Van Gölü’nün şifalı sabunları
Toplum/Yaşam Haberleri —
- Van’da 2009 yılında sabun üreticiliğine başlayan Murat Sait Yaşar dedesinden devraldığı mesleği büyük bir özveriyle yürütüyor. Öncesinde Gürpınar’da 32 kişiyle bir atölye kurmuş iken, şimdi ise Van’da küçük bir atölyede sabun üretiyor.
HAVAR DERYA/VAN
Doğal sabunun şifa kaynağı olduğunu belirten Yaşar, Van Gölü suyu ve bitkilerle 8 çeşit sabun ürettiklerini söyledi. Sabunların yüzde 100 doğal olduğunu belirten Yaşar, sabunlarda kullandıkları bitkilerin faydalarından bahsetti: “Lavanta sabunu hem uykuya iyi gelir hem de ciltteki boşlukları kapatır. Bittim sabunu çok faydalı bir yağ içerir; o da hem cilt hem de saç için çok faydalıdır. Çam katranı sabunu sivilcelere, tarçınlı sabun gözaltlarındaki lekelere iyi gelir. Katran sabunu sedef hastalarına merhem olurken, saç dökülmesi için çörek otu sabunu, kepekler için ısırgan otu sabunu, ciltteki lekelerin giderilmesi için eşek sütü ve keçi sütü sabunları üretiyoruz.”
Doğal sabunu nasıl anlarsınız?
Yaşar, sabun üretme sürecini “Dünyada eşi benzeri olmayan zenginlikte minerallere sahip olan Van Gölü suyundan sabun yapıyoruz. Her sabun için farklı karışımlar hazırlıyoruz. Belli bir kıvama getirdikten sonra kalıplara döküp 3 hafta bekletiyoruz. Sonra satışa hazır hale getiriyoruz” diyerek anlattı. Yaptıkları doğal sabunların fabrikadan çıkan sabunlardan farklı olduğunu söyleyen Yaşar şu ayrıntıları paylaştı: “Doğal sabunlar fazla köpürmez, renkli olmaz ve esans içermezler. Bu sebeple estetik ve sağlık açısından çok faydalıdır. Şampuan ve banyo jelleri gibi malzemeler ise kimyasaldır. Vücut bunları kolay kolay atamaz ve emer. Kullananlar banyo yaparken sabunla bir de jel ile yıkandığında aradaki farkı görebilirler. Banyo yapıldıktan sonra şampuan uzun süre su dökülse dahi deriden çıkmaz, yağ gibi üzerinde kalır ama sabun öyle değildir. Hem çabuk durulanır hem de vücuttan çıkar.”
Van Gölü paha biçilmez
Kimya bilgisine de sahip olan Yaşar, Van Gölü’nün paha biçilmez değerde olduğunu ifade ederek, neredeyse her hastalığa şifa olacak elementlere sahip olduğunu ifade etti. Yaşar, “Bu suyu ihtiyaca göre ve yaptığımız sabuna göre değerlendiriyoruz. Bilgilerimizi ve su kaynağımızı birleştirip topluma da yararlı hale getirmeye çalışıyoruz” dedi.
İsimler tamamlayıcı olmalı
Fizyonomide isime göre karakter tahliline inanan Yaşar, sabun markasında neden Jinda ve Semiramis ismini tercih ettiğini de şöyle açıkladı: “Yenilik ve yaşam anlamına gelen Jinda ismi benim için çok anlamlı ve estetik bir isimdir. Ürettiğim sabunların yenileyici ve şifa kaynağı olmasından kaynaklı isminin de tamamlayıcısı ve akılda kalması gerektiğini düşünerek isimlerden birini Jinda bıraktım. Asur kraliçesi olan Semiramis ismini ise tarihteki güçlü ve ihtişamlı rollünden kaynaklı seçtim.”
Dedesinin mesleğini yaşatıyor
Yurtiçi ve yurtdışından çok fazla talep olduğunu, ancak kendisinin fazla talebe rağbet etmediğini ifade eden Murat Sait Yaşar, “Amacım çok para kazanmak değil; öyle olsaydı dünyanın her tarafına ihracat yapardım. Ancak açıkçası konfor alanımı bozmak istemiyorum. Dedemin mesleği olduğundan, biraz da onu yaşatmak istiyorum” dedi.
Vanlıların Van Gölü’nün değerini bilmesi gerektiğini ifade eden Yaşar, “Vanlılar kendi göllerinin değerini yeterince bilmiyor. Bilselerdi gölün kirlenmesine, içinde yaşayan canlılara hayat veren bu suyun aynı zamanda insanlara da faydasını görüp korurlardı. Ancak maalesef bu muhteşem göl çok hoyratça kullanılıyor” ifadelerinde bulundu.
Hayatı kaçırmamak gerekiyor
Bir yandan insanlar için şifalı ürünler üretirken bir yandan da müzikle ilgilenen Yaşar, çalışırken hayatı kaçırmamak gerektiğini söyleyerek iş aralarında atölyesinde bulundurduğu ud ile çalışmasını daha keyifli hale getiriyor.