‘Türkiye'de Müebbetlik Kürt Edebiyatı’

Kültür/Sanat Haberleri —

Nibel Genç - Edip Yalçınkaya - Rojbin Perişan

Nibel Genç - Edip Yalçınkaya - Rojbin Perişan

  • Off-university girişimiyle toplumsal cinsiyet dersleri kapsamında 'Müebbetlik Kürt Edebiyatı’ dersleri başlayacak. Rojbin Perişan, Nibel Genç ve Edip Yalçınkaya’nın eserlerinin ele alınacağı derslerde “müebbet tutsaklık” ve içerinin dışarıya yansıması irdelenecek. 

MELİKE AYDIN / JİNNEWS 

Antidemokratik rejimlerin tehdit ettiği akademik yaşam ve bilgileri korumak amacıyla kurulan ve Almanya’da dernek statüsünde olan Off-university girişimiyle Münih Ludwig-Maximilians Üniversitesi, Yakın ve Orta Doğu Çalışmaları Enstitüsü'nün ev sahipliğinde Barış İmzacısı Dilek Hattatoğlu ve Ahu Karasulu tarafından ‘Müebbetlik Kürt Edebiyatı’ dersi verilecek. Toplumsal cinsiyet dersleri kapsamında online, ücretsiz ve herkese açık olacak derslerde Rojbin Perişan, Nibel Genç ve Edip Yalçınkaya’nın eserleri ele alınacak. 20 Ekim’de başlayacak olan derslerin yaklaşık 15 hafta sürmesi bekleniyor. 

‘Ömrünü cezaevinde geçiren yazarlar’

Dersi veren akademisyen Ahu Karasulu ve Dilek Hattatoğlu Jinnews’e konuştu. 

‘Hapishane edebiyatı’ denildiğinde cezaevine girmiş ve burada üretilen yazınsal eserler veya konusu cezaevi olan eserler algılandığını söyleyen Ahu Karasulu, bu adlandırmanın biraz da yukarıdan bir bakış ve küçümseme içerdiğini ifade etti. Karasulu, derste incelenecek üç yazarın oldukça iyi yazdığının altını çizerken, “Bu yazarlar 1970’lerde doğup 1990’ların başında Kürt Özgürlük Hareketi’ne katılmış. Kısa bir süre sonra tutsak edilerek müebbet hapis cezası ile hatta 780 yıl ceza verilerek genç yetişkinlik dönemlerini cezaevinde geçiren bir ‘kuşak’ı temsil ettiklerini söyleyebiliriz. Derste kullandığımız çok iyi sözlü tarih var. Dışardaki yaşantılarını yazıyorlar, tarihi roman veya sözlü tarih yazıyorlar. Ancak nedense okunmuyor, bilinmiyorlar” diye belirtti.

Politik edebiyat

Kürt politik edebiyatında muhakkak bir “zindan” ve  “dağ edebiyatının” olduğunu, yazarların da siyasi bir görüşünün bulunduğunu söyleyen Karasulu, “Angajeler; ancak angaje olmak onların yazdıklarını kötü propaganda metni haline sokmuyor. Bunu yazarken o karikatürize propaganda tuzağına düşmüyor. Bence o yazarın yeteneklerini körelten bir tür batak. Oraya girmiyorlar. Bal gibi politik edebiyat. Rojbin, Cizre bodrumlarını anlatan iki romandan biri olan ‘Toprağın Şarkısı’nı içerdeyken yazdı. Ana karakter için ‘öyle biri var, tanıyorum’ diyor. Diğeri de Mahmut Alınak’ın romanı. ‘Bunlar da tarihsel olgudur diye yazılmıyor’ ama en azından ‘bu nasıl oldu da oldu’yu gözümüzün önüne getirmekte önemli bir araç ve bu anlamda belge değeri var. 90’larda Diyarbakır’da genç ve politik bir Kürt kadın olmak Rojbin Perişan’ın diğer iki romanında muhteşem bir şekilde var” şeklinde konuştu.

Nibel Genç’e iletişim yasağı 

Tecrit koşulları artarak devam etse de tutsakların her koşulda üretebileceğini ifade eden Karasulu, “Bir şey eksik olduğunda diğer duyularınız gelişiyor, o sessizliğin içinde başka şeyleri görmeyi geliştirmişler.

Uğraştıkları şeylerin ağırlığı var. Nibel’in mektubunu alamadık. Haziranda gönderdiği 11 sayfa mektup elimize geçemedi. Çünkü iletişim yasağı konmuş. 10 Eylül'e kadar göndermesine izin verilmedi. Ama geri gelirse tekrar göndermeyecekmiş. Böyle bir şeye hakları yok. Ama ikinci kitabı var Nibel ve Rojbin’in. Edip’in de vardır” diye belirtti.  

Toplumsal cinsiyet dersi

Virginia Wolf’un ‘Kendine Ait Bir Oda’ isimli eserini örnek gösteren Dilek Hattatoğlu ise toplumsal cinsiyeti nasıl ele aldıklarına değindi. İncelenen kuşak içinde birçok yerde olduğu gibi kadın yazarın az olmasına rağmen verecekleri derslerde iki kadın ve bir erkek yazarın seçildiğini belirten Hattatoğlu, “İkisi de iyi yazar. Edip Yalçınkaya da kadını ‘haddini bilerek’ anlatabilen, ezen cinsin mensubu olmanın avantajından yararlanarak yazan biri değil. Rojbin de Nibel de iyi yazarlar. Edip’i bu nedenle tercih ettik” diye konuştu. 

Tutsaklığın da bir sınıfı var 

İçeriden dışarıyı yazmanın mümkünlüğüne dair Rojbin ile avukatlar aracılığıyla yaptıkları mülakatta Rojbin’in, “30 yılı homojen bir kadın topluluğu içinde geçirdim. Dolayısıyla kötü yazabilirim” dediğini aktaran Hattatoğlu, “Edip Yalçınkaya’nın söylediği bir şey. Müebbetlik yazarlar eserlerini tekrar okuma fırsatı bulamamış yazarlardır. Tutsaklığın da bir sınıfı var. Bir yanıyla olanaksız ama olanaksızlığın içinde büyük emek vererek yazılmış edebi olarak iyi metinler” şeklinde belirtti.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.