- Umut ve direniş büyütüldükçe, özgürlüğe ve hakikate daha büyük kalabalıklarla korkusuzca yüründükçe, mazlumlar için yeni bir yaşam yakınlaşacak, mutluluk ve huzur elle tutulur bir gerçek haline gelecektir.
Bir yılı daha geride bıraktık. Tarihin sayfalarına bir yıl daha eklendi. Katliamlarla, saldırılarla ama buna karşı direniş ve mücadeleyle geçen bir yılı ardımızda bırakarak geleceğe yürüyeceğiz. Geleceğin işçi sınıfı ve ezilen halklar için daha iyi olacağına inançla yürüyeceğiz.
Ancak “gerçekçi olalım, imkansızı isteyelim.” Dünyanın ve coğrafyamızın başına çökmüş olan haramiler çekip gitmeyinceye kadar, kurmak istediğimiz yaşam bize ait olmayacaktır. Eskiye, kötüye, çirkine ve zulme ait olan her şey bütün çürümüşlüğü ve yozluğuyla devam edecektir.
Halklar yeni bir yıla mutlu ve huzurlu girmiyor. Açlığın ve yoksulluğun her bir karış toprağı tutsak edip sömürü ve zulmün hükümranlığının devam ettiği yerde özgürlük ve mutluluk olabilir mi? Özgürlüğün ve demokrasinin olmadığı topraklarda ve yaşamda huzur ve güven olabilir mi? Bir avuç kompradorun, talancı ve soyguncunun dışında yaşamından memnun olan ve geleceğinden kaygı duymayan var mıdır?
Aralık ayının son günlerinde Roboski’de masum Kürt çocukları acımasızca katledildi. Analar ayakkabı kokusundan bulmaya ve tanımaya çalıştı kendi evlatlarını. Halen meydanlarda, gözaltılarda ve işkence merkezlerinde kaybettirilen evlatlarını arayan analar var. Buna bile tahammül edemiyor zulmün sahipleri. Meydanlar yasaklanıyor Cumartesi İnsanlarına…
Bugün işçiler, köylüler, kadınlar, çocuklar, Kürtler, Aleviler her gün devletin saldırıları altında açlığa ve köleliğe mahkum edilmek isteniyor. Medya Savunma Alanları ve Rojava toprakları, her gün kıyıcı Türk devletinin kimyasal silahlarıyla, taktik nükleer silah ve ısı bombalarıyla bombalanıyor. Öldürücü gazlarla cansız bırakılmak isteniyor doğaya ve Kürt’e ait her şey.
Dünyanın her bir yanı özgürce yaşamak ve yürümek isteyenlere zindan edilmek isteniyor. “Uygar” dünyanın kalbi olarak tanınan Paris’te Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’den sonra üç Kürt daha katlediliyor. Özgürlük fikrine ve düşüne, sadece çivisi çıkmış zulüm çarkı olan TC devleti düşman değil, aynı zamanda dünyanın uygar denilen kapitalist-emperyalist devletleri de düşman. Paris sokakları bu gerçeği bir kez daha kanıtlıyor…
Ukrayna’da yıkılıp yakılmayan ve yaşanılmaz hale getirilmeyen bir yer kalmadı. Türk devleti tarafından yıkılıp viran edilen Kürt şehirlerini andırıyor Ukrayna. Karabağ’da kuşatma ve boğma saldırıları devam ediyor. On binlerce Karabağlı Ermeni açlığa, soğuğa, dermansızlığa mahkum ediliyor. Faşist Türk devletinin Turan hayallerine Azerbaycan faşistleri de eklenerek Kafkaslar, Ermeni halkına zindan ve viran edilmek isteniyor. Panturanizm’in ve Panislamizm’in önünde en büyük engel olduğu düşünülen Ermeni ve Kürt halkı parça parça edilmek isteniyor. Teslim alınıp diz çöktürülmek isteniyor.
Her gün devletin şiddeti, egemen erkek zihniyetin zorbalığı altında katlediliyor kadınlar. Kadının ve işçinin katledilmediği gün yaşanmıyor soluksuz bırakılan topraklarımızda. Zulmün ve kadın katliamlarının utancı her gün hepimizi daha fazla nefessiz ve soluksuz bırakıyor.
Mazlumların ülkeleri ve hakikatleri faşizmin ayakları altında ezilmek ve yok edilmek istendiği bu zaman diliminde yüreğimiz nasıl rahat olabilir? Başımızı ne kadar rahat yastığa koyarak yeni yıl hayalleri kurup iyi dileklerde bulunabiliriz? Yeryüzünün baldırı çıplakları açlık ve yoksullukla, zulüm ve karanlıkla terbiye edilmeye çalışıldıkça “yeni”den nasıl bahsedebiliriz? Yeni bir yılın mutluluk ve huzur getireceğine nasıl inanabiliriz?
Direniş ve mücadele varsa umut da vardır. Gelecek güzel günlerde. Bunu bilmeliyiz.
Umut ve direniş büyütüldükçe, özgürlüğe ve hakikate daha büyük kalabalıklarla korkusuzca yüründükçe, mazlumlar için yeni bir yaşam yakınlaşacak, mutluluk ve huzur elle tutulur bir gerçek haline gelecektir. Geçinemeyen, barınamayanların, huzur ve barış arayanların, özgürlük ve hakikat için büyük bedeller ödeyenlerin sayısının milyonlarla olduğu topraklarımızda; yeninin kendiliğinden gelmediğini ve gelmeyeceğini, işimizin daha çok, görevimizin daha ağır olduğunu bilelim. Umudu ve özgürlüğü büyütme adımlarımızdan asla geri durmayalım. Görmeyi ve yaşamayı istediğimizin kendisi olmak için daha fazla mücadele edip daha güçlü sarılalım ana. Sarılalım güne ve özgürlüğe. Sonsuz inanç ve baş eğdirilemez umutla yeni günleri karşılamaya hazırlanalım.
paylaş
Nubar OZANYAN yazıları
Yalan dolan devlet!
28 Şubat
Zulüm düştü Şubat’ta…
22 Şubat
Soykırım sürüyor…
21 Şubat
Ölümün susturduğu yaşamlar
14 Şubat
Güneşe yüzünü dönen Êzîdîler
24 Ocak
Kırılan Çutak: HRANT
20 Ocak
Ali Haydar Dersim’e
29 Aralık
Ax Arstakh!
27 Aralık
Çocukları devlete teslim etmeyin!
20 Aralık
Çürüme ve diriliş…
13 Aralık
Barbara ve Sara olma zamanı!
29 Kasım
“Cinayeti kör bir kayıkçı gördü”
22 Kasım
Karanlığa karşı duranlar
8 Kasım
Piyanosu kırılan Gomidas
1 Kasım