Urmiye kurudu, Rojhilat boşaltılıyor
Dünya Haberleri —

Urmiye gölü kuruyor /foto:AFP
- İran, son 50 yılının en kurak sonbaharını yaşarken, rejim Rojhilatê Kurdistan’da suyu devlet destekli tarım işletmelerine ve sanayi tesislerine yönlendirip Kürt köylerini su dağıtımında en sona bırakıyor.
- En vahim tablo Urmiye Gölü’nde. Havzada inşa edilen elliye yakın baraj ve yanlış su yönetimi gölü kuruttu, geriye tuz yatakları kaldı. 2016’da başlatılan ‘Urmiye Gölü Canlandırma Programı’ ise kâğıt üzerinde kaldı.
- Su krizi ve tarımsal çöküş nedeniyle özellikle Sine, Seqiz, Merîwan ve Bokan’da genç nüfus hızla göç ediyor. Hayvan sürüleri azaltılıyor, tarım ekipmanları satılıyor, yüzlerce köy boşalıyor. Uzmanlar, kitlesel göç uyarılarının olacağı uyarısını yapıyor.
İran son yılların en sert kuraklığını yaşıyor. Barajlar ve su havzaları kuruyor, tuz fırtınaları başladı ve tarım adeta çöküş döneminde. Ancak kuraklığın ülkeyi etkisi altına almasının nedeni sadece iklimsel bir durum değil; kötü su yönetimi, rejimin politikaları ve ihmaller nedeniyle bugün milyonlarca kişi suya erişemiyor. Rojhilatê Kurdistan’da da halk derin bir ekolojik krizle boğuşuyor; su havzalarında yağışlar uzun dönem ortalamalarına göre yüzde 70-90 oranında düştü.
İran Su Kurumu raporlarına göre, birçok bölgede aylık yağış miktarı 2 milimetrenin altına inerken, ülke ortalaması olan 56 milimetrenin çok gerisinde kalındı. Bu düşüş, özellikle Sine, Seqiz, Bokan ve Hewraman hattında tarımsal üretimi neredeyse durma noktasına getirdi. Nehir yataklarının kuruması nedeniyle sulama kanallarının büyük bölümü işlevsiz kaldı; yüzlerce köyde kuyu suyu çekimi hızla arttığı için yer altı suyu seviyesi kritik eşiklerin altına indi.
Urmiye Gölü havzasında durum daha da vahim. BBC'nin haberine göre Urmiye büyük ölçüde kurumuş durumda ve geride geniş bir tuz yatağı bıraktı. NASA’nın güncel uydu görüntülerine göre ise 2025 yılı itibarıyla neredeyse tamamen kurudu. Göl çevresinde yapılan ölçümler, su seviyesinin son 50 yılda yüzde 95 oranında gerilediğini ve göl tabanının büyük bölümünün tuz çölüne dönüştüğünü ortaya koyuyor. Bunun başlıca nedenleri ise gölü besleyen nehirlerin ve akarsuların üzerine inşa edilen barajlar ve su yönetimi projeleri. Havza genelinde son üç on yılda yaklaşık elli büyük barajın yapıldığı belirtiliyor.
Urmiye Gölü’ne su sağlayan başlıca nehirler arasında yer alan 13 kalıcı akarsu dikkat çekiyor. Özellikle Zarrineh Nehri göle gelen suyun yaklaşık yüzde 42’sini tek başına sağlıyor; ikinci büyük kaynak olan Simineh Nehri aracılığıyla ise yaklaşık yüzde 13 oranında su aktarılıyor. Bu iki nehir de Zagros dağlarından doğuyor; Zarrineh Nehri Havza’nın güneydoğusundaki yükseltilerden, Simineh Nehri ise Bakurê Kurdistan’dan akıyor. Göle doğrudan yağış ve küçük derelerin katkısı da var. Ancak göl sisteminde çıkış kanalı bulunmaması nedeniyle su sadece yağışla ve nehir akışlarıyla besleniyor; her yıl çok büyük miktarda su buharlaşarak ya da tarım ve yer altı suyu kullanımı yoluyla kaybediliyor.
Gölün kurumasıyla birlikte bölge halkı tuz fırtınalarıyla karşı karşıya. Rüzgârla çevre yerleşimlere taşınan ince tuz tabakası, tarım arazilerini kaplıyor; solunum yolu hastalıklarında artış var ve çocuk sağlığı açısından risk büyüyor. BM çevre raporları, Urmiye çevresinin önümüzdeki yıllarda “yaşanabilirlik eşiği”nin altına inebileceği uyarısında bulunuyor.
Urmiye için acil çağrı
Kuruyan nehir yataklarının restorasyonu için yapılan çağrılara da yanıt verilmiyor. Zarrineh, Simineh, Sirwan ve Gadar gibi gölü ve çevre havzaları besleyen nehirlerin debisi son 20 yılda yüzde 50’nin üzerinde düşerken, İran Hidroloji Araştırmaları Merkezi bu düşüşün sadece iklimsel nedenlerle açıklanamayacağını, büyük bölümünün baraj inşaatları ve tarımsal su yönlendirmelerinden kaynaklandığını vurguluyor.
Rejim 2016’da “Urmiye Gölü Canlandırma Programı” adıyla büyük bir proje açıkladı, ancak Sayıştay raporları 2023 itibarıyla bütçenin yalnızca yüzde 35’inin kullanıldığını, projelerin ise yüzde 70’inin kâğıt üzerinde kaldığını ortaya koydu. BM Çevre Programı da 2024 değerlendirme raporunda, Urmiye Havzası’nın mevcut koşullarda “doğal bir şekilde geri dönme kapasitesinin kalmadığını” belirterek acil uluslararası müdahale çağrısı yaptı.
Kürtlere su verilmiyor
Öte yandan, rejimin Rojhilat halkının suya erişim hakkını engellemesi de bilançoyu ağırlaştırıyor. Suyun büyük bölümü şehir merkezlerine, devlet destekli tarım işletmelerine ve sanayi tesislerine yönlendiriyor. Kürt köyleri ise su dağıtım programlarında en son sıraya itiliyor. Stockholm Uluslararası Su Enstitüsü (SIWI), İran’daki su krizinin yapısal nedenlerini analiz ettiği raporlarında, özellikle azınlık bölgelerinde su dağıtımının siyasi ve ekonomik önceliklere göre şekillendiğini, Kürt bölgelerinin ise sistematik biçimde kaynakların dışında bırakıldığını belirtiyor.
Bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), İran’da kullanılan sulama yöntemlerinin verimsiz olduğunu vurgulayarak, mevcut sulama sistemlerinin göl ve nehir havzalarında yıllık su kaybını yüzde 30’a kadar artırdığını raporladı. Rojhilat’taki çiftçiler, geleneksel sulama tekniklerinin artık sürdürülemez hale geldiğini söylerken, uzmanlar damla ve basınçlı sulama gibi yöntemlere geçilmesinin bölgede su tüketimini yarıya indirebileceğini belirtiyor. Ancak FAO’nun “İran Tarım Su Yönetimi Değerlendirmesi” raporuna göre rejim bu dönüşüm için gerekli bütçeyi ayırmıyor.
Gençler göç ediyor
İran genelinde su tüketiminin yaklaşık yüzde 92’sinin tarım sektöründe gerçekleşiyor. Bu durum Rojhilat’ı da etkiliyor. Çünkü bölgedeki çiftçiler hem azalan yağışın hem de su dağıtımındaki siyasi ve bölgesel eşitsizliklerin yükünü taşıyor. Tarım gelirlerindeki büyük düşüş nedeniyle yüzlerce köyde hayvan sürüleri azaltılıyor, çiftlik ekipmanları satılıyor ve tarımsal faaliyetler terk ediliyor. Bu etkenler genç nüfusun göç etmesini de beraberinde getiriyor. Özellikle Sine, Seqiz, Merîwan ve Bokan’da göç artıyor.
Bu koşullar altında ortaya çıkan kriz, sadece çevresel değil, açık bir sosyal çöküş süreci olarak değerlendiriliyor. Ekonomik yoksullaşma, köylerin boşalması, genç nüfusun hızla bölgeyi terk etmesi ve suya erişim konusundaki siyasi dışlanma birleşince, bölgenin geleceği açısından “ekolojik kırılganlık ve sosyal erozyonun iç içe geçtiği devasa bir kriz” ortaya çıkmış durumda. Uzmanlar, müdahale edilmediği takdirde önümüzdeki 10-15 yılda kitlesel göç, tarımsal çöküş ve geri dönüşü olmayan çevresel tahribatla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunuyor.
Bulut aşılamaya başlandı
Su krizine genel olarak çözüm bulamayan ve Tahran’ı boşaltmak gibi planları öne süren rejim ise yağmur yağdırmak için bulutları kimyasalla aşılama yönetimini deniyor. Bulut aşılama olarak bilinen işlem, İran’ın resmi haber ajansı Irna’nın bildirdiğine göre Cumartesi günü Urmiye Gölü havzası üzerinde gerçekleştirildi. Azeri bölgelerinde de aşılama yapılacak. Bulut aşılama, uçaklar veya yerdeki jeneratörler aracılığıyla gümüş ya da potasyum iyodür gibi kimyasal tuzların bulutlara enjekte edilmesini içeriyor. Böylece su buharı daha kolay yoğunlaşabilirken yağmura dönüşebiliyor. İran Meteoroloji Kurumu, yağışların bu yıl uzun dönem ortalamasına kıyasla yaklaşık yüzde 89 azaldığını belirtti: “Şu anda ülkenin 50 yıldır yaşadığı en kurak sonbaharı yaşıyoruz.” Cuma günü ise binlerce İranlı, yağmur duasına çıktı.HABER MERKEZİ














