Tutarlı olma ilişkisi

Forum Haberleri —

.

.

  • Özgürlük Hareketi’nin tarihi bugünüyle karşılaştırıldığında, dünkü tespitlerinin bugünün zemini olduğunu kendi belgelerinde de açıkça görmekteyiz. Bu harekete yönelik eleştirilerin temelsizliğini bir kaç alıntıyla ve fazla yoruma girmeden belirtmekle yetinelim.

HÜSNÜ ÇAVUŞ

“PKK şimdi iki halkın kardeşliği temelinde demokratik cumhuriyet için mücadele edeceğini ilan etmiştir. PKK’yi tanıyan herkes şunu iyi bilmektedir: PKK başından beri Türkiye’yle, Türk halkıyla birlikte yaşamak ve amaçlarına bu çerçevede ulaşmak istemiştir. Türkiye halkıyla birlikte mücadele etmek ve özgürlüğü yakalamak istemiş, her fırsatta bu tutumunu dillendirmiştir. Bir grup olarak ortaya çıktığımızda bu ruh vardır. Biz her zaman enternasyonalizmden söz ettik, hiç bir zaman dar bir milliyetçiliğe düşmedik. PKK’nin diğer Kürt örgütlerinden en temel farkı, silahlı mücadele stratejisinden ziyade bu siyasi stratejisi olmuştur. Kaldı ki sosyalist olmamız da bunu gerektirmektedir. Sosyalist olmak, sınırları kabul etmekten de öteye, her zaman sınırları yerle bir eden, sınırları bir veri olarak kabul etmeyen, birleşilebilecek, yaşanılabilecek ve ortak mücadele edilebilecek bütün halklarla birlikte ve kardeşçe yaşamayı esas almaktır. Bu, sosyalist olmanın ilkesel bir tutumudur. Bunlar PKK’nin vazgeçemeyeceği ve dışımızdakilerin tartışamayacağı net gerçeklerdir...” (1 Eylül 1999 Başkanlık Konseyi)

Gerçekten de Özgürlük Hareket’nin nasıl bir Kurdistan, Türkiye ve Ortadoğu halklarıyla nasıl bir ortak yaşam, nasıl bir ortak mücadele ve yaşam istediğini, silahlı mücadelenin başlamasından sonraki röportaj, panel, açıklama ve çözümlemelerinde de görmekteyiz. Bu yaklaşımın pratikteki cevabı ise, kısa sürse de 1982’de oluşan “Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi”, 12 Mart 2016’da  “Halkların Birleşik Devrim Hareketi” ve sonrasında ilan edilen “Kadınların Birleşik Devrim Hareketi” ve “Gençlerin Birleşik Devrim Hareketi” ve Rojava’da inşa edilen halkların kendi öz sisteminin inşası olmaktadır. Tutarlılık, yani söylediğiyle yaptıkları bu hareketin özel bir karakteri olarak karşımıza çıkarken, teslim olmayan direnişçi geleneğin devrimci komünal ruhunun yaşatılmasına da büyük önem gösterildiğidir.

Bir başka değerlendirmede ise şu tespitler yapılmaktadır: “Kürt tarafı ortaya çıkarılmıştır. PKK’nin şimdiki amacı çözümün diğer tarafı olan Türkiye kanadını ortaya çıkarmaktır. Eksik kalan bu taraftır. Bu tarafın da eski yaklaşımlarla değil, yeni yaklaşımlarla ortaya çıkarılacağı açıktır. Partimiz mücadelesini ve imkanlarını şimdi de bu tarafın ortaya çıkması için seferber etmek istemektedir... Son deprem, Türkiye ekonomisinin bir merkezde yığılmasının ne kadar sakıncalı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Deprem, Türkiye halkları açısından her şeyi devletten beklemenin çok yanlış olduğunu, çaresizliğin giderilmesinin örgütlenmede olduğunu, kendini güçsüz ve çaresiz bırakarak her türlü felakete açık hale getirdiğini ortaya koymuştur...” (age)

1999 yılındaki bu değerlendirmeyle uyumlu olarak, 2023 depreminden hemen sonra eylemsizlik kararını açıklayarak tüm örgütlü halkını depremzedelere yardıma yönlendirmesinde de görmekteyiz. Bu aynı zamanda savaştığı düşman ordusunun depremle ilgilenmesine fırsat yaratması anlamına da gelmektedir. Bu da onun vicdan ve ahlaka dayalı bir insanlık hareketi olduğunu göstermektedir.

“Demokratik Cumhuriyet programının ortaya çıkarttığı imkanlar temelinde, Türkiye’de ve Kurdistan’daki tüm devrimcilerin, demokratların, yurtseverlerin ve tüm çevrelerin hiç vakit kaybetmeden derhal inisiyatiflerini kullanarak kaybedilen zamanın çok pahalıya mal olabileceğinin, yoksa çok kötü sonuçlar doğurabileceğinin bilinciyle hemen harekete geçirilmesi yaşamsal önemdedir. Tarih biraz da imkanları ve fırsatları doğru değerlendirenlere güler...” (1 Eylül 1999)

Bu tutarlı olma gerçekliğinden çıkartılması gereken önemli dersler bulunmaktadır. Özünde ise sağ liberalizm karşıtlığı bulunur. Çünkü sağ liberalizm, insanı, bir hareketi, partiyi ve bulaştığı her yeri çürütür, yozlaştırır ve inkarcı yapar. İnsanı umutsuz, korkak, inançsız ve düşkün kılar. Fedakarlıktan uzaklaştırarak sadece kendi çıkarını esas almasına yol açar. Bu duruma düşülmemesinin panzehiri söze ve emeğe bağlılık ve tutarlılıktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.