İktidar karşıtlığından çözüm karşıtlığına

Tuncer Bakırhan
- DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, CHP'nin Komisyon'daki tavrını eleştirdi.
Bakırhan, Çewlîg’deki halk buluşmasında konuştuktan sonra CHP’nin İmralı’ya gitmeme yönünde aldığı kararı nasıl değerlendirdiklerine dair soruya şöyle karşılık verdi: "Şimdi demokrasi bir bütündür. Türkiye'nin demokrasisini konuştuğumuz bir süreçteyiz. Ama maalesef kimi siyasi partiler iktidar karşıtlığını çözüm karşıtlığına dönüştürmeye çalışıyorlar. Kürt meselesi bu ülkenin 100 yıllık bir meselesidir. Çok önemli bir meseledir. Çok uzun süreli bir meseledir. Bunu iktidar karşıtlığına dönüştürmemek gerekiyor. Oradan çıkarıp ona göre tartışmaya almak gerekiyor. Bu meseleyi biraz önce anlattım. Türkiye'nin enerjisine, ekonomisine emen bir soruna layıkıyla yaklaşmak gerekiyor. Aksi bize kaybettirdi, Türkiye'yi kaybettirdi, yine kaybettirir. Cumhuriyet Halk Partisi Kürt meselesini doğru okumalıdır. Bingöllüler de aslında son alınan kararı bence doğru okuyor. Bizim beklentimiz Cumhuriyet Halk Partisi'nin budur. Bu kadar önemli bir meseleyi iktidar karşıtlığına dönüştürmeden doğru okuyarak, bu tarihi fırsatı 86 milyonun lehine, yararına değerlendirmek gibi bir beklentimiz var."
Kabul edilemez
CHP'nin İmralı'ya gitmeme kararının kendisini şaşırtmadığını belirten hukukçu Eren Keskin, "Çünkü CHP bugün parti programını açıkladı. CHP geçmişte yani kuruluş ideolojisinde ısrarlı olan bir partidir. Oysa zaman değişiyor, şartlar değişiyor. O nedenle CHP'nin kendini yeni döneme gelişmelere zorlaması gereken bir parti olduğunu düşünüyorum. Çünkü CHP coğrafyanın en büyük partisi olduğunu söylüyor. En büyük parti olduğun söyleyen parti, bu coğrafyanın en önemli olacak olan görüşmeyi kaçırıyor. Bunu anlamak mümkün değil. Ben CHP'yi yönetenler adına çok yanlış bir karar verildiğini düşünüyorum. Ana muhalefet partisi olarak ve kendi söylemlerine göre bu coğrafyanın en büyük partisi olduğunu söylediklerini düşündüğümüzde bu kararı almalarının anlaşılabilir bir yanı yok.
Bu süreç dış dinamiklerin de devrede olduğu bir süreç. Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetmeye talip olan bir partinin bu şekilde 'kaçak' davranması kabul edilebilir bir durum değil. Ayrıca şunu da eklemem gerekir ki Kürt halkının meşru temsilcisinin kim olduğu tartışmasına girerse bunun da doğru olduğunu düşünmüyorum. Şu anda DEM Parti'nin de açıklamalarına baktığımızda çok net bir şekilde karar verici kişinin Abdullah Öcalan olduğu dile getiriliyor. CHP'nin bunun karşısında bir tutum alması onu ilerletmez, geriye götürür."














