Tarihi bir adım ve zorlu sınavlar
Forum Haberleri —

ulusal birlik konferansı/foto:AFP
- Konferansın gerçek karşılığı, Rojava üzerindeki her türlü diplomatik, siyasi ve askeri baskıya karşı ortak bir direniş sergilemektir. Aksi takdirde, verilen taahhütler temenniden ötesine geçemez.
MİHRİ YILMAZ
Rojava’da gerçekleştirilen Kürt Ulusal Konferansı, yüzyılları bulan parçalanmışlığın ve yapay sınırlara bölünmüşlüğün ardından tarihi bir dönüm noktası oldu. Kürt halkı bu gelişmeyi büyük bir coşku ile karşılamış, başta Rojava olmak üzere Kürtlerin yaşadığı tüm bölgelerde kutlamalar gerçekleşmiştir. Yalnızca bu kitlesel coşku bile konferansın taşıdığı önemi açıkça gösteriyor.
Konferans, sadece alınan kararlar açısından değil, aynı zamanda Kürt halkının ulusal birlik ve özgürlük mücadelesinde yeni bir irade beyanı anlamına gelen güçlü mesajlar vermiştir. Bu konferans, Kürtlerin uzun zamandır arzuladığı ortak iradeyi görünür kılması bakımından tarihsel bir nitelik taşımakta ve Kürt ulusal mücadelesinde yeni bir aşamayı işaret etmektedir.
Konferansın tarihi anlamı
Her şeyden önce vurgulamak gerekir ki, yüzyılların birikmiş özlemini somut bir siyasi iradeye dönüştürmek ve bunu örgütlemeye çalışmak başlı başına büyük bir başarıdır. Özellikle Rojava Kürt Ulusal Konferansı’nın, daha geniş katılımlı bir Kürt Ulusal Kongresi’ne zemin hazırlayacağı ve Kürt halkının ulusal birlik yönündeki tarihsel taleplerine ivme kazandıracağı değerlendirilmektedir. Bu gelişme, Kürtlerin farklı parçalardaki siyasal yapıları arasında yeni bir diyalog ve işbirliği dinamiği oluşturma potansiyeline sahiptir.
Ancak, yüzyılların biriktirdiği siyasi, kültürel ve toplumsal sorunların yalnızca bir konferansla nihai çözüme kavuşmayacağı da akılda tutulmalıdır. Demokratik mücadele perspektifi gereği, Kürt siyasi partileri arasında zaman zaman görüş ayrılıklarının, yaklaşım farklılıklarının ve hatta çelişkilerin yaşanması doğaldır. Önemli olan bu farklılıkların, Kürt halkının ulusal hakları ve özgürlük mücadelesi önünde bir engel teşkil etmemesidir. Esas başarı ölçütü, Kürtlerin özgür yaşamasını sağlayacak asgari müştereklerde uzlaşmak ve bu hedef doğrultusunda ortak bir siyasal çizgi oluşturabilmektir. Ayrıca, Kürt halkının varlığına yönelik her saldırıya karşı güçlü bir duruş sergilemek, işgal ve asimilasyon politikalarına karşı ortak bir yurtseverlik bilinci etrafında birleşmek elzemdir. Bu tür bir birliğin sağlanması, görüş farklılıklarının ulusal bütünlüğün önünde bir engel olmaktan çıkmasını sağlayacaktır.
Rojava’nın öncü rolü ve ulusal birlik inşası
Rojava Kürdistanı, yalnızca Kürdistan Devrimi'ne öncülük etmekle kalmamış, aynı zamanda Kürtlerin ulusal birlik hayallerinin somutlaşmasında da öncü bir rol oynamıştır. Rojava Ulusal Konferansı’na Güney Kürdistan, Kuzey Kürdistan, KCK ve diğer Kürdistani parti ve örgütlerden gelen mesajlar, bu sürece verilen desteğin çeşitliliğini ve derinliğini ortaya koymaktadır.
Bu noktada, konferansın yalnızca fiziki olarak değil, siyasal olarak da mimarlarının Rojava Devrimi Şehitleri ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olduğunu özellikle vurgulamak gerekir. Rojava’daki halk iradesi, 13 yıl boyunca en ağır işgal saldırılarına direnirken, DAİŞ’e karşı verilen tarihi mücadele ile bu sürecin kapılarını aralamıştır. Esad rejiminin 8 Aralık 2024'deki düşüşünden sonra başlayan süreçte, Tişrîn başta olmak üzere direnişin sembol alanlarında gösterilen kahramanlık, bugünkü ulusal iradenin temellerini atmıştır.
Bu süreç doğru kavrandığında, başta ENKS olmak üzere kimi Kürt siyasi partilerinin bugüne dek ulusal birlik adımlarından uzak durduğu, ancak Rojava’nın statü kazanımı ve sürecinin ilerlemesiyle bu partilerin de kaçınılmaz olarak birlik iradesine dahil olmak zorunda kaldıkları anlaşılmaktadır. Rojava'nın çizdiği siyasi çizgi, birlik çağrısına katılmayanların marjinalleşme ve siyasal meşruiyet kaybı tehlikesiyle karşı karşıya kalacakları bir zemin yaratmıştır.
Öte yandan, Rojava Devrimi'nin kadın özgürlükçü ve demokratik paradigması, Kürt siyasi partilerini kendi mevcut programlarının ötesine taşıyarak daha ileri bir ulusal konferans metnini imzalamaya yöneltmiştir. Özellikle ENKS açısından bu gelişme dikkat çekicidir. Geçmişte işgalci güçlerle ilişki kuran ve Rojava'nın demokratik yapısına mesafeli yaklaşan ENKS, bugün aynı demokratik sistemi sahiplenme taahhüdünde bulunmuştur. Bu durum, sadece Kürt ulusal birliğinin değil, aynı zamanda Kürt siyaseti içinde demokratik ulus bilincinin ve toplumcu zihniyetin gelişimi açısından da önemli bir ilerlemeye işaret etmektedir.
Kürt ulusal birliğinin inşasında belirleyici olan, Kürt siyasi partilerinin demokratik ve özgür bir yaşamı esas alan ortak ilke ve değerlerde buluşabilmesidir.
Ulusal Konferans’ın iradesi pratikte sınanacak
Rojava Ulusal Konferansı, anlamlı ve tarihsel bir başlangıcı temsil etmektedir. Ancak bu birliktelik, ilerleyen süreçte ciddi sınavlardan geçecektir. Bu noktada, Demokratik Toplum ve Barış Çağrısı'nın sürece etkisini doğru değerlendirmek gerekmektedir. 27 Şubat'ta yapılan bu çağrı, yalnızca Ortadoğu’daki siyasal iklimi değiştirmekle kalmamış, aynı zamanda Kürt siyasi yapıları için de yeni fırsatlar doğurmuştur. Özellikle Rojava'nın statü kazanım sürecinde oluşturulan bu geniş siyasi alan, ENKS gibi aktörlerin ulusal birlik yönünde adım atmasını kolaylaştırmıştır.
Açıkça ifade etmek gerekir ki, eğer bu demokratik ve barışçıl iklim oluşmamış olsaydı, kimi Kürt siyasi partileri bugünkü pozisyonlarına gelemezdi. Rojava’nın başta Türk devleti ve DAİŞ çetelerine karşı yürüttüğü tarihi direniş ve mücadele anlarında ulusal birliğin önünde engel olanların bugün bu adımı daha rahat atabilmelerinin nedenini doğru kavramak gerekir.
Bununla birlikte, ulusal birliği hedef alan güçlerin tepkisi de gecikmemiştir. Şam hükümeti, HTŞ lideri Colani ve Türk dışişleri bakanı Hakan Fidan, konferansı tanımadıklarını ilan ederek doğrudan müdahale girişiminde bulunmuşlardır. Bu durum, Kürt ulusal birliğine yönelik diplomatik, siyasi ve hatta askeri tehditlerin devam edeceğini göstermektedir.
Bu nedenle, konferansta irade beyanında bulunan tüm Kürt siyasi partilerinin önünde tarihi bir sorumluluk bulunmaktadır: Rojava’nın kazanımlarını ve geleceğini savunmak. Konferansın gerçek karşılığı, Rojava üzerindeki her türlü diplomatik, siyasi ve askeri baskıya karşı ortak bir direniş sergilemektir. Aksi takdirde, verilen taahhütler temenniden ötesine geçemez.
Demokratik ulus çizgisindeki Kürt parti ve örgütler, bugüne kadar Rojava’nın statüsünü ve özgür yaşamını koruma sorumluluğunu üstlenmişlerdir. Ancak Barzani çizgisinin bu zeminden kaçmak için ipe un serdiği defalarca görüldü. Bugün, ENKS ve imzacı olan diğer Kürt partilerine düşen görev, konferans iradesini kararlılıkla sürdürmek ve Rojava’yı her türlü tehdide karşı savunmaktır. Ulusal konferans, gerçek karşılığını o zaman bulacaktır.