Tasarlanmış katliam

Haberleri —

Ankara Katliamı'ndaki AKP-DAİŞ işbirliği, 2 tetikçinin son iki yıldır aranmasına ve en üst mercilere ihbar edilmesine; mitingten 3 gün önce saldırı ihbarı yapılmasına rağmen elini kolunu sallaya sallaya katliamı gerçekleştirdiğini gösteren bilgilerle de doğrulandı. 

Ankara Katliamı'nın MİT devşirmesi 2 DAİŞ'li tetikçisinin kimlikleri, DNA testi ve kamera kayıtları incelemesi sonucu ifşa edildi. Tetikçi Yunus Emre Alagöz hem görüntülerden hem DNA’dan, Ömer Deniz Dündar ise görüntülerden tespit edildi. 

Ankara Başsavcılığı ile İstihbarat ve Emniyet birimlerinin yürüttüğü soruşturma kapsamında yapılan görüntü incelemesine göre, Alagöz ile Dündar özel bir araçla Antep'ten Ankara'ya geldi. Gölbaşı'nda araçtan inerek taksiye binen tetikçiler, miting alanına 10 dakika mesafede bulunan Balgat'ta bir kafeye giderek miting saatini bekledi. Kahvaltı ardından yine taksiye binen 2 çete üyesi, gar meydanında kalabalığın arasına karışarak saldırıyı gerçekleştirdi.


Karar Kilis'te alındı

Katliam planlamasını tatbiki için toplantı çete üssü haline gelen Kilis'te yapıldı. İddiaya göre Ankara’dan bir grup, patlamadan bir gün önce Kilis’in Elbeyli ilçesindeki sınır köyüne giderek Suriye tarafından gelen çete üyeleriyle buluştu. Daha sonra Suriye tarafından tetikçi Alagöz ve Dündar Ankara'dan gelen gruba teslim edildi. Devletin 'arananlar' listesinde bulunan 2 tetikçi Kilis'ten, Ankara Emniyeti'ne 500 metre, MİT'e 3 km, Belediye Başkanlığı'na sadece 200 metre uzaklıkta bulunan Ankara Garı'na kadar hiçbir engele takılmadan gelerek katliamı yaptı. 


Üç gün önce istihbarat

Ankara’daki saldırıdan üç gün önceyse mitinge yönelik canlı bomba veya bombalı saldırı olabileceği istihbaratının geldiği, saldırının Alagöz ve Dündar’ın da içinde bulunduğu 16 kişilik arananlar listesinden birileri tarafından yapılacağı bilgisi paylaşıldığı ortaya çıktı. 


Saldırganlara bilgi sızdırıldı

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, ANF'ye yaptığı açıklamada Ankara Katliamı'nı soruşturan savcıyla yaptıkları görüşmede, "Saldırganlara bilgi sızdırıldı ve yakalanma halindeyken kaçtılar" dediğini aktardı. Baluken şunları söyledi: 

"Soruşturmayı yürüten savcı ile bir görüşme yaptık. Görüşmemizde savcı, katliamla ilişkili kişilere devlet içindeki bir birimin bilgi sızdırdığını itiraf etti. Devlet içindeki bir birim bilgi sızdırınca, bu kişiler de kaçarak yer değiştirmişler. Davutoğlu ve farklı algı yaratmak isteyenler, devlet içerisinde bu işin arka planının açığa çıkarmaya yönelik girişimleri engellemek isteyenleri kamuoyundan saklamak istiyorlar." 


Göz önündeki 'Arananlar'

Suruç’taki canlı bombanın ağabeyi olan Yunus Emre Alagöz ile diğer çete üyesi Ömer Deniz Dündar, bilinen ve istihbaratın takibinde olan isimlerdi. Suruç’taki canlı bomba saldırısının ardından Emniyet İstihbarat tarafından hazırlanan ve temmuz ayında 81 ilin polis birimlerine gönderilen 16 kişilik canlı bomba listesinde yer alan Alagöz ile Dündar’ın fotoğraf ve kimlik bilgileri de tüm birimlerle paylaşıldı. Alagöz ile Dündar’ın, UYAP ve GBT’de (Genel Bilgi Taraması) arama kayıtları olduğu da ortaya çıktı.


Ablası iki yıl önce ihbar etmiş

Tetikçi Ömer Deniz Dündar'ın ailesi tarafından iki yıl önce Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığa şikayet başvurusunda bulunduğu öğrenildi. Abla Fatma Dündar, ikiz olan Ömer Deniz ve Mahmut Gazi Dündar'ın DAİŞ'e katılması ardından Eylül 2013'te önce Adıyaman polis merkezine, daha sonra da Başbakanlık İletişim Merkezi'ne iki kardeşi ve daha birçok gencin Adıyaman'dan Suriye'ye gönderildiğini belirterek kayıp başvurusunda bulundu. Aynı ay içinde Cumhurbaşkanlığına yazılan dilekçede de, "Devletin bu olaya el atmasını bekliyoruz. Ne Emniyet ne de savcılık bu olaya el attı. Sizden yardım bekliyoruz" denildi. 


'Soruşturulup' bırakıldılar

Alagöz ve Ömer Deniz Dündar ve ikizi Mahmut Gazi Dündar'ın da aralarında bulunduğu Adıyaman'daki 'Dokumacılar' adlı grubun 19 üyesi hakkında geçen yıl soruşturma açıldığı ancak, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ortaya çıktı. Radikal'in haberine göre 'El Kaide üyesi oldukları' gerekçesiyle gözaltına alınan çete üyeleri hakkında dava açılmadı. Oysa o tarihlerde Dündar'ın babası Mehmet Dündar iki oğlunun da "cihat için Suriye'ye götürüldüğü'ne dair Emniyet'e başvurmuş ve ifadesi alınmıştı. Mahmut Gazi Dündar'ın da bu yönde bir telefon görüşmesi kayda alınmasına rağmen savcılık dosyayı kapattı. 

'Suçsuz oldukları' iddiasıyla dosyaları kapatılan bu 19 isim arasında Suruç'ta 34 kişinin öldüğü saldırıda canlı bomba olarak kullanılan Şeyh Abdurrahman Alagöz de bulunuyor. Evrakta Alagöz'ün soyadı "Dündar" olarak geçiyor.


Diğer isimlere de kovuşturma yok

Emniyet ve MİT'in hazırladığı 'Dokumacılar Grubu'na yönelik ve 16 ve 21 kişilik arananlar listesinde bulunan diğer isimler hakkında da kovuşturmaya yer olmadığına hükmedildiği belirtildi. Bu isimler arasında Kasım Dere, Mehmet Isik, Mehmet Mustafa Çevik, Yakup Aktulum ve Rıdvan Yaman da yer alıyor. 


Kurtulmuş'a göre her yerde yaşanıyor

Açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş saldırganların rahatça Ankara'ya geldiği yönündeki eleştirilere, "Bunlar öyle uzun yollardan gelmiyorlar ki, bombalar başka kanallardan, insanlar başka illerden geliyor. Sadece bombayı patlatan değil çok geniş bir organizasyon var. Bu organizasyonda birçok çevrenin olduğunu biliyoruz" şeklinde yanıt verdi. "Olay yüzde 99 mertebesinde netleşmiştir" diyen Kurtulmuş, "Bunlar dünyanın her yerinde yaşanıyor" sözleriyle de katliamı sıradanlaştırmaya çalıştı. 


 HABER MERKEZİ




AİHM'in önüne gidebilir


Katliam ardından göstermelik bir soruşturma başlatan hükümet, gizlilik kararı ve yayın yasağıyla bir 'hukuk oyunu' oynuyor. Patlama ile ilgili soruşturma dosyası ise bir bütünen TEM Şube Müdürlüğü'nde yürütülmesi gerekirken dosyaya bakan tek ekip müdürlükteki PKK Masası. Soruşturmanın, olay yeri incelemeden başlamak üzere ilk günden bu yana hukuksuzluklarla dolu olduğuna dikkat çeken HDP Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Pınar Akdemir, dosyanın AİHM'e gitmesi için tüm koşulların var olduğunu söyledi. 

Soruşturma dosyasına getirilen kısıtlama kararı ile dosyanın hem kendilerinden ve müştekilerin ailelerinden hem de cenaze yakınlarından kaçırılmaya çalışıldığını ifade eden Akdemir, gizlilik kararını şu sözlerle eleştirdi: "Bir güvensizlik var ortada. Eğer bu dosyanın mağdurları bu dosyaya ulaşamıyorsa, gelişmelere hakim engelleniyorsa, bu şüphelilere yönelik alınan bir karar değil, katliamın mağdurlarına yönelik bir kısıtlılık kararı olduğunu söyleyebiliriz. Biz bu kısıtlılık kararının Adana MİT TIR'ları dosyasında olduğu gibi sorumlularının bağlarından ve ilişkilerinden endişe edildiğinden verilmiştir." 

Akdemir,  katliam davası dosyasının daha şimdiden AİHM'e götürülmesi için tüm koşulların oluştuğunu söyledi. "Bu dosya AİHM önüne gidilebilecek esaslı dosyalardan biridir" diye diyen Akdemir, dosya kapsamında yetkililerin görevden alınmadığını, sadece görevden uzaklaştırıldığına da dikkat çekti. Bakanlar da dahil olmak üzere tüm sorumluların yargılamaya açık hale getirilmesi gerektiğine işaret etti. 

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.