Türkiye'nin yumuşadığı görülüyor

Mazlum Ebdî

Mazlum Ebdî

  • Türkiye'de beklenen barış sürecinin, Rojava'ya saldırıların durdurulmasında olumlu bir etkisi olduğunu belirten QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî, Türkiye'nin QSD ve Özerk Yönetim konusunda öne sürdüğü aşırı taleplerin bir kenara bırakıldığını, ılımlı bir dil kullanıldığını söyledi. 
  • Ebdî, İsrail'in Suriye'deki rolü nedeniyle Türkiye'ye yönelik söylem ve eylemleri ile Özerk Yönetim'e tavrının, Ankara'yı çok tedirgin ettiği ve Rojava konusundaki tutumunu yeniden ayarlamasının bir başka nedeni olabileceği yönündeki argümandaki haklılık payına da katıldı. 

QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî, Ankara'nın Şam'daki yönetim üzerindeki etkisinin ağırlığı konusunda bazı örnekler verdi ve bunu ciddiyetine işaret etti. Genel Komutan Mazlum Ebdî, "Şara'nın Dêrazor ve Reqa'nın kontrolünü bırakmamazı istediği doğrudur ama bu onun için bir öncelik değil. Bu daha çok Ankara için bir öncelik. Şara ile görüşmenizde İsrail konusu hiç gündeme gelmedi ama Türkiye'nin bilinen kaygılarını ilettiler ve bu kaygıları ciddiye aldıkları ve ele almaya devam edecekleri açık." 

Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdî, Suriye ve Rojava’daki son duruma ilişkin Al Monitor'dan Amberin Zaman'ın sorularını yanıtladı. Bazı bölümleri özetle şöyle:

Halep'teki anlaşma

Halep'in Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahalleleriyle ilgili anlaşma, çok önemli bir adım. Her şeyden önce güvenlik açısından. Güçlerimiz ile Türkiye destekli SMO arasında çok fazla gerilim vardı. Şêxmeqsûd fiilen kuşatma altındaydı, ancak bu geçici bir anlaşma. Şam ile nihai bir anlaşmaya vardığımızda sona erecektir.  O zamana kadar bölgede herhangi bir tırmanma olmayacak. İç güvenlik güçleri, Suriye kamu güvenlik güçleriyle koordinasyon halinde yerel güvenliğin sorumluluğunu üstlenecek. Mahkum değişimleri yapılacak ve cezaevleri boşaltılacak. Tutuklama vb. olmayacak. Okullarımıza ve belediyelerimize dokunulmayacak. Bu halkımız için de HTŞ'nin imajı için de iyi. “Halkın sorunlarını çözüyoruz” demelerini sağlıyor. Düşünün ki şimdiye kadar Halep'in stratejik öneme sahip büyük bir bölgesi hükümetin kontrolü dışındaydı. Bu mesele artık çözüldü. 

Tişrîn Barajı çevresi

Tişrîn Barajı ve çevresinde 12 günden fazla bir süredir dostlarımızın kolaylaştırıcılığında çatışmalara ara vermiş durumdayız. Buradaki anlaşmanın iki yönü var; 

* Birincisi barajın kendisiyle ilgili. Şam ile barajın idaresi ve personelinin olduğu gibi korunması konusunda anlaştık. Barajın operasyon merkezi barajın kendisidir. Benim ve geçici Cumhurbaşkanı Şara'nın imzaladığı 10 Mart tarihli çerçevede öngörüldüğü üzere Şam ile nihai bir anlaşmaya varıncaya kadar baraj eskisi gibi işletilecektir. Buradaki personel son derece deneyimli olduğu için bunun barajın sorunsuz işlemesi açısından önemli olduğuna inanıyoruz.  

* İşin askeri yönüne gelince; herkes kendi tarafına çekilecek. Bizim güçlerimiz doğuya çekilecek. Şu anda barajdan 8 kilometre uzakta konuşlanmış durumdayız. Orada çatışmanın yaşandığı geniş bir alan var. Minbic'e yakın. Şam güçleri, bizim güçlerimiz ile SMO arasında etkin bir tampon görevi görecek.  

Türkiye'nin tavrı yumuşadı

Türkiye'de beklenen barış sürecinin, bölgedeki askeri operasyonların durdurulmasında olumlu bir etkisi olduğuna inanıyorum. Türkiye yakın zamana kadar QSD ve Özerk Yönetim konusunda aşırı talepler öne sürüyordu. Sayın Şara ile vardığımız mutabakattan bu yana bu ön koşullar bir kenara bırakıldı. Bu da burada bir istikrar ortamı yaratıyor. Türk hükümeti bölgeyle ilgili resmi açıklamalarında daha ılımlı bir dil kullanıyor. “Terörist” gibi terimler kullanılmamaya başlandı. QSD'nin Özerk Yönetim kurumlarının Suriye devletine entegre edilmesi fikrinin kabul gördüğünü gözlemledik ki bu kayda değer olumlu bir gelişme. Türkiye ile iletişim var ama buna “doğrudan” diyemem. 

Mutabak için çalışmalar

Şam'da imzaladığımız 10 Mart mutabakatının nasıl uygulanacağına dair diyalog için bir komite oluşturduk. Ayrıca başka özel alt komiteler de olacak. Kuzey ve Doğu Suriye'deki tüm bileşenlerin ve bölgelerin temsilcilerinden oluşan bir referans organı kurulacak.

Eğitim meselesi

Eğitim sorununun iki boyutu var;

* Lise ve üniversite giriş sınavlarına girenleri, diğer tüm Suriyeli çocuklarla aynı muameleye tabi tutulmasını sağlamak için derhal atılması gereken adımlarla ilgilidir. Bu çocukların sonuçları Şam'daki merkezi hükümet tarafından onaylanmalıdır. 

* Diğer bir konu ise bölgemizin Esad rejiminin kontrolü dışında kaldığı süre boyunca okullarımızdan diploma alan çocuklarla ilgilidir. Onların da diplomalarının tanınmasını istiyoruz. Onlar da bu talebimize olumlu yaklaşıyor. 

Dil meselesi

Kürtçeye karşı değiller ama geçici anayasada Kürtçe yer almadı ve bu çok hayal kırıklığı yarattı. 

Anayasa meselesi

Geçici anayasa, anlaşmamızdan sadece birkaç gün sonra açıklandı. İçindeki hükümler anlaşmanın ruhuna aykırı. Acilen bir anayasa komitesi toplamamız ve tüm Suriye halkı için yeni, adil ve demokratik bir anayasanın ilkeleri ve içeriği üzerinde anlaşmamız gerekiyor.  

İdari güç Şam'da toplanmaz

Öncelikle idari gücün sadece Şam'da toplanmasını istemiyoruz. İkincisi; QSD'nin, kurulma aşamasında olan yeni Suriye ulusal ordusunun saflarında farklı kimliklerini korumasını istiyoruz. Kuvvetlerimizin bütünlüğünü korumak bu açıdan kritik bir rol oynayacaktır. Son görüşmemizde Şam'ın bu konuda bir itirazı yok gibiydi. 

Ankara'nın İsrail tedirginliği

İsrail'in Suriye'deki rolü nedeniyle Türkiye'ye yönelik tehditkar söylem ve eylemleri ile Özerk Yönetim'i açıkça kucaklamasının Ankara'yı çok tedirgin ettiği ve Rojava konusundaki tutumunu yeniden ayarlamasının bir başka nedeni olabileceği yönündeki argümanda haklılık payı olabilir. Türkiye, İsrail'in Türkiye'nin nüfuzunun boyutuyla ilgili endişeleri söz konusu olduğunda Şam gibi İsrail'i ciddiye alacaktır. Dolayısıyla Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Türkiye'nin Suriye konusunda İsrail'le herhangi bir gerginlik istemediğine dair güvence vermesi şaşırtıcı değil. 

Şam'ın değil, Ankara'nın önceliği

Şara'nın Dêrazor ve Reqa'nın kontrolünü bırakmamazı istediği doğrudur ama bu onun için bir öncelik değil. Bu daha çok Ankara için bir öncelik. O bölgelerin statüsü tartışılacak ama şimdilik kurumlarımızı Şam'la entegre etmekten bahsediyoruz. 

Şara ile görüşmenizde İsrail konusu hiç gündeme gelmedi ama Türkiye'nin bilinen kaygılarını ilettiler ve bu kaygıları ciddiye aldıkları ve ele almaya devam edecekleri açık. 

ABD ile Şam ilişkileri

(Şara Amerikalılarla ilişki kurmak için sizden yardım istedi mi?) Söylenen, Suriye'nin sorunlarını birlikte çözebileceğimiz ve güçlü bir geleceği birlikte inşa edebileceğimizdi. Bu bağlamda onlarla ABD arasında iş birliği kurulmasına yardımcı olabileceğimizi söyledik. ABD ile ilişkileri geliştirmek istiyorlar, ancak ABD Şam'la arasına mesafe koyuyor. Dışişleri Bakanlığı Şam'la diyalog istiyor. Beyaz Saray'ın şimdilik güçlü çekinceleri var gibi görünüyor. 

Şam'daki temsil

Şimdilik Şam'da bizi Demokratik Suriye Meclisi (MSD) temsil ediyor. QSD'nin de Şam'da bir temsilcisi var. 

Rusya'nın varlığı

Rusya'nın Qamişlo Havalimanı'ndaki varlığı sürüyor. Şam da anladığım kadarıyla hemen gitmeleri için baskı yapmıyor. Aksine, hükümetiyle yeni bir anlaşma imzalamaları koşuluyla varlıklarını sürdürmelerini değerlendiriyor. Sonuçta Ruslar, Türkler ve HTŞ'nin Astana bağlamında İdlib'de bir tür çalışma ilişkisi vardı. Birbirlerine yabancı değiller. Rusların varlığı bizim için bir endişe değil. Havaalanının yeniden açılması çok iyi olur ama buna komiteler karar verecek. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.