Yüksek mahkeme, alçak teslimiyet

HDP - AYM

HDP - AYM

  • Türk yargısının en yüksek merci olan ve 'Yüksek Mahkeme' olarak tanımlanan Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), iktidarın talimatı doğrultusunda Yargıtay Başsavcısı ile birlikte Anayasa'yı çiğneyerek, kapatma davası süren HDP'nin hesaplarını bloke etti.
  • HDP Eşbaşkan Yardımcısı Serhat Eren, AYM'nin varlık ve işleyiş gerekçelerini bir kenara bırakarak, kapatma davasındaki esas tercihini duyurduğunu, bunun da iktidarın tehdit ve talimatlarıyla demokratik siyasete darbe olduğunu söyledi.

HDP Eşbaşkan Yardımcısı Serhat Eren, AYM’nin “bloke” kararıyla ilgili “Mahkeme, usule uymadan hukuksuzluğun tarihini yazdı” dedi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılması istemiyle hazırlanan iddianamenin kabulüyle 7 Haziran 2021’de Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) açılan dava devam ederken, partinin hesapları bloke edildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, daha önce reddedilmesine rağmen bir kez daha Hazine yardımı yapılan hesaplarına bloke konulması talebiyle AYM’ye başvurdu. Başvurunun Hazine yardımının yapılacağı 10 Ocak öncesi 6 Ocak’ta görüşülmesine karar veren AYM, önceki gün görüşmeyi 5 Ocak’a aldı. AYM’nin 15 üyesinden 8’inin kabul oyu, 7’sinin karşı oyuyla aldığı kararda, HDP’nin savunmasının alınmasına gerek duyulmadı. AYM’nin parti hesaplarına tedbiren bloke konulması kararında, HDP’nin itirazı için 30 gün süre verilmesi de dikkat çekti. AYM kararında, HDP’nin 30 gün içinde itirazda bulunması durumunda savunma alacağını ve kararı yeniden değerlendireceği kaydedildi.

AYM'yi de kapatmak istiyorlar

HDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Serhat Eren, kapatma davasının “siyasi linç” kampanyaları sonucu açıldığını hatırlatarak, “Bu dava, AKP-MHP’nin yargı üzerindeki baskısı sonucu açıldı. Nitekim bu dava devam ederken de siyasi algı operasyonları sürdürüldü. Öyle bir boyuta vardı ki; partimizin kapatılması kararının verilmediği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması istendi” dedi.

Karar, Anayasa'ya aykırı

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın böylesi bir talepte bulunmasının mevzuatta yerinin olmadığını, Anayasa’ya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin nihai kararına konu olabileceğini, tedbir mahiyetinde böyle bir kararı veremeyeceğinin altını çizen Eren, AYM’ye iki gün önce verdikleri dilekçeyle de bu hususlara dikkat çektiklerini söyledi. Eren, Yargıtay’ın bu talebinin yasalara, Anayasa’ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğuna dikkat çekerek, AYM’nin buna rağmen karar verdiğini belirtti.

Savunma bile almadı

Eren, parti kapatma davalarıyla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş ve yargılama usulü kanunu ile Ceza Muhakemesi Kanunu’na işaret ederek, şunları söyledi: “Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, eğer başsavcı burada bir mütalaa sunuyorsa, bir talepte bulunuyorsa, bu talebin davalı olan partimize tebliğ edilerek, partimizin diyeceklerinin olup olmadığı, itirazlarının olup olmadığını sormak zorundaydı. Anayasa Mahkemesi, karar vermeden önce partimizin savunmasını almadı. Anayasa Mahkemesi, kararı verdikten sonra partimize bir ay içerisinde itiraz yapmak üzere süre vermiştir. Anayasa Mahkemesi kararları kesindir, karar verdikten sonra itirazımızın olup olmadığının sorulması hukuk mantığı açısından yanlış. Mahkeme, karar vermeden önce itirazlarımızı alması gerekirken, karar verdikten sonra itirazlarımızı istemesi, Anayasa’ya uygun değil. Mahkeme, alelacele davranıp yanlış karar alarak, partimizin demokratik siyasetin dışına itilmesi çabasına çanak tutarak hukuksuzluğun tarihini yazdı.”

Oy dengesi de sakat

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın parti aleyhine kapatma davası açarken Hazine yardımının bulunduğu hesaplara bloke konulması için talepte bulunduğunu, ancak Anayasa Mahkemesi’nin tek bir cümleyle reddine karar verdiğini hatırlatan Eren, “O tarihten bugüne ne değişti? Seçim sathına girilmesi ve Cumhur İttifakı’nın sesini yükseltmesi dışında hukuksal anlamda hiçbir şey değişmedi” dedi. Eren, şöyle devam etti: “Anayasa Mahkemesi, partimiz aleyhine açılmış olan davada nihai olarak verilecek kararı, kapatma öncesi vermiştir. Verilmiş olan karar, niteliği itibarıyla nihai karardır. Parti kapatma davalarında verilecek nihai kararlar da toplantıya katılan üyelerin 3’te 2 oy çokluğuyla alınır. Bu karar, Anayasa’ya aykırılık teşkil edecek şekilde salt çoğunlukla alındı. 15 üyeden 8’inin kabulü, 7’sinin muhalefet şerhiyle verilmiştir. Bu yönüyle de hukuki sakatlık var.”

Demokratik siyasete darbe

Anayasa Mahkemesi’nin kapatma davasında vereceği nihai karar öncesinde İhsas-ı Rey’de bulunduğunu ve görüşünü ortaya koyduğunu belirten Eren, şunları ekledi: “Seçim öncesi partimizin diğer partilerle eşit koşullarda siyasi faaliyetlerde bulunması engellenmek istendi, adil bir seçimin yapılmayacağı kanaati oluştu, sadece partimizin hesaplarına bloke konulmadığı aynı zamanda seçmenlerimizin tercihlerine bloke konulmak isteniyor." ANKARA

 

*****

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç

Oluç: Hazırlıklıyız

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “Hem mali hem de siyasi açıdan kapatma ve siyasi yasak adımı karşısında hazırlıklarımız var. 2023’ün bizim açımızdan kazanım yılı, iktidar açısından da kayıp yılı olmasını sağlamak konusunda kararlıyız” dedi. 

AYM’nin üzerinde büyük bir siyasi baskı olduğunu ifade eden Oluç, bu kararın o baskı sonucu ortaya çıktığını vurguladı. Oluç, kararın seçimlerin adil ve demokratik bir seçim olmayacağını gösteren bir adım olduğunu, aynı zamanda demokratik siyaset alanına yapılan büyük bir müdahale olarak görüldüğünü belirterek, “HDP’nin yaklaşan seçimlerde elini ayağını bağlamak istiyorlar. Siyasi karar dememizin nedeni de budur. HDP’yi kapatma davası sürmektedir. Aslında kapatma davasında da nasıl bir sonuç çıkacağına dair güçlü bir mesaj vermek demektir. Yani seçimlere giderken HDP’yi siyaseten kıpırdayamaz hale getirmek ve demokratik siyaset alanından tasfiye etmek niyetindeler. Kürt halkının, Türkiye demokrasi güçlerinin siyasi temsilcilerinin sesinin yansıtılmaması demektir bu. Aslında iktidar tarafından niyet bu” diye konuştu.

Büyük kaybettiririz

İktidarın, ne yapmak istediğini bildiklerini; HDP'yi engelleyerek seçimi kazanabileceğini hayal ettiğini kaydeden Oluç, "Elbette ki, bu hayalin boş bir hayal olduğunu görecektir. Bize büyük kaybettirmeye çalışan bir iktidara biz de büyük kaybettiririz” dedi.

Bir mücadele partisiyiz

Her şeye rağmen seçim çalışmalarını sürdüreceklerini ve seçeneksiz olmadıklarını ifade eden Oluç, şöyle devam etti: “HDP, öyle kolay kolay kapısına kilit vurup ‘kapattık, kasasına el koyduk, imkanlarını gasp ettik’ denecek bir parti değildir. HDP, bir mücadele partisidir, bir halk hareketidir. En kötüsüne hazırlıklıyız. Çalışmalarımızı en kötüsüne göre yaptık. HDP, bu mücadele bayrağını asla yere düşürmeyecektir.”

Hem mali hem de siyasi açıdan kapatma ve siyasi yasak adımı karşısında hazırlıkları olduğunun altını çizen Oluç, şunları ekledi: "Bunları adım adım ilerleteceğiz. 2023’ün bizim açımızdan önemli bir kazanım yılı, iktidar açısından da çok önemli bir kayıp yılı olmasını sağlamak konusunda kararlıyız. İktidar, demokratik siyaset alanından HDP’yi ve Kürt halkının, Türkiye demokrasi güçlerinin siyasi temsilcilerini böyle kolaylıkla silip atabileceğini düşünmesin. Bu konuda ki kararlığımız çok nettir.”  

 

*****

15 baro: Seçimlere müdahaledir

AYM’nin HDP’ye yapılan hazine yardımına bloke konulmasına tepki gösteren 15 baro, kararın seçimlere müdahale anlamı taşıdığına dikkat çekti. 

Semsûr, Agirî, Êlih, Çewlik, Bedlîs, Dêrsim, Amed, Colemêrg, Qers, Mêrdîn, Mûş, Sêrt, Riha, Şirnex ve Wan baroları, ortak bir açıklamayla Anayasa Mahkemesi’nin HDP'ye hazine yardımını bloke etmesine tepki gösterdi. Açıklamada, şunlar ifade edildi: “Hazine yardımı kesilmesi talepleri politik aktörler tarafından sıklıkla dile getirilmiştir. Bu karar birçok yönüyle Anayasa ve yasalara aykırılık teşkil etmektedir. Öncelikle Anayasa'nın 69. maddesi bir siyasi parti aleyhine kapatma davası açılmışsa, Anayasa Mahkemesi’nin nihai olarak partinin kapatılmasına karar verebileceği gibi alternatif olarak hazine yardımının kısmen veya tamamen kesilmesine karar verebileceğini hüküm altına almıştır. Anayasa'nın 69. maddesine göre AYM’nin nihai nitelikte bir kararı tedbir adı altında vermesi, ihsas-ı rey niteliğinde olup açıkça Anayasa'nın amir hükmüne aykırıdır. Bununla beraber Anayasa'nın 149. maddesindeki düzenlemeye göre; siyasi partilerin kapatılmasına ya da devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çoğunluğu şartı karsında, tedbire ilişkin mahkeme kararının salt çoğunlukla alınmış olması kararın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.”

Anayasanın emredici hükümleri incelendiğinde mahkemenin vermiş olduğu kararın nitelikli çoğunluk içermediğine dikkat çekilen açıklamada, “Kararın anayasal ve yasal açıdan sakat olduğu tartışmasızdır. Ülkemizin seçim atmosferine girdiği bir dönemde AYM’nin vermiş olduğu bu kararın aynı zamanda yüksek mahkemenin seçimlere ve demokratik siyasete müdahalesi olarak değerlendirme resmi ve potansiyeli taşıdığı görülmektedir. Aşağıda imzası olan barolar olarak; Türkiye’nin geleceği ve demokrasisi açısından büyük risk barındıran anayasal ve yasal hükümlere açıkça aykırı olan bu karardan dönülmesi çağrısında bulunuyoruz” denildi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.