'Başarı hikayesi’nden trajediye

  • Salgınla mücadele etmeden 'başarı hikayesi' propagandası yapan Türk iktidarı, toplumu trajik tablonun içine hapsetti.

 

Gerekli hazırlıkları yapmayan, tedbir almayan, verileri saklayan, destek vermek yerine bağış ve ceza yoluyla para toplayan Türk iktidarı, halkı salgının insafına bıraktığı gibi sağlık emekçilerine de köle muamelesi yapmayı sürdürüyor. DSÖ Türkiye ofisinden Dr. Irshad Ali Shaikh, Türkiye’deki veriler den haberdar olmadıklarını belirterek, sağlık sisteminin çökeceği uyarısında bulundu. Türk Sağlık Bakanlığı’nın açıklamaya başladığı kısmi veriler bile vahim tabloyu gösteriyor. İzin kullanamayan, istifa edemeyen, emekli olamayan, maaşları ezilen, beslenemeyen, psikolojik olarak yıpranan sağlık emekçileri, hastanelerin taştığını ve artık yetişemediklerini söylüyor. Saglıkçılar, "Tükendik" diyor.

Türk Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, önceki akşam yaptığı açıklamada, devletin korona salgınıyla ilgili paylaşmayı uygun gördüğü verileri aktardı. Buna göre; Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da son 24 saatte 196 kişi daha yaşamını yitirdi ve 31 bin 896 yeni vaka tespit edildi. Böylece hayatını kaybedenlerin sayısı 14 bin 705’e, hasta sayısı ise 533 bin 198’e yükseldi.  

Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) verilerine göre, 9 aylık salgın sürecinde ülke genelinde 89'u hekim olmak üzere toplam 216 sağlık çalışanı yaşamını yitirdi ve 50 bine yakın sağlıkçı da enfekte oldu. TTB, önceki akşam yaptığı açıklamada, Kasım’da 17’si hekim 63 sağlık çalışanının daha koronavirüsü salgını nedeniyle yaşamını yitirdiğini duyurdu. Dün de Amed’deki Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Diyaliz Birimi'nde sağlık çalışanı olarak görev yapan Mehmet Aslan hayatını kaybetti. Tabip Odası Başkanı Elif Turan, kentte yaşamını yitiren sağlık çalışanı sayısının 16'ya yükseldiğini kaydetti.

Türkiye, 29 Temmuz'dan itibaren PCR testi pozitif çıkan, ancak semptom göstermeyen kişilerin verilerini açıklamama kararı almıştı. Bakan Koca, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Semptomatik vaka hasta, asemptomatik vaka ise vakadır. Bizim verdiğimiz günlük hasta sayısı. 29 Temmuz'dan itibaren günlük hasta sayısı olarak verdik" ifadelerini kullanmıştı. Sağlık Bakanlığı 25 Kasım’dan itibaren ise tekrar pozitif vakaların gerçeğe yakın sayısını açıklamaya başladı.

DSÖ farkında değilmiş

DW Türkçe’den Adnan Ağaç’ın sorularını yanıtlayan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye Ülke ve Avrupa Merkez İnsani ve Sağlık Acil Durumlarına Hazırlıklılık Ofisi Geçiçi Başkanı Dr. Irshad Ali Shaikh, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın "Halkımızla ilk olarak paylaşmadıklarımızı DSÖ ile paylaşmıyoruz" dediğini hatırlatarak "Biz bu verilerin farkında değildik" dedi. Dr. Shaikh, endişe verici seviyede yüksek sayılarla karşı karşıya olunduğunu söyledi. Türkiye'deki sağlık sistemi üzerinde gün geçtikçe artan yüke de işaret eden Shaikh, "Bu şekilde devam ederse sağlık sisteminin, hastane sisteminin çöküşünü yaşayabiliriz" şeklinde konuştu. Shaikh, DSÖ'nün Çin aşısıyla ilgili sadece Çinli yetkililerin paylaştığı bilgilere sahip olduğunu, üçüncü aşamaya dair henüz bilgilerinin olmadığını söyledi.

Sağlık çalışanlarının bu süreçte yıprandığını kaydeden Dr. Irshad Ali Shaikh, "Sağlık çalışanları bahardan bu yana dinlenmeksizin savaş halinde. Aynı kapasiteyle hastanelerde çalışmaya devam ediyor. Aşının geliyor olması durumu değiştirmiyor, çünkü aynı sağlık çalışanları" dedi.

Sağlıkçının isyanı: Tükendik

Sağlık Bakanlığı’na göre en riski dört il arasında bulunan ve artık boş sedye bulmak bile zorlanılan Adana’da tablo ağır. Adana Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Daire Başkanı Mekin Şahin, 1 Ocak ila 2 Aralık tarihleri arasında bin 150 ölümün, kayıtlara "bulaşıcı hastalık ölümü” olarak geçtiğini açıkladı. Salgına yakalanan yurttaşların çoğu evlerine gönderilerek, evlerinde tedavi görüyor. MA’dan Hamdullah Kesen ve Muhammed Enes Sezgin’e konuşan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şube Sekreteri Haşim Çağrı, önceki gün testinin pozitif çıktığını paylaşarak, “Tükenmişlik sendromu yaşıyoruz” dedi. Kayıt dışı vakaların hesaba katılması durumunda Adana'daki günlük vaka sayısının 4 binin üzerinde olduğunu kaydeden Çağrı, "Şu an yüzde 200 ila 300 artmış durumda" dedi. Ambulansların ve filyasyon ekiplerinin hastalara yetişemediğini kaydeden Çağrı, şunları söyledi: "Sağlık emekçileri çaresiz. Yaşadığım tükenmişlik ve yıpranmayı kelimelere dökemem. Genel tablo çok vahim. Sadece geçen hafta bizim yoğun bakımda 12 arkadaşımız aynı anda hastalandı. Hemşire eksikliğinden kaynaklı fazla mesai saatlerimiz 128 saate ulaştı. Psikolojik olarak yıprandım ve artık tükendik. Bütün haklarımız elimizden alındı. İzin kullanamıyoruz, istifa edemiyoruz, emekli olamıyoruz… Maaşlarımız enflasyon karşısında ezildi. Hem psikolojik hem de ekonomik olarak çok yıpranmış durumdayız.”

Önlemler önleyici değil

Dersim’de de günlük 25-45 arası pozitif vaka saptanıyor. 50 sağlık çalışanın tedavisi sürüyor. MA’ya konuşan SES Dersim Şubesi Eşbaşkanı Kahraman Yürük, "Saatler bazında pandemiyle mücadele edilemez. Getirilen önlemler önleyici değildir. İş yükünün ağırlığından kaynaklı sağlık çalışanları tükenmişlerdir. Psikolojik olarak bir çöküntü yaşadılar. Bu konuda ciddi anlamda sorunlarımız var. Pandemide çözüme yönelik hiçbir mesafe kat edilmedi. Yapılmayan ödemeler ya da yapılmayan düzenlemeler” dedi.

Kısmi kapanma yetmiyor

Toplam hasta sayısının çok daha fazla olduğunu Van-Hakkari Tabip Odası Başkanı Hüseyin Yaviç ise MA’dan Barış Dönmez’e yaptığı açıklamada, kentteki hastanelerin yoğun bakım servislerinin tamamının dolu olduğunu söyledi. Salgınla mücadelede bilimsel kriterler yerine, ekonomik kaygıların ön planda tutulduğunu anımsatan Yaviç, “Tam kapanma gerekirken, kısmi kapanmalarla pandemiyle mücadele edilmeye çalışılması sorunu çözmeye yetmez. Pandemiyle mücadelede tam kapanma şarttır” diye konuştu.

Yemek bile verilmiyor

Sağlık çalışanlarının yaşadığı beslenme, fazla mesai, hastalık riski ve yetersiz koruyucu ekipman gibi sorunlara dikkat çeken SES Ankara Şube Eşbaşkanı Kubilay Yalçınkaya ise kentteki hastanelerde boş yatak olmadığını söyledi. MA’dan Zemo Ağgöz’e konuşan Yalçınkaya, sağlıkçıların salgından korunmaları için tavsiye edilen “dinlenme ve düzgün beslenme” gibi olanaklara sahip olmadığını belirtti. Yalçınkaya, “Bir ay önce Ankara Üniversitesi Koordinatör Başhekimliği ile görüştük. Bize, ‘ekonomik sıkıntı var, tasarruf tedbirleri var. Bir seferberlik hali var, sağlık çalışanlarının da burada fedakârlık yapması gerekiyor’ cevabı verildi” diye konuştu. Yaşanan sıkıntıları yazılı olarak Sağlık Bakanlığı’na da ilettiklerini paylaşan Yalçınkaya, şunları ekledi: “Ekonomik taleplerde topu Maliye Bakanlığı’na, meslek hastalığıyla ilgili taleplerde de ise topu Meclis’e atıyor. Sağlık çalışanlarının sorunları artık dayanacak, katlanacak düzeyde değil."  HABER MERKEZİ

 

VIP hastalara imtiyaz

Yoğun bakım yatakları, başhekimliklerin talimatıyla VIP ve özel hastalar için ayrılıyor.

Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız ise yoğun bakımlarda hasta yatakları için torpil yapıldığını belirterek bir basın açıklaması yaptı. Bacaksız, “Siyasi iktidarın atadığı liyakatsiz bazı yöneticilerinin, yoğun bakımda boşalan yoğun bakım yatağına öncelikle ‘torpilli' hastanın yatırılması talimatı verdiği bilgisi tarafımıza ulaşmıştır” dedi. Sağlık Bakanlığı ise “Yoğun bakımda torpil iddiaları gerçek dışı” diye açıklama yaptı.

“Ulaştığımız bilgileri kamuoyuyla paylaşalım ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da bunları soruştursun istedik ama Bakan Koca bunu yapmadı” diyen Bacaksız, BirGün’e yaptığı açıklamada, “Yoğun bakım servislerinin dolmasıyla beraber yoğun bakım yataklarında torpil yapıldığı duyumları son zamanlarda arttı ve bu çok tehlikeli bir şey. Bize bu tür ‘torpil’ bilgileri çoğunlukla İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerden geliyor” dedi.

“Sağlık Bakanı Koca, direkt bu reddetmek yerine böyle bir şey varsa, böyle bir şey yapılıyorsa bana ulaşın demeliydi ama demedi” diyen Bacaksız, şunları anlattı: “Hastanelerin başhekimliklerini İl Sağlık Müdürlükleri veya siyasetçiler arıyor. Başhekimlikler ise ‘VIP hasta var, özel hasta var ve yatak ayıracağız’ diyor. Hatta başhekimliklere, ‘Şu kişi aradı, şu siyasetçinin yakını, bu kişinin hastası ve yatak ayırın' diye talimatlar geliyor ve bu şekilde yoğun bakım yatakları ‘torpilli hastalar’ için ayrılıyor. Bu hekimlik mesleğine müdahale etmektir bu ve insanlık suçudur. Yeri geliyor günde 15 - 20 yurttaş sendikamızı arıyor. Bize, ‘Sağlık Bakanlığı’na ulaşamıyoruz, hastamız yatması gerekiyor ve bize yardımcı olur musunuz?’ diye soruyorlar. Yurttaşlar hastanelerde yatak bulamıyor.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.