullarda kazanmanın tarzını kendi tarzları haline getirmişlerdir. Yoktan var etmeyi bir tarz olarak benimsemişlerdir. Zorlukları ve imkansızlıkları bir yakınma değil, mücadele gerekçesi olarak görmüşlerdir. Bu nedenle bu hareketi baskılayarak, sıkıştırarak geriletmek ve mücadeleden vazgeçirmek zordur. Çünkü zor koşullarda, imkansızlıklar içinde mücadele etmeyi, başarı kazanmayı Kürdistan devriminin tarzı haline getirmişlerdir. Birçok güç “on yıllardır bu harekete herkes saldırıyor, sıkıştırıyor, ama neden bir türlü çökertilemiyor” diyor. Bunun nedeni bu mücadelenin tarzında aranmalıdır. Kuşkusuz yaşamlarını da bu mücadele tarzına göre örgütlemişlerdir.
PKK bu tarzını bırakmadığı müddetçe yenilemez. Eğer bu tarzını bırakır, herhangi bir örgüt haline gelirse çok kısa sürede çöker. Özellikle Ortadoğu'da, hem de Türkiye karşısında herhangi bir örgüt tarzıyla ayakta kalınamaz. PKK böyle bir tehlikeyi 2003 ve 2004 yıllarında yaşadı. Eğer o dönemde PKK'nin bu mücadele tarzını ve yaşamını bırakmasını isteyenler örgüte hakim olsaydı şu anda ortada bir PKK kalmazdı. Ya da birilerinin denetimine girmiş marjinal bir konuma gelirdi.
Ancak bu tasfiyecilik başarılı olamayınca, belki de bu tür eğilimler saf dışı olunca daha da güçlendiler. On yıllar süren mücadelenin tortuları da böylece kusulmuştur. Kuşkusuz örgüt sarsılmış, birkaç yüz kadrosunu kaybetmiştir. Bu anlamda da önemli bir kadro birikimi de çarçur olmuştur. Ancak zor koşullarda kazanmanın mücadele ve yaşam felsefesini koruyarak daha etkili mücadele eder bir konum kazanmıştır.
Bunları Apocu grubun ilk çıkışının 39.yılı ve parti haline gelişinin 34.yılında bazı psikolojik savaş kalemşorlarının önceki tüm psikolojik savaş kalemşorları gibi PKK'ye altı ay ya da bir yıl ömür biçmelerinin nasıl bir hayal olduğunu göstermek için dile getirdik.
40 yıla dayanan bir mücadelenin içinde çelikleşen bir örgüt ve halk gerçeği var. Kürt halkı da bir olaya anlık tepki duyarak ayağa kalkan bir halk değildir. On yıllardır ağır baskı altında bilincini ve özgürlük azmini pekişerek kendini yarattı. Kürt Halk Önderi bu halka “Serhıldan Halkı” ve “Serkeftın Halkı” ismini vermişti. Serhıldanlar içinde yeni karakterler ve güzellikler kazanarak yeni bir doğuş yaşadı.
Dünyada on yıllardır ayakta olan böyle bir halk görülmemiştir. On yıllardır ağır bedeller ödeyerek direniyor. Bu halka yapılan baskılar başka yerde olsaydı şimdiye kadar birkaç defa iradesi kırılır ve sindirilirdi. Ancak Kürt halkı da PKK gibi zor koşullarda özgürlüğünü kazanmanın tarzını bir mücadele karakteri haline getirmiştir.
Başka bir halk bu kadar mücadele verse ve ağır bedeller ödeseydi mutlaka demokratik yaşamını kazanırdı. Ama Türkiye ve Ortadoğu gerçeği Kürtlerin özgürlük mücadelesini zorlu hale getirmektedir. Bu da Kürt mücadelesinin diyalektiği ve gerçeği oluyor.
Bütün baskılara ve yoğun psikolojik savaşa rağmen bu halk özgür ve demokratik yaşam ısrarından vazgeçmiyor. Vazgeçirmek de mümkün değildir. çünkü adı üstünde “Serhıldan Halkı”, “Serkeftın Halkı”dır. Kemal Pir’in Amed zindanlarında ölüm orucu içinde söylediği gibi, “ben yaşamı uğruna ölecek kadar seviyorum” sözü bugün Kürdistan halkında yaşam felsefesi olmuştur.
Bu harekete ve halka boyun eğdirme politikası izlemek boşuna bir çabadır. Türkiye halklarına zaman ve değer kaybetmektedir. Duygularıyla değil, akıllarıyla hareket edenler Kürtlerle adil ve demokratik bir çözümle özgür birliği hedeflerler. Yoksa “Serhıldan Halkı”, “Serkeftın Halkı” olan Kürtler direnecektir. Bu direniş de Türk devletini demokratik çözüme mecbur edecektir.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.