Zürih’te sansüre karşı direniş 

Toplum/Yaşam Haberleri —

“Sanatta ve basında sansüre karşı direnişle görünür olmak”

“Sanatta ve basında sansüre karşı direnişle görünür olmak”

  • İsviçre’nin Zürih kentinde “Sanatta ve basında sansüre karşı direnişle görünür olmak” temalı bir sergi düzenlenecek. Çok sayıda sanatçının eserleriyle katılacağı sergi 28 Ekim’den 18 Kasım’a kadar gezilebilir. 

ALİ ÖZŞERİK/ZÜRİH

Bir grup sanatçının eserleriyle katıldığı sergide görsel eserler yanında film, panel gibi etkinlikler düzenlenecek. Sergide Kürtlerle ilgili ilk film olarak kabul edilen Zare de gösterilecek. Ermeni yönetmen Hamo Beknazaryan’ın 1926 yapımı sessiz dramı filmi, Êzîdîleri konu alıyor. 
Üç yıllık bir çalışmanın ürünü olan serginin odak noktasını sansür, sanat ve gazetecilik oluşturuyor. Bu ana başlık altında sergilenecek eserlerde ifade özgürlüğü ve devlet baskısı ile ihlaline karşı sanatçı ve gazeteci duruşu sorgulanıyor. Otokratik bir rejimde ifade özgürlüğünün ne anlama geldiği ve bir serginin kurumsal çerçevesinde ifade özgürlüğünün nasıl uygulanabileceği soruları üzerine derinlemesine düşünmeyi teşvik etmeyi amaçlayan sergi MigrArt adlı kuruluşun bünyesine sergileniyor. 

Görülmeye değer
* Amsterdam’da yaşayan sinema ve görsel sanatlar alanında çalışan Belit Sağ - video,
* İtalyalı tasarımcı, görsel aktivist ve sanatçı Gianluca Costantini- grafik çizimler, 
* Zürih’te yaşayan, sanat ve tasarım üzerine çalışan Manuela Hitz - umut, özgürlük başlıklı çizimlerle, 
* Tarih ve hafızayı kimin belirlediğini sorgulayan eserleriyle tanınan Sally Schonfeldt- kadın gazeteciliği ve sansür, 
* İsviçre’de internet ortamında dijital çalışmalar yapan çağdaş sanatçılar Mediengruppe Bitnik 
* Ressam Zehra Doğan’ın 'Bir avuç gökyüzü' isimli çalışması,
Ayrıca Ferhan Mordeniz, Ercan Richter, Hüsamettin Bahçe, Melih Sarıgöl, Oktay İnce, Yousif Salih de eserleriyle sergide yer alacak. 

Erdede: Gerçeği tüm çıplaklığıyla anlatacağız
Serginin küratörlüğünü yapan Nistiman Erdede sergiyle Türkiye ve Kürdistan’da yaşananları görünür kılmak istediklerini belirterek, serginin oluşum hikayesini kendi kişisel hikayesinden de yola çıkarak şöyle özetledi: “Otokratik rejimlerde insan haklarını ihlal eden, gerçeklerle boğuşan sanatçıların sanatsal araç ve stratejilerinin izini sürmeye çalışıyoruz. Serginin odak noktası, elbette bütün bunların yaşandığı Türkiye… Toplumsal gerçekliğe karşı vicdanımı sorumlu hissettim… Sürekli katliamlar ve kıyımlara karşı önce birey olarak kendimi yetersiz gördüm. Varlığım, kimliğim kültürüm bu kadar baskı altında ilken sessiz kalmaktansa elimden geleni yapma kararlılığına ulaştım. 10 yıldır sanatsal anlamda bu gerçekliği dışa vurma mücadelesi verdim. Okul tezim Diyarbakır Cezaevi vahşetiydi. Silvan’da faili meçhuller arasında büyüdüm. Babam sürgünler, işkenceler hapisler yattı. Belleğim bunlarla dolu. Türkiye ve Kürdistan’da bu kadar vahşet yaşanırken, önümde iki tercih vardı, sanat piyasasında bu vahşeti malzeme haline getirip marjinalleşecek bir Kürt bireyi olacaktım ya da kişiliğim ve Kürt önderliğinin Kürt sanatçılarına verdiği perspektifleri esas alarak bir sanat eylemcisi olacaktım. Amacım, yaşadığım ülkede yaşanan gerçekleri, tüm çıplaklığıyla sanat ve estetiği de esas alarak görünür kılınmasına çalışarak, karşı bir duruş sergilemek. Bu sergi bütün bunlar için bir kamuoyu oluşturmayı amaçlıyor. Hedef kitle İsviçreliler. Sergi ile ülkemizde yaşananların ne kadar görmezden de gelinse, inkar da edilse gerçeğin ortadan kaldırılamayacağını ve yaşandığını göstermek istedik." 

18 Kasım’a kadar 
Kırık Omurga (Fractured Spine) ana başlıklı sergi 28 Ekim’den 18 Kasım’a kadar "sihlquei 125 8005 Zürih" adresinde gezilebilir. 

 

 

 

 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.