Yoldaşına siper oldu

Kadın Haberleri —

.

.

  • Rojavalı bir genç kadın. Kuzeye olan hasretinden olsa gerek, adını Amed koymuş. Fotoğraflarına baktığımda gözbebeklerinden yansıyan sevgi, umut insanın yüreğine dokunuyor. Yüreğinin güzelliği yüzüne yansımış.

BERİVAN HARUN
BEHDÎNAN

Rojavalı bir genç kadın. Kuzeye olan hasretinden olsa gerek, adını Amed koymuş. Fotoğraflarına baktığımda gözbebeklerinden yansıyan sevgi, umut insanın yüreğine dokunuyor. Yüreğinin güzelliği yüzüne yansımış.
Rojava’nın nadide kentlerinden Hesekê’de yurtsever bir ailenin çocuğu olarak 1981 yılında dünyaya gelen Amed Kim (Fatma İsmail), Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Kenya’da rehin alınıp Kürt soykırımı uygulayan Türkiye’ye teslim edilmesine tepki olarak 29 Şubat 1999 yılında gerilla saflarına katıldı. Qendîl, Zap, Xakurkê, Xinêre, Garê, Cûdî’de faaliyet yürüttü. Temmuz’da Cûdî’de işgalci Türk ordusuna yönelik yapılan eylemde ağır yaralandı. 12 gün günlük yaşam mücadelesi ardından şehitler kervanına katıldı.

Yoldaşlığı sağlamdı

Amed’in son günlerine tanıklık eden HPG gerillası Memo Mardin, onu şu ifadelerle anlattı:
Amed, herkesle güzel yoldaşlık ilişkileri geliştirebilen biriydi. Okumayı çok seviyordu ve kendinde aydınlanmayı gerçekleştirmişti. Herkese karşı güleryüzlüydü. Yapılan iyiliği hiç karşılıksız bırakmazdı. En önem verdiği şey, emek, yoldaşlık ve doğaydı.
Bir eylem yürüyüşünde ayağını burkmuştu. Öyle ki ayağı neredeyse ters dönmüştü. Uzun süre sakat kaldı. Herkes görevlere gidiyor, o gidemiyordu. Kendisine kızıyor, kabullenemiyordu. Çabucak iyileşip yaşama katılmak için her çabayı sarfediyordu. Ancak ayağı tam iyileşmeden, bu kez düşmanın attığı obüs parçalarıyla yaralandı.

Zarar gelmesin diye

Yoldaşı zarar görmesin diye kendi güvenliğinden önce onun yanına koşar, kendini siper ederdi. İşte böyle bir anda bir şarapnel parçası karnına saplandı ve iç kanama geçirdi. Yeteri kadar ilk yardım malzememiz yoktu, ancak kanı durdurabildik. İkinci gün yardım ulaştığında şarapnel parçası derinlere ulaşmıştı ve çıkarma imkanı kalmamıştı. Ancak hiç şehadetini beklemiyordum. Bir görev nedeniyle yanından ayrılmam gerekti. Benden çikolata getirmemi istemişti ancak görevimin ertelenmesi nedeniyle bu isteğini yerine getirememiştim. Halen içimde bir ukdedir.

Yüreğimizde yaşatacağız

Bir gün ‘Gül Bayramı’ (2 Ağustos 1999’da gerilla güçlerinin Kuzey Kürdistan’dan geri çekilmesine atfen kutlanıyor) tüm arkadaşların bayramını kutlamıştı. Yanıma biraz erzak alarak yola koyuldum. Kaldığı yere 20 dakika uzaklıktaydım. Yolda kır çiçekleri toplayıp ona götürdüm. ‘Gül bulamadım ama sana kır çiçekleri getirdim” dedim. Çiçekleri çok severdi. Zorla gülümsemesinden farketmiştim durumunun ağır olduğunu. O gece şehit düştü.
Öyle bir yoldaştı ki şehadete de gülerek gitti. Yoldaşını yaşamı pahasına koruyan biriydi. Onu tanıdığımda ‘yoldaşlık işte budur’ demiştim. Kemallerin, Zîlanların, Bêrîtanların ardılıydı. Onu Önder APO’nun ışıklı yolunda ilerlerken hep yüreğimizin derinliğinde yaşatacağız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.