Yeni yıla umutla bakabilmek için

Hatice ERGÜN Haberleri —

  • Yeni yılın başında, özgürlük mücadelesinden yılmayan, gündeliği dayanışmayla yaşayan, dayanışmayı gündelikte ören, kendileriyle ilgili olanın hep başkalarıyla da ilgili olduğunun farkında olan ve ona gören eyleyen insanların da olduğu bilgisiyle devam ediyoruz.

2023’ün son, 2024’un ilk yazısında yeni yılla ilgili dilek listesi tutmak mümkün değil. Gönül isterdi tabii, uzun niyet listeleri yazmak; kişisel bakım diline kapılıp bu seneyle ilgili kendimize sözler vermek: Bu sene kendime iyi davranacağım; evdeki en rahat koltuğu kendime ayıracağım; haftada iki gün birer saat vücut bakımı uygulayacağım; televizyondaki toksik programlara alan tanımayacağım, insanlara, doğaya özenle yaklaşacağım… Neoliberal kapitalizmin, bireyin içini dışına, dışını içine çıkartıp, her şeyi şahsiyete döken disiplin tekniği iyiliği, güzelliği, doğruluğu, yanlışı, haklılığı, haksızlığı ve siyasal biraradalığa dair hangi etik tartışmayı birey özneye havale ediyor. Böylelikle, her şey salt ben’den ibaret oluyor; aslolan ben oluyor; sen de, o da, siz de, onlar da ben’le alâkalı kılınıyor; salt ben’le…

Toplumun böylesine harcandığı bir disiplin tekniği elbette toplumsal manipülasyon olmadan tutunamaz. Bireysellik, ben’e, ben şahsiyete gömüldüğünde, toplumsal feshedilir; toplum aileye teslim edilir; mümkünse cemaatle çevrelenir. Modern – geleneksel toplum ayrımlarında sıkça kullanılan, kullanıldıkça kusurlanan Gemeinschaft – Gesellschaft kategorilerinin hem işlevselliğini hem sınırlarını gösterecek şekilde işleyen bir yeniden-düzenlenmeyi beraberinde getirdi, neoliberal uygulamalar. Tabii ki, her ülkede, her tarihsel bağlamda farklı ilişkileri; farklı kurumsallıkları beraberinde getiriyor. Standart sonuçları var: Acımasızlıkta sınır tanımayan yoksullaştırma, utanmazlıkta sınır tanımayan zenginleştirme, zulümde sınır tanımayan şiddet pratikleri. Naomi Klein’in neoliberal müdahalenin ilk örneklerinden doğru tespitindeki şok doktrini farklı araçlarla hemen her neoliberal girizgâhta karşımıza çıkıyor:

‘Sahi, bunların hepsi gerçek mi; bunca gerçek, gerçekten yalan mı?’

Hannah Arendt yalanın sistematikleştiği, iktidarın yalan üzerinden işlediği, politika oluşturulanların, entelijansiyanın yalanın kurulumunda etkin rol aldıkları dönemlerin hem hayal gücümüze, dolayısıyla yaratıcı kapasitemize hem özgürce birarada eylememize kilit vurma riskine işaret eder. Gerçeklikle ilişkimiz zarar görür, vicdanın gündelik ilişkilerdeki rolü arka plana itilir. Vicdan insanın muhakeme özelliğinin parçası olmaktan çıkar. İnsanın muhakeme sürecinden vicdanı çıkardığı, muhakemenin salt bireysel ve kısa vadeli fayda – zarar ilişkisi üzerinden yapıldığı ve nihayetinde birarada yaşamanın alanını tanımlamadaki rolü asgariye çekilmesi keyfî yönetimin insanlar-arası ilişkilerde hoyratlığın hüküm sürdüğü zamanları getirir.

Dünyanın dört bir yanından akıl-dışı otoriter uygulamaların haberlerini aldığımız, içeride demokrat, dışarıda faşist yönetimlerden pay alan ileri demokrasilerden mide bulandırdığı, her ulusal refahın yoksullaştırdığı halkların acısına battığını günbegün yaşamaktan umudumuzu kaybetmeye ramak kaldığı bir yılın daha sonunda yeni yılın başında, özgürlük mücadelesinden yılmayan, gündeliği dayanışmayla yaşayan, dayanışmayı gündelikte ören, kendileriyle ilgili olanın hep başkalarıyla da ilgili olduğunun farkında olan ve ona gören eyleyen insanların da olduğu bilgisiyle devam ediyoruz.

Kişisel ve sınıfsal an’ların ötesinde, kolektif olarak geçmişte daha iyi bir dönemin yaşanmadığı, dolayısıyla umudu yitirme hakkımızın olmadığı bilgisiyle mücadeleden vazgeçmediğimiz bir yıl dileğiyle, neoliberal düzenlerin sarsıntısıyla açılan nişlerden devam edebiliriz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.