Türkiye’nin sınır güvenliği yalanı

Forum Haberleri —

QSD güçleri

QSD güçleri

  • Türkiye işgal ettiği bölgelerde DAİŞ’ten El Nusra’ya kadar on binlerce silahlı gücü barındırıyor. Bütün dünyanın güvenliğini tehdit eden, dünyaya terör ve şiddet ihraç eden bir ülke konumunda.

ZEKİ AKIL
Faşist Bahçeli-Erdoğan ikilisi saldırgan, işgalci ve yayılmacı planlarını perdelemek için sürekli Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamaya çalıştıklarını söylüyorlar. Türkiye’nin içinde kalarak sınırlarında önlemlerini istedikleri gibi alırlar. Bu sorun yaratmaz. Ancak Türkiye komşu ülke topraklarını işgal ederek etnik temizliğe varan nüfus değişikliğine de giderek demografi ile oynuyor. En azından 200 yıllık Kürt ve Kürdistan sorununu terör kavramına sarmalayarak şiddet ve imha hareketleriyle çözmeye çalışıyor. Kürt sorununu çözme yöntemleri soykırım amaçlı katliam, sürgün, işkence ve asimilasyon eşliğinde sistematik olarak yürütülüyor. Bütün bunlar olmamış gibi Kürt halkının taleplerini, direnişlerini terörizmle damgalayarak dünya kamuoyunun gözünden kaçırmaya çalışıyorlar.

Suriye’de 2011’den sonra gösteriler ve karışıklıklar başlayınca Türkiye hemen sınırlarını DAİŞ, El Nusra ve diğer çetelere açtı. Suriye’nin kanlı bir iç savaşa sürüklemesinde en büyük rolü oynadı. Bu karanlık çete örgütleriyle her türlü işbirliğine gitti. Nasıl olsa Beşar Esad, Kaddafi ve Hüsnü Mübarek gibi gidecek, o da Suriye üzerinde etkinlik ve egemenlik kuracaktı. Aynı zamanda halk olarak tarihten silmek istediği Kürtlerden de kurtulacak, herhangi bir statü elde etmelerinin önü kesilecekti. Ancak işler istediği gibi gitmedi. DAİŞ, YPG, QSD, Kürt halkı ve uluslararası koalisyonun ortaklığıyla yenildi. Sınırlar Kürt güçlerinin denetimine girince Türkiye hemen yüz kilometreler boyu duvar örmeye çalıştı. Halbuki Kürtlerden hiçbir kötülük görmemişti. Kürtlerin büyük bölümü zaten Türkiye’nin içinde yaşıyordu. DAİŞ’le işbirliği yapacağına Kürtlere dostça yaklaşsaydı hem içerde rahatlar, Kürt sorunu çözüm yoluna girer, demokrasinin önü açılır hem de Suriye Kürtleriyle yakınlaşırdı. Türkiye öyle bir düşmanlık örneği sergiledi ki bütün dünya buna şaşırıyor. Kürtler uluslararası koalisyonla birlikte büyük bir bedel ödeyerek DAİŞ’i bölgeden temizledi. Bir kabus gibi Ortadoğu halklarının üzerine çöken ve bütün dünya için bir tehdit olan DAİŞ’i temizleyen güçleri Türkiye ortadan kaldırmak istiyor. 

Kürtlerin Türkiye’yi tehdit edecek bir güçleri de yok. Ne orduları ne uçakları ne de tankları var. Kendisiyle ittifak yapan uluslararası güçler de yok. Tersine Türkiye NATO üyesi. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip. Kürtler hiçbir zaman Türkiye’nin sınırlarına herhangi bir saldırı düzenlememiş, bir karış toprağını ele geçirmemiştir. Hep tersi olmuştur. Faşist Erdoğan BM genel kurulunda elinde Suriye haritasını bütün dünyanın gözüne sokarak Suriye’nin batısı Efrin’den doğudaki Derik sınırına kadar 30 km derinliğinde işgal edeceğini, güvenli bölge oluşturacağını ilan etmiştir. Bununla da yetinmemiş Kürtleri anavatanlarından kovarak tıpkı Ermeniler gibi yerlerine başka nüfusu getirip yerleştireceğini söylemiştir. Türkiye güvenlik sınırını Şengal, Musul ve Kerkük’e kadar uzatıyor! Oraları da bombalayıp katliamlar yapıyor. Ta Irak’ın içlerinden Kelar’e, Süleymaniye’ye, İran sınırındaki Xinere’ye kadar bölgeyi işgal etmeye çalışıyor. Helikopter ve uçak filolarıyla, tankları ve toplarıyla yıllardır Güney Kürdistan’ı bombalıyor, onlarca askeri üsle donatmış bulunuyor. Sadece dışardan haritaya bakılsa bile Türkiye’nin komşu ülkeleri tehdit edip, işgal ettiği rahatlıkla görülür. 

Türkiye bu yaptıklarıyla da sınırlı kalmıyor. İşgal ettiği bölgelerde DAİŞ’ten El Nusra’ya kadar on binlerce silahlı gücü barındırıyor. Bütün dünyanın güvenliğini tehdit eden, dünyaya terör ve şiddet ihraç eden bir ülke konumunda. Bu silahlı grupları Ermenistan’dan Libya’ya kadar taşıyıp savaştırıyor. Afrika’da değişik isimler altındaki DAİŞ vb. çeteleri destekliyor. NATO genel sekreteri Stoltenberg sürekli Türkiye’nin bu saldırganlığını, Kürtler üzerindeki soykırım politikalarını görmezden geliyor, Türkiye’nin güvenlik endişelerini anlıyoruz, diyor. Bizler de anlamadık; NATO bir savunma paktı mı yoksa dünyaya şiddet ve terör ihraç eden, komşu ülkeleri işgal eden bir pakt mıdır? 

Kürtler Ortadoğu’nun en mazlum, en fazla ezilen, bütün hakları ilende alınan bir halktır. Önder Apo ve PKK Türkiye, Irak, İran ve Suriye’nin sınırlarına saygılı olduğunu, ayrı bir devlet kurmayı düşünmediklerini defalarca deklere ettiler. Türkiye’nin sınırları içinde Kürtlerin kimlik haklarının, kültürlerinin tanınması temelinde çözüm istediklerini vurguladılar. Defalarca ateşkes ilan ettiler. Şimdi Kürtler mi Türkiye’nin sınırlarını tehdit ediyor yoksa Türkiye mi Kürtlerin yaşam haklarını tehdit ediyor? Kimin orduları Irak ve Suriye’de işgal hareketleri düzenliyor? Yeni işgal hareketleri için Türkiye adeta bütün uluslararası kurumları ve toplumu taciz ediyor. Bu kadar işgal yaptım, yüz binlerce insanı yerinde ettim, binlerce insanın katledilmesine neden oldum demiyor. Yeter, bir çözüm bulalım, barışalım demiyor. Başta ABD, NATO, Rusya olmak üzere bütün güçlere “bırakın beni Kuzey Suriye’ye girip hepsini dağıtıp bitireceğim” diyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.