Tarihte bugün 23 Nisan yarın ise 24 Nisan...

Haberleri —

Çocuklarla ilgili bir şeyler yazmak için masama oturduğumda, güneşli Nisan sabahını fırsat bilen çocuklar sokaktan büyük bir cıvıltıyla geçiyorlardı. Bir anda cıvıltılar yerini bir sertliğe bıraktı: „Şehitler ölmez, vatan bölünmez!” İlköğretim çocukları hep bir ağızdan bu sloganla yürümeye başladılar. Ses cadde boyunca alkışlarla destek buldu kendine, kıvrılıp arka sokaklara doğru kaybolduğunda pencerelerinden bayrak sallananlar mutlu yüzlerle çekiliyorlardı ev içlerine...
Daha geçen sene, bizim evin çocuklarından biri beden eğitimi dersinde „Her Türk asker doğar” diyerek koştuklarını ve yürüdüklerini anlatıyordu! Okulun bahçesinde bedeni „savaşçı” söylemle eğitilen öğretmenlerin „hem anne hem de baba” olabildikleri bir sistemde, oyun tadında geçirilecek zamanların neden ziyan günlere yazıldığını daha iyi kavrayabiliyoruz böylelikle.
Türk çocukların sevinci, neşesi, Ermeni çocukların yasının üzerine uzanmış... Mavi önlük, beyaz yakalı sevimlilikleriyle geçerken sokaktan, „Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye slogan atmış... Esnaf, mahalle kadınları alkışlamış, şoförler bu beyaz yakalı cüceleri klaksonla desteklemiş. Herkes içindeki ırkçılığı el kadar çocuk üzerinden kanırttıkça kanırtmış...
Beyaz yakasından, siyah formasından kurtulalı epey olan Erol Köse sosyal medyada „Atatürk 23 Nisan’ı Türk çocuklarına armağan etti, o... çocuklarına değil” demiş. Kürtleri hedef aldı giyerek verildi haberi gazetelerde. Bu topraklarda Atatürk eliyle „imha”sı kararlaştırılan halklar ve farklı inançtan insanlar niye üstüne alınsın ki bu sözü? Kendine yansın ve beden işçilerinin hışmından nasıl kurtulacağına baksın... 23 Nisan’dan sonra 24 Nisan Ermeni katliamının geldiğini biz biliyoruz oysa... Dönsün sevgili Ata’sının çocuklara armağan ettiği tarihin iç odalarına baksın... Kıyım, kıyım, kıyım ve tatminsizlik...
Ve bir fotoğraf:
Çayan Demirel’in „Dersim 38” belgeselinde jenoside tanık bir yaşlı anlatıyordu: „Mitralyözle taradıkları insanlardan bir tepe oluşmuştu. Tepenin üstüne de sarı saçlı çocuğun kesik kafasını koydular...”
23 Nisan Türk çocuklarına lütfen kutlu olsun!
***
İstanbul Film Festivali 2010’un gösterim filmlerinden Köpekdişi’ni (yönetmen Yorgos Lanthimos) mutlaka izleyeniniz olmuştur. Hani şu bir çocuğun evden ne zaman çıkacağını „öğreten” film... Üç çocuklu bir aile. Baba bir fabrikada çalışıyor ve anne ile çocuklar, kentin çokça dışında, her tarafı kapalı bir evde kapalı yaşıyor. Ve dünyayla bağlantıları sadece baba üzerinden. Ev bildiğimiz ev gibi inşa edilmemiş. Ev eşyalarının adları gerçek adlarıyla öğretilmemiş çocuklara. Baba ve anne tehdit tablosunu hayat adlı tuval üzerinden resmediyor çocuklarına. Ensest, şiddet, kendine zarar verme, yalan ve kan dozu yüksek bir film...
Bu filmi bana yeniden anımsatan olay ise Tokat Zile’de yaşandı. Astsubay baba, eşi ve 19 ila 16 yaşlarındaki iki kızıyla yaşadığı ensestin zorlayıcı sınırını okuduk ama umursamadık. Çocukların ev içinde yaşadıkları şiddetten kendilerine çıkış yolu bulmaları çok zor. Okul bir araç sadece... Burada da öğretmenin dikkati üzerine olay açığa çıkıyor. Ailecek uzun yıllardır babanın sapkınlığına alet olmuşlar. Anne bu durumu „söyleseydim öldürürdü bizi” diye açıklıyor. Bu açığa çıkma halini kurtuluş olarak görmesi bile yetmiyor ona. Nasıl başladı acaba? Baba birbirinden uç porno filmleri evde izledikten sonra seksin de bir yerden sonra sıradanlaştığını mı gördü? Ya da izlediklerinden etkilendiklerini uygulayacağı yerin sadece ev olduğuna mı inandı? Anneyi nasıl ikna etti? Hepsi kişisel sorular ve hiçbir zaman doğru yanıt bulunamayacak...
Filmde de böyle bir sahne var. Anne belki de evlendiği günden beri adamın yalan dünya fantezileri içinde uyuşmuş, tek gördüğü insanın da o olması nedeniyle her şeyine inanmış ve onun koyduğu emirleri, kuralları eksiksiz yerine getirmiş... ‘Bir çocuk evden ne zaman çıkar sorusuna’, „sağ köpek dişi düştüğü zaman” diyecek kadar sert ve zamansız bir engellemesi var...
Sağ köpek dişi ne zaman düşerdi insanın?

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.