SES'e intikam davası görüldü

  • SES davasında konuşan avukat Öztürk Türkdoğan, savcılık ifadeleri alınmadan hazırlanan iddianamenin iade edilmesi gerektiğini söyledi. Tutuklu SES eski Eşbaşkanı Gönül Erden, sendikal faaliyetlerinin illegalize edildiğini dile getirdi.

 

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eşbaşkanı ve Merkez Yürütme Kurlu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 8 sendikacı hakkında açılan davanın ilk duruşması, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Açılan dava kapsamında SES eski Eşbaşkanları Gönül Erden ve Bedriye Yorgun, SES Eşbaşkanı Selma Atabey, eski MYK üyeleri Belkıs Yurtsever ve Fikret Çağlayan, sendikanın Ankara Şubesi eski yöneticileri Rona Temelli, Erdal Turan ve Ramazan Taş, “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılanıyor. Erden tutuklu, diğer sendikacılar ise tutuksuz yargılanıyor.

Duruşmayı Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Habip Eksik, Kamu Hizmetleri Federasyonu (PSI), Avrupa Kamu Hizmeti Sendikaları Federasyonu (EPSU) ve İngiliz Kamu Sendikaları Birliği’nden (UNISON) temsilcilerin yanı sıra, birçok sendika ve sivil toplum örgütü yöneticileri katıldı.

Yasa dışı delil toplama

 Çok sayıda avukatın da yer aldığı duruşma, kimlik tespitiyle başladı. Söz alan avukat İddamin Karahancı, dosyada müvekkillerin evlerinde el konulan dijital materyallerin hukuka aykırı bir şekilde incelendiğini belirterek, “Şifre çözülemezse el konulabilir ama tutanaklarda şifrenin çözülmediğine dair bir bilgi verilmeden el konulmuş. El konulduktan sonra da avukatlar olmadan inceleme yapılmış ve tutanak tutulmuş. Yargıtay, kararında net olarak ‘yedekleme yap, eğer kendisinin, yakının ya da avukatın huzurunda imaj almadıysan, en kötüsü hakimin yanında alacaksın’ diyor. Bu şekilde yapılmadığı için hukuka aykırı deliller elde edilmiş durumda. Söz konusu delillerin dosyadan çıkarılmasını talep ediyoruz” dedi. Mahkeme başkanı, talebi reddetti. 

SES, muhalif bir sendikadır

 Tutuklu yargılanan Gönül Erden, SES’in üyesi ve son iki dönem eşbaşkanlığı görevini yürüttüğünü anımsattı. Erden, “SES, muhalif bir sendikadır, muhalif kimliğiyle de şimdiye kadar mücadelesini yürütmüştür” diyerek, tüm çalışmalarının açık ve şeffaf bir şekilde yürütüldüğünü; tüzüğünün ve yapılan seçimlerin valilik tarafından onaylandığını hatırlattı. Erden, “Ülkede olan her şey sağlık alanını etkiliyor. Sağlık alanında yapılan uygulamalar da toplumun tamamını etkiliyor. Ülkedeki demokrasi ve barış da sağlık alanını etkiler. Pek çok konuda haklılığımız ortaya çıkıyor. Dönem dönem farklı kurum ve demokratik kitle örgütleriyle, siyasi partilerle faaliyet yürütürüz” dedi. 

 İddianamede yer alan suçlamalara dair konuşan Erden, salgın sürecine yönelik eleştirilerinin ve alınması gereken önmelre dair açıklama ve söyleşilerinin dosyaya eklendiğini belirterek, şjyle devam etti: “Risk bizim için ölümdü. 498 arkadaşımız hayatını kaybetti. Yaşam hakkımızı talep ediyorduk. Kişisel koruyucu ekipman, önlük ama bunlara ulaşamıyorduk. Yaptığımız 5 anketin sonucuna göre her 4 sağlık emekçisinden biri koruyuculuğu yüksek olan maskeye erişemiyordu. Biz yaşatmak istiyorduk ama ‘yaşatmak için yaşamak istiyoruz’ dedik.” 

Ev baskını sırasında el konulan eşyaların listesinin oldukça uzun olduğunu ama çoğunun kitaplardan oluştuğunu söyleyen Erden, “Eve gelen kolluk kendince sakıncalı gördüğü kitapları almış. Hiçbirinin toplatma kararı yok. Sendikamızın 20’nci yıl dönümüne dair yaptığı bir belgesel var. Bu belgesel de evden alınıp dosyaya konulmuş. Yine sendikamızın yaptığı ‘siyaha karşı beyaz’ belgeselinin CD’si var. Defter notlarım da alınmış. Hepsi sendikal faaliyetlerle ilgili notlar ama oradan tecrit ve Cizre kelimesini cımbızlayıp almışlar. O dönem tecride dair yapılan açlık grevlerine dair fikrimizi açık bir şekilde ifade ettik. Saklı bir şey yok” diye aktardı.

Düğün fotoğrafındaki şal

 Erden, evde el konulan flaş belleklerdeki fotoğrafların tamamını kendi telefonundan aktardığını ve çoğunun Whatsapp gruplarından geldiğini söyledi. Erden, “Kız kardeşinin düğün fotoğrafında elinde tutuğu şalın yasa dışı olarak tariflenmiş. Resme baktığınızda da bir bayrak olmadığını göreceksiniz. Bu renkler Kürtlerin yüz yıllardır kullandığı ulusal renklerdir. Bunları düğünlerde, bayramlarda kullanırız. Bu şal da herhangi bir tuhafiyeden alınan bir şal” dedi.

Telefon tapelerine dair de Erden, hepsinin sendikal faaliyetler ve basınla yaptığı görüşmeler olduğunu kaydetti.

Anneme bulaştırdım ve kaybettim

Erden, iddianamede yer alan tanık beyanlarına dair şöyle konuştu: “Dosyanın tamamında sendikal faaliyetler yer alıyor. Bu faaliyetlerimiz üzerine tanıkların verdiği ifadelerin hepsi yalandır. İfadelerinde geçen tarihlerde sendikanın eşbaşkanıydım ve yaptığım her şey göz önündeydi. Bu ifadelerden kaynaklı 6 aydır tutukluyum. Tüm bu süreçleri bir yas sürecinde geçirdim. Çalıştığım hastanede Kovid-19’a yakalandım, anneme bulaştırdım ve annemin ölümüne sebep oldum. Benim için çok zor bir süreçti. Bu sürecin tamamını cezaevinde yaşadım. Bunun temel sebebi de iki tanığın ifadesi. Bu ifadeleri reddediyorum.”

İddianame iade edilmeliydi

Ardından söz alan Erden’in avukatı İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan, iddianamede başka soruşturma dosyalarında beyanlarda bulunan gizli ve açık tanık beyanlarının yer aldığına dikkat çekti. Sendikal faaliyetlerin suç sayılarak iddianamenin tanzim edildiğini aktaran Türkdoğan, “Soruşturma aşamasında tahliye kararının ardından itiraz üzerine müvekkilim tutuklandı. Savcılık ifadesi dosyada yok. Savcı sorgu yapmadı. Bu önemli bir husus ve böylesi bir soruşturmanın nasıl yapıldığını da ortaya koyuyor. İddianamede sanıkların ifadesi yok. Sizin normalde bu iddianameyi iade etmeniz gerekiyordu. Baştan itibaren savunma hakkının kısıtlanmasıyla karşı karşıyayız” diye konuştu.

Erden’in 2018 ile 2020 yılları arasında hakkında açılan soruşturmaların takipsizlikle sonuçlandığını anımsatan Türkdoğan, “Şimdi ‘örgüt yöneticiliğiyle’ nasıl yargılanabilir. Emniyet birimlerinin hepsi de tanıyor. Nasıl oluyor? OHAL döneminde birçok kamu görevlisi işten atıldı ama müvekkilime dair böyle bir karar yok” diye aktardı. Gizli ve açık tanıkların fotoğraftan teşhis tutanaklarının da hukuka aykırı alındığını dile getiren Türkdoğan, “Hiçbirini tanıyacağını sanmıyorum” dedi.

Türkdoğan, Erden için tahliye talebinde bulundu.

Bir intikam dosyasıdır

Söz alan Erden’in kardeşi avukat Zülfikar Erden, “Dosya, kolluğun SES’in pandemi sürecinde verdiği mücadelesinden intikam dosyasıdır. Tutukluluk devam gerekçesi yapılan şal istisnasız tüm Kürt düğünlerinde var. Tüm fotoğrafları incelediğinizde, sadece Erden’in değil, çoğu kişinin elinde olduğunu görürsünüz. Bunun bir suça konu edilmesi gerçekten acı” şeklinde konuştu.

İtirafçıyı tahliye etmek için

 Kobanê Davası’nda da kullanılan İtirafçı Kerem Gökalp’in kendisine sorulan “Örgüte yardım eden, destek sunan siyasi parti, sendikalar kimler?” sorusuna, “Ben 2015’te örgütten ayrıldım ve buna dair bir bilgi ve görgüm yoktur” şeklinde yanıt verdiğini hatırlatan Erden, “Ardından Kerem Gökalp tutuklanıyor. Sonrasında ise Ocak 2020’de Ankara’ya çağrılıyor ve ifadelerinin yetersiz olduğu, tahliye edilmek için başka ifadelere ihtiyaç duyulduğu söyleniyor. Böylece Kerem Gökalp bu ifadeleri veriyor” dedi. Dosyadaki tüm işlemlerin hukuka aykırı olduğunu dile getiren Erden, “Hukuka uygun yapılan tek uygulama, 8. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen tahliye kararıdır ama o da sonrasında itiraz üzerine tutuklama kararı verdi. Dosya üzerinden kolluğun hakimiyetini görüyoruz” diye ekledi. 

Haber hazırlanırken duruşma, SES Eşbaşkanı Selma Atabey’in söz almasıyla devam ediyordu.  ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.