Tutsaklar tecrit altında

  • Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) yöneticisi ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Merkez Hapishane Komisyonu üyesi Yusuf Çakas, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, tecrit ve açlık grevlerine ilişkin MA’dan Ayşe Sürme’ye konuştu.

Biat etmeleri isteniyor

Tutsaklara ceza infaz rejimlerinden çok ötede “düşman hukuku” mantığıyla kurulan bir sistemle yaklaşıldığını belirten Çakas, cezaevlerinin mevcut haliyle hak ihlali alanına dönüştüğünü söyledi. Cezaevi idareleri ve Adalet Bakanlığı’nın cezaevinde yaşananları bildiğini dile getiren Çakas, “Cezaevinde yaşanan hak ihlallerine iki şekilde yaklaşmamız gerekiyor. Birincisi, hiçbir şekilde bürokrasiye takılmadan çözülebilecek basit sorunları var. İkincisi; yaşanan temel sorun ise devletin cezaevlerinde uyguladığı politikalarla ilgili sorunlar. Temel hedef ise tutukluları kontrol altına almak, bir şekilde itaat ettirmek ve istenilen forma koymaya çalışmaktır. Oysa bizim temel yaklaşımımız özgürlükçü, demokratik bir yaklaşımdır. Çok seslilik, renklilik, beklediğimiz, arzusunu kurduğumuz, hayal ettiğimiz bir dünyadır. Hak ihlallerini görürken salt yemeklerin kötü oluşu ya da infaz koruma memurlarının kötü yaklaşımı olarak değerlendirmemek gerekiyor. Bu politikanın sonucunu doğru değerlendirip buna dönük hareket etmek gerekiyor” dedi. 

Pişmanlık dayatılıyor

İnfaz kurulu ve cezaevlerindeki diğer birimlerin ısrarla tutsaklara “Pişman mısınız?” şeklinde sorular yönelttiğini belirten Çakas, şöyle konuştu: “Pişman değilim’ diyenler iyi halli sayılmayarak koşullu salıverme hakları ellerinden alınıyor. Yargılamasının her aşamasında gerek emniyet, gerek mahkeme aşamasında işlediği iddia edilen suçu kabul etmemiş, suçlu olmadığını ısrarla dile getirmiş bir hükümlünün, koşullu salıverilme hakkından faydalanmasını pişman olmasına bağlamak hukuksuzluktur. Zaten hükümlü her aşamada ‘suçlu değilim’ demiş. Suçlu olmayan birine ‘pişman mısın’ dayatması yapılması kabul edilemez. Bunun üzerine koşullu salıverilme hakkının elinden alınması bizleri ciddi anlamda tedirgin etmektedir. ‘Pişman mısınız’ sorusunun sorulması hem hukuka hem de mantığa aykırı.” 

İmralı tecridi yayıldı

 Tecrit politikalarını toplu değerlendirmek gerektiğini söyleyen Çakas, Öcalan şahsında İmralı’da uygulanan tecridin tüm cezaevlerine salgın gerekçesiyle yansıdığını belirtti. Dışarıda hiçbir kısıtlama yokken, normalleşme süreci yaşanıyorken, cezaevlerinde tecridin devam ettiğini dile getiren Çakas, şöyle devam etti: “Sosyal faaliyetlerin hepsi durdurulmuş. Tam bir tecrit halini yaşayan tutuklu ve hükümlüler, bu durumdan rahatsızlıklarını dile getiriyor. Dışarıda normalleşme varken, cezaevlerinde bu normalleşmenin neden olamamasından bahsediyorlar. Burada karşımıza çıkan cezaevlerindeki tecrit politikasıdır. Nitekim cezaevlerinde tecride karşı açlık grevi devam ediyor.”

Yapılması gerekenler tartışılmalı

 Tutsakların ailesi ve avukatlarıyla görüşebileceğini hatırlatan Çakas, “Bunun dışındaki tüm uygulamalar tecrittir. Artık tecridin ne olduğunu değil, tecride kaşı yapılması gerekenleri tartışmak gerekiyor” diye konuştu. Anayasa Mahkemesi kararında, açlık grevlerinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğini hatırlatan Çakas, “Açlık grevinde olan tutuklu ve hükümlülerin düzenli disiplin cezalarına tabi tutuluyor. Birden fazla açlık grevine girme durumda daha fazla artan disiplin cezalarıyla ceza içinde ceza uygulaması yapılıyor. Açlık grevleri, anayasal anlamda bir ifade özgürlüğüyse bunun disiplin cezasının karşılığının da olmaması gerekmektedir” dedi.  

Cezaevlerinde yaşanan sorunlar, tecrit politikalarının tüm toplumun sorunu olduğunu vurgulayan Çakas, bu sorunlara karşı tüm toplumun duyarlı olması  ve ses çıkarması gerektiğini söyledi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.