Türkiye sosyolojisini okuyamadılar

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Türkiye Cumhuriyeti sisteminin biçimlendirdiği sosyolojinin, Türk-İslam sentezine dayalı dinci-ırkçı yapısına işaret ederek, şunları söyledi: 

  •  “Erdoğan’ın rakibi bir Kürt ve Aleviydi. Yaratılan sosyoloji, bir Kürt Alevinin Cumhurbaşkanı olmasına yol vermiyor. Esas olan kimlikti ve sistemin yarattığı sosyolojiydi; onlar reddetti. Önemli nokta burasıdır. 
  •  Kılıçdaroğlu göründüğü kadarıyla dürüst. Yıllarca devlete hizmet etmiş. Haram yememiş. Diyaloglarıyla birçok kesimi bir araya da getirmeyi başardı. Kişiliği hakkında denilecek bir şey yok ama kimliği reddedildi.
  •  PKK bir seçim partisi değiliz. Bu bizim için o kadar temel bir sorun değildir ama tabii ki Türkiye’de yaratılan sosyolojiyi doğru okumak gerekiyor. Zaten CHP’lilerin ve hatta kimi Kürtlerin bir sorunu da buydu. 
  •  Eğer farklı bir CHP’li aday olsaydı kazanması mümkün olabilirdi. Aday belirleme ve netleştirmede eksiklik vardı; sosyolojiyi görmeleri ve doğru okumaları halinde faşizme karşı kazanabilirlerdi.”

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Kürt halkının davasıyla birlikte, Hareket’in arkasında özgürlük ve demokrasi istediğini ortaya koyduğunu vurgulayarak, “Bu, bize güç veriyor. Bundan sonra da daha yüksek ve güçlü bir düzeyde mücadeleyi yürüteceğiz” dedi. 

Karayılan, önceki akşam Stêrk TV’de yayınlan ‘Özel Program’da son gelişmelerle ilgili soruları yanıtladı. Kapsamlı söyleşinin bir bölümünde de Türkiye ve Kuzey Kurdistan’da yapılan seçimlerin sonuçları soruldu. Öncelikle adil ve demokratik olmayan seçimlerinin sonuçlarının da meşru görülemeyeceği şerhini düşen Karayılan, buna rağmen Kürt halkının tutumunu ortaya koyduğunu söyledi. Karayılan, özetle şunları söyledi:

Kürt halkı zoru başardı

Halkımız, demokrasi ve değişimden yanadır. Bu konuda kararlıdır ve birlik halindedir. Bu kadar yönelime rağmen iradesini ortaya koyması kolay değil. Halkımızın tutumu takdire şayandır. 

Kürt Aleviyi seçmediler

Erdoğan’ın Türkiye’ye getirdiği durum ortada. Türkiye halkını açlıkla boğuşur hale getirmesine ve çok krize rağmen seçilmesinin esas nenedinini açık bir biçimde ifade etmek gerekir. ‘Kral çıplak’ demenin zamanıydı. Erdoğan’ın rakibi bir Kürt ve Aleviydi. Bunun için oy verilmedi. Açık ki, Türkiye Cumhuriyeti sisteminin biçimlendirdiği sosyoloji, bir Kürt Alevinin Cumhurbaşkanı olmasına yol vermiyor. AKP-MHP-Ergenekon’un öncülüğündeki bu iktidar, aldığı mirasa da dayanarak bir sosyoloji yaratmıştır. Bu sosyoloji, Türk ırkçısı ve Sünni dincidir. Türk-İslam sentezine dayalı dincilik-ırkçılıkla yoğurmuşlar. Esas önemli nokta burasıdır. 

Devlet ve dinin bekası!

Erdoğan bir yandan resmi propaganda yürüttü ama çoğunlukla sanki bizimle seçimdeymiş gibi bizi gündemleştirdi; ırkçı-milliyetçi duyguları şahlandırdı. Bu temelde propaganda yaptı. Bir de “inanıyorum ki halkımız değerlerine bağlı olmayan birisini Cumhurbaşkanı yapmaz” gibi şeyleri, hep imalı bir biçimde söyledi. Bir yandan böyle çalıştılar. Farklı bir kulvarda ise esas darbeyi vuran çalışmayı örgütlediler. Tarikat ve cemaat yoluyla Türkiye’nin her yanına ‘devlet ve din elden gidiyor; aç kalalım ama dinimiz elden gitmesin’i yaydılar. Bu biçimde kitleler oylarını Erdoğan’a yönlerdi ve Kılıçdaroğlu’na oy vermedi.

Kılıçdaroğlu’nun kimliği reddedildi

Kılıçdaroğlu, göründüğü kadarıyla dürüst. Zaten yıllarca devlete hizmet etmiş. Haram yememiş. Çalıştı, aslında diyaloglarıyla birçok kesimi bir araya da getirmeyi başardı. Bu konuda kişiliği hakkında denilecek bir şey yok ama kimliği reddedilmiştir. Bu bir gerçektir. Kılıçdaroğlu, Kürt olduğunu bile söylemedi ama herkes Dersimli bir Kürt Alevi olduğunu biliyordu. Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi, Türkiye’de devrim niteliğinde bir gelişme olurdu fakat Türkiye’de bir proje olarak oluşturulan sosyoloji yol vermediği için kaybetti. Kaybetmesinin esas nedeni budur. Belki “terör” adı altında Kürt karşıtlığı çok öne verildi ve sanki Erdoğan’ın bu temeldeki propagandaları sonuç aldı gibi görünüyor veya öyle gösteriliyor ama perde arkasındaki gerçek böyle değildir. Sonuç alan kimlik ve mezhep sorunudur. O diğerleri resmi görünen şeylerdi ama tarikat ve cemaatler yoluyla sokaklarda, köylerde ve her yerde kaynatılarak sunulan esas şey, bu konuydu. Esas olan kimlikti ve sistemin yarattığı sosyolojiydi; onlar yol vermedi, reddetti. Bu nedenle artık görev almaması gereken bir kişiye oy tahvil edildi ve Kılıçdaroğlu’nun önüne geçildi. 

Yaratılan sosyolojiyi görmeli

PKK bir seçim partisi değildir. Bu bizim için o kadar temel bir sorun değildir ama tabii ki bugün Türkiye’de yaratılan sosyolojiyi doğru okumak gerekiyor. Zaten CHP’lilerin ve hatta kimi Kürtlerin bir sorunu da buydu. Bu konuda Kürtlerin de kimi yanlış yaklaşımları vardı. Eğer farklı bir CHP’li aday olsaydı kazanması mümkün olabilirdi. Aday belirleme ve netleştirmede eksiklik vardı; yaratılan sosyolojiyi görmeleri ve doğru okumaları halinde daha uygun bir belirleme ile faşizme karşı kazanabilirlerdi.

Halkımızın tutumu güç veriyor

Bizler açısından değerlendirdiğimizde ise halkımızın, davasıyla birlikte özgürlüğün peşinde ve demokrasi yanlısı olduğunu; Hareket’in arkasında durduğunu, ortaya koyduğu tutumdan anlıyoruz. Bu bize güç veriyor. Bu biçimde güç alıyoruz ve bundan sonra da daha yüksek ve güçlü bir düzeyde mücadeleyi yürüteceğiz. 

Muhatap partiler değil, devlettir

Karayılan, yeni dönemde mücadelenin çok daha gürleşeceğini; kuşkusuz her türden saldırıya hazırlıklı olduklarını belirterek, şunları söyledi: “Ancak bizim açımızdan esas sorun, Kürt sorununun çözümüdür. Çözümü için de demokrasi gereklidir. Kürt sorununun muhatabı partiler değil, devlettir. Muhatabımız Türk devletidir. Bunun için sistem içerisindeki partilere düşmanlık ya da dostluk yapma gibi bir sorunumuz yok, çünkü muhataplarımız bellidir. İktidar değişmiş olsaydı da önümüzde aynı şey olacaktı, çünkü bu bir devlet siyasetidir.

Kürtleri ortadan kaldıramazlar

Kürt sorununu, tam yüzyıl boyunca katliamla, soykırımla, yok saymayla ortadan kaldırmak istediler. AKP-MHP-Ergenekon, özellikle son 8 yılda yeni bir konseptle ve topyekun saldırılarla buna devam etti, ancak başaramadı. İşte her yerde varız ve mevzilerimiz savunma altındadır. Buna rağmen eğer katliamlarla, soykırımla sonuca gitmek isterlerse biz savaşmaya hazırız. Halkımız da tutumuyla kimlik hakları ve davası için her şeye hazır olduğunu gösteriyor. Halkımız fedakar bir halktır ve bu konuda gereken her şeyi yapacaktır, gerekli fedakarlığı gösterecektir. Kurdistan, Kürt halkı, PKK ve gerillanın varlığı hakikattir. Bu hakikati, gözardı edemezler ve ortadan kaldıramazlar. Önder Apo, gerilla ve Kürt-Kurdistan gerçekliğini yok sayamazlar. 

Çözüm istiyorlarsa

40 yıldır bizi yok etmek istiyorlar. Her yıl, ‘bu yıl bitireceğiz, başaracağız’ diyorlar ancak bir şey değişmiyor. Eğer aklıselim hakim gelir de bir değişim olursa Önder Apo İmralı’dadır. Bundan 27 ay önce kendisiyle görüşme oldu ve önceki bir görüşmesinde bu sorunu bir haftada çözebileceğini belirtti. Yani çözüm istiyorlarsa Önder Apo oradadır. Kürt gençlerini öldürerek sonuca gitmek istiyorlarsa biz buna geçit vermeyeceğiz. Başarı, Kurdistan halklarının olacaktır. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.