Tecavüzü aklama komisyonu

Dünya Haberleri —

Suriye'de çeteler/foto:AFP

Suriye'de çeteler/foto:AFP

  • Suriye’nin sahil bölgesinde Alevi katliamlarını soruşturması için kurulan Gerçekleri Araştırma Komisyonu, katilleri aklayan ve katliamları “intikam kaynaklı” olarak lanse eden raporunu, Şam’da önceden hazırladı ve saha çalışmasını eksik yaptı.
  • Katliamları belgeleyen bazı video ve fotoğraflarla oynandı, kilit sahneleri kesildi. Kaçırılma, tecavüz ve işkence suçlarını “sosyal sorunlar” olarak sınıflandırarak reddetti. Bağımsız bir uluslararası soruşturma yapılmazsa komisyon sadece Şam’ı koruyacak.

ZEYNEP BORAN

Suriye'deki çatışmanın en kanlı ve karmaşık aşamalarından birine tanıklık eden sahil bölgesinde işlenen suçlar ve insan hakları ihlallerini araştırmakla görevlendirilen Gerçekleri Araştırma Komisyonu'nun çalışmalarının güvenilirliği hakkında ciddi soru işaretleri ortaya çıkıyor. Katliam, kaçırma ve işkence gibi suçlar devam ederken, güvenilir kaynaklar ve saha raporları, komisyonun gerçeği ortaya çıkarmak yerine olayları çarpıttığını, yerel ve uluslararası kamuoyunu yanılttığını gösteriyor. 

Özellikle 7-9 Mart 2025 tarihlerinde, çoğu Alevi toplumu mensubu yüzlerce sivilin radikal-cihadist gruplar tarafından öldürüldüğü katliamlar, çatışmanın en kanlı dönemlerinden birine işaret ediyor. Akdeniz sınırını denetimine almayı hedefleyen Türk devleti, MİT ve HTŞ istihbaratıyla ortaklaşa Lazkiye, Tartus, Hama ve Humus’ta 50’ye yakın toplu katliam gerçekleştirildi. Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı en az 12 silahlı çete grubu Alevi katliamlarında yer aldı. Bu grupların çoğunluğu, insan hakları ihlalleri nedeniyle yıllardır uluslararası yaptırımlar altında bulunuyor. Katliamı yapanların başında MİT’e göbekten bağlı çete gruplarının geldiğini daha önceki yazılarımda belirtmiştim.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) raporlarına göre de, katledilenlerin sayısı bin 800’ü aştı. Uluslararası baskılar üzerine, geçiş dönemi lideri Ahmed El Şara’nın (Colani) emriyle 9 Mart 2025’te Gerçekleri Araştırma Komisyonu kuruldu. Ancak komisyonun çalışmaları, güvenilirliği ve şeffaflığı ciddi eleştiriler aldı. Bu da komisyonun, gerçekleri ortaya çıkarmak yerine olayları çarpıttığı ve kamuoyunu yanılttığını net gösteriyor.

Komisyonun oluşumu ve çalışmaları

Komisyonun çalışmalarını 30 gün içinde tamamlaması kararlaştırıldı. Fakat insan kaynağı yapısı, en başından itibaren derin şüpheler uyandırdı. 7 üyeden oluşan komisyon, Colani hükümetine bağlılığıyla bilinen yargıçlar ve sözde insan hakları uzmanlarından seçildi. 30 günlük sürede Lazkiye, Cebel, Kardaha, Haffe, Tartus, Baniyas ve Humus’ta saha ziyaretleri yaparak 938 tanıkla görüştü, 200 elektronik tanıklık topladı ve 93 video kaydını inceledi. Bin 426 kişinin öldürüldüğünü (90’ı kadın) belgeledi, 298 şüpheliyi tespit ederek yargıya sevk önerdi ve cezasızlığa karşı mücadele taahhüdünde bulundu. Ancak komisyonun raporu, ihlalleri "geniş çaplı ancak organize olmayan" olarak nitelendirdi ve olayları mezhepsel nedenlerden uzak, "intikam kaynaklı" bir anlatıyla sunarak çarpıtılmış bir hikâye oluşturmaya çalıştı.  İhlaller arasında cinayet, saldırı, yağma, evlerin tahribi, işkence ve mezhepsel söylemler yer aldı. Rapor, katliamların sistematik yapısını reddetti ve faillerin askeri komuta zincirini açıklamadı.

 

Yalan ve sahtecilik

SOHR, raporu “kapsamlı ve tarafsız olmaktan uzak” olarak nitelendirdi ve Şam iktidarını aklamaya çalıştığını belirtti. Mağdur ailelerinin katılımının engellendiğini, ölüm belgelerinin sahteleştirildiğini ve katliamın mezhepsel niteliğinin görmezden gelindiğini vurguladı. Baniyas’taki Kasr ve Müruc mahallelerinin sakinleri, Alevilere yönelik “sistematik katliam”, yağma ve tecavüz olaylarını doğruladı; yardım hareketlerinin engellendiğini ve sahte belgeler dayatıldığını bildirdi.

Katliamların üzerinden yaklaşık 5 ay geçmesine rağmen soruşturmalarda kayda değer bir ilerleme sağlanmadı. Rapor, açık bir kınama ya da somut öneriler sunmadı ve komisyonun çalışmalarının şüphe uyandıracak şekilde uzatılmasıyla karşılandı. Aktivistler ve Alevi toplumu bu duruma tepki gösterdi ve raporu, "siyasallaşmış ve taraflı" olarak nitelendirdi. Komisyonun iktidarı savunmak için bir araçtan başka bir şey olmadığını ifade etti. 

Rapor, HTŞ’ye bağlı askeri komuta zincirini ortaya çıkarmadığı ve somut adımlar atmadığı için eleştirildi; bu da raporun iktidarı korumak için önceden hazırlanmış olduğunu gösterdi. Komisyonda çalışan bir kişi, raporların Şam’da önceden hazırlandığını ve saha ziyaretlerinin kısıtlandığını itiraf etti. Uluslararası Haklar ve Özgürlükler Merkezi, raporun kanıt sunmadığını, mezhepsel yapıyı göz ardı ettiğini ve siyasi liderlerin rolüne değinmediğini vurguladı. Dama Post gazetesi, faillerin isimlerinin yayımlanmadığını ve katliamların bireysel vakalar gibi sunulduğunu belirtti.

Kadına yönelik suçlar

Katliamlarda en çok kadınlar hedef alındı. Tanıklar, Alevi kadınların evlerinde vurulduğunu, tecavüze uğradığını ve kaçırıldığını belirtti. Örneğin, Baniyas'ta (Lazkiye) bir kadın, evinde tekrar tekrar tecavüze uğradı ve kaçırılmak istendi. Fakat komisyon kaçırılma, tecavüz ve işkence suçlarını “sosyal sorunlar” olarak sınıflandırarak reddetti. Bağımsız kaynaklar, yaşları 30 ila 40 arasında değişen en az 78 kadının kaçırıldığını ve cinsel suçların soruşturulması gerektiğini belirtti.

Siyasi taraflılık ve gecikmeler

Yüksek Alevi Konseyi, komisyonu “sahtecilik ve suçları aklama aracı” olarak tanımladı. Raporun siyasallaştığını, kanıt eksikliğiyle suçlandığını ve adalet yerine iktidara hizmet ettiğini belirtti. Komisyonun süresi Temmuz 2025’e kadar uzatılmasına rağmen resmi sonuçlar yayımlanmadı, bu da suçların örtbas edildiğini ortaya koydu.

Medya manipülasyonu

SOHR, bir Arap ülkesinden Suriye makamlarıyla koordineli siber ekiplerin, sahte video ve fotoğraflarla gerçekleri çarpıtmaya çalıştığını bildirdi. Yabancı gazetecilerin katliam bölgelerine erişimi engellenerek kanıtların örtbas edildiği belgelendi. Katliamları belgeleyen bazı video ve fotoğraflarla oynandığı, kilit sahnelerin kesildiği veya bunların doğruluğunun kanıt olmadan sorgulandığı tespit edildi; bu, ihlallerin boyutunu küçültmeye yönelik açık bir girişimdi.

Uluslararası soruşturma talepleri

Yerel komisyonun güvenilirliği sorgulanırken, SOHR, Human Rights Watch, Uluslararası Af Örgütü ve Suriyeliler İçin Hakikat ve Adalet, Birleşmiş Milletler (BM) denetiminde bağımsız bir uluslararası soruşturma talep etti. 14 Ağustos 2025’te BM ekibi, katliamların “geniş çaplı ve sistematik” olduğunu, savaş suçu kapsamına girebileceğini, MİT ve HTŞ istihbaratına bağlı El Emşat, El Hamzat, 400. Tümen, Sultan Süleyman Şah ve Saraya Ensar El Sunne gibi grupların sorumlu olduğunu belirtti.

Buna karşılık komisyon, soruşturma görevlerini yerine getirdiğini, video kayıtları ve tanıklar aracılığıyla olayları değerlendirdiğini ve istenen raporu cumhurbaşkanlığına sunduğunu iddia etti.  Ancak gerçekte bu rapor, tanık veya sanık isimleri gibi kritik bilgileri paylaşmamakla beraber iktidarı meşrulaştıracak veya suçları bireysel bir çerçeveye indirgeyerek mezhepsel organize yapıyı örtecek şekilde kamuoyunu kandırma aracı olarak kullanıldı.

Genel olarak, komisyonun katliamların organize yapısını reddettiği veya küçümsediği, gerçek kanıtları ve mağdurları görmezden geldiği, adaleti etkin bir şekilde sağlamaya çalışmadığı ve sorumluların hesap vermesini sağlamadığı ortaya çıktı. Katliamların sistematik ve mezhepsel yapısını göz ardı ederek, mağdurların adalet arayışını engelledi. Bağımsız bir uluslararası soruşturma yapılmazsa, komisyonun siyasi çıkarlara hizmet ettiği ve mağdurların adaletsizliğe mahkûm edildiği görüşü hâkim. Dolayısıyla, Colani hükümetine bağlı yerel kurumlara duyulan güven kaybı ışığında, tüm bölgelere erişebilecek, baskı veya manipülasyon olmadan kanıt ve tanıklık toplayabilecek bağımsız bir uluslararası soruşturma komisyonu kurulması talepleri artıyor. Bu gerçekleşene kadar, gerçek siyasi çıkarların rehinesi olmaya devam edecek ve mağdurlar adaletsiz kalacak.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.