Türkiye’de yumuşama ve normalleşme

Forum Haberleri —

AKP - MHP

AKP - MHP

  • Bir taraftan Kürtlerin başına bomba yağdıracaksın, kendi deyimleriyle tarihin en büyük saldırı planlarını yapacaksın, yine Kürtler üzerinde soykırım uygulamakta ısrar edeceksin, Türkiye demokrasi güçlerine nefes aldırtmayacaksın, ama diğer taraftan da yumuşama ve normalleşme diyeceksin! Bundan daha büyük bir ikiyüzlülük ve sahtekarlık olabilir mi?

XALID KARASUNGUR

Türkiye’de son zamanlarda konuşan herkes yumuşama ve normalleşmeden söz etmektedir. Görülen odur ki bu minvalde olan tartışmalar içi boş, gerçeklerden kopuk ve son derece soyut tartışmalardır. Çünkü örgütlü toplumun gündeminde böyle bir şey yoktur. Her şeyden önce yumuşama ve normalleşme tartışmalarını kim başlattı, niçin başlattı, bu tartışmaları başlatanların bundaki amaçları nedir, bilmek gerekiyor. Yine yumuşama ve normalleşmeden kim ne anlıyor, bu da önemli olmaktadır.

Herkes bilir ki bu tartışma Erdoğan ile Özgür Özel’in görüşmesinden sonra başladı. Devlet Bahçeli de kendi cenahında bu tartışmalara hararetli biçimde katılmaya gayret gösterdi. Peki bütün bunlar neyi hatırlatmakta, neleri çağrıştırmaktadır? Yurtsever, demokratik güçlerde oluşan kanaat şudur ki Erdoğan, Özgür Özel ile görüşürken büyük ihtimalle şunları söylemiş ve istemiştir: “Biz terörü bitirmek üzereyiz, bitirmekte kararlıyız. Büyük bir saldırı ve operasyon hazırlığını yapmaktayız. CHP olarak sizin teröre karşı geliştirdiğimiz bu operasyon ve saldırılara destek olmanızı bekliyoruz. En azından bu operasyonlar sürecinde ses çıkarmamanızı, tepki göstermemenizi istiyoruz. Buna karşılık biz de bazı istek ve taleplerinizi yerine getirmek için çalışırız. Ama bunun için Devlet Bahçeli’yi görmeniz de iyi olur.”

Özgür Özel’in Erdoğan’la yaptığı görüşmenin hemen ardından Bahçeli ile görüştüğü bilinmektedir. Olasıdır ki CHP’nin önerdiği ve sıklıkla kamuoyunun gündemine koyduğu emekli generallerin tahliyesi, Can Atalay’ın tahliyesi, emeklilerin durumu gibi bazı konularda AKP ve MHP olumlu yaklaşım gösterebilecektir. Erdoğan, Özel ve Bahçeli’nin yumuşama ve normalleşme dedikleri budur herhalde. Eğer böyleyse bunun anlamı açıkça toplumla, toplumun aklı ve değerleriyle dalga geçmektir. Kaldı ki Erdoğan ve Bahçeli seçim yenilgisinden sonra her gün artarak büyüyen ekonomik ve siyasi sorunlar karşısında gündemi gölgelemek ve sırf kendine göre gündem oluşturmak için bile olsa böyle sahte bir yumuşama ve normalleşmeden söz edebilirler. Bir de Kürtlere ve Kurdistan Özgürlük Gerillasına karşı ‘vatan, millet, Sakarya’ nidalarıyla şovenizmi şahlandırıp CHP’nin desteğini de arkasına alarak ya da CHP’yi bu konuda en azından ketum bir konumda tutarak amaçlarına ulaşmak istemektedirler.

Şimdi CHP, AKP, MHP’nin arasında yapılan bu gizli ve gizemli görüşmelerden sonra olanlara yumuşama ve normalleşme deniliyorsa her şey rahatlıkla anlaşılmaktadır. Bir kere demokratik ve doğru bir gündem üzerinde olmayan tartışma ve görüşmelerin demokratik ve iyi sonuçlar ortaya çıkarması mümkün değildir. Kime ya da neye göre yumuşama ya da normalleşme! Eğer Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 25 yıldır İmralı’da yaşadığı esaret koşulları ve 38 aydır kendisinden hiçbir haber alınmaması durumu Türkiye’nin en temel bir sorunu olarak görülmez, üzerinde bu ciddiyetle durulmaz da sadece birkaç tutuklu generalin ve birkaç Gezi tutuklusunun tahliye edilmesi adına yumuşama ve normalleşme denilirse bu elbette büyük bir haksızlık, adaletsizlik ve hepsinden önce de büyük bir Kürt düşmanlığı olarak bilinecektir. Yine Osman Kavala’nın tahliye edilmesi yanında tüm Kürt siyasi tutsaklar serbest bırakılmazsa bu da açıkça Kürt düşmanlığı ve aynı zamanda demokrasi düşmanlığı olarak görülecektir.

Herkes çok iyi bilir ki Türkiye’nin en temel toplumsal, siyasi ve tarihsel sorunu Kürt sorunudur. Kürt sorununun demokratik çözümüne ilişkin Türkiye’de ve Kurdistan’da kapsamlı, çok yönlü ve tüm çevrelerin içinde olduğu bir tartışma ve müzakere olmadan yumuşama ve normalleşme adına hangi ciddi ve dürüst bir yaklaşım ve iradeden söz edebiliriz. Tamamen bu amaçla ve böyle bir perspektifle gerçekten yüzyılın sorunu olan Kürt sorununun çözülmesiyle birlikte Türkiye’nin demokratikleşmesini hedefleyen samimi ve dürüst bir söylem ve eylem gelişirse ancak gerçek bir yumuşama ve normalleşmeden söz edilebilir. Büyük ve çözümü zor olan Kürt sorunu aynı zamanda çözümü son derece mümkün olan bir sorundur. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğrudan muhatap alınması ve kendisiyle yapılacak görüşme ve müzakereler sonucunda ancak Türkiye gerçek gündemiyle bulaşacak, gerçekten yüzyılın sorunu olan Kürt sorunu çözülecek ve bununla birlikte Türkiye’nin demokratikleşmesi de gerçekleşmiş olacaktır. Yoksa bir taraftan Kürtlerin başına bomba yağdıracaksın, kendi deyimleriyle tarihin en büyük saldırı planlarını yapacaksın, yine Kürtler üzerinde soykırım uygulamakta ısrar edeceksin, Türkiye demokrasi güçlerine nefes aldırtmayacaksın, ama diğer taraftan da yumuşama ve normalleşme diyeceksin! Bundan daha büyük bir ikiyüzlülük ve sahtekarlık olabilir mi? Gündem saptırma, toplumun aklıyla oynama, büyük yalan ve demagoji buna denir herhalde. Yoksa Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi üzerinde değil de kamuoyunu aldatma ve manipüle etmek amaçlı sahte gündemler oluşturup şunu bırakırız, şunu tutarız gibi deveden kulak bile sayılmayacak cinsten sözde adımlarla Türkiye’nin demokratikleşmeyeceği açıktır. Şayet dürüstlerse ana sorunların etrafında, sağında-solunda dolaşıp sahte söylem ve dokunuşlardan vazgeçip kendileriyle yüzleşmek durumundadırlar.

Kürtlerle birlikte Türkiye demokrasi güçlerinin kendi gündemlerini geliştirecekleri ortak mücadele ile oluşturmaları şimdi her zamankinden daha önemli olmaktadır. Bunun için AKP-MHP faşizmine karşı mücadeleyi ve direnişi her alanda ve her düzeyde daha da yükselterek bunda ısrar etmeleri bir zorunluluktur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.