'Cinsiyete dayalı apartheid' rejimi sarsılıyor

Dosya Haberleri —

Shahrzad Mojab

Shahrzad Mojab

Toronto Üniversitesi'nde profesör Shahrzad Mojab ile İran ayaklamasının cinsiyet, ulusal ve tarihsel kaynaklarını konuştuk.

  • 8 Mart 1979'da kadınlara yönelik ilk saldırı, Humeyni'nin kadınlara zorunlu örtünmeyi ilan etmesiyle başladı. Binlerce kadın bunu protesto etti. Sokaklarda şiddetli çatışmalar yaşandı ve çok sayıda kadın tutuklandı. Sol gruplar, yeni kurulan İslamcı güçlerin bu saldırısının önemini kavrayamadı. Geniş kapsamlı bir tasfiye süreci başladı.
  • Kürtler, İran'daki tüm nüfusun sadece yüzde 10'unu oluştururken, siyasi tutsakların yüzde 50'ye yakını Kürt. İdam edilen aktivistler arasında da Kürtlerin sayısı daha fazla. 9 Mayıs 2010'da idam edilen Ferzad KemangEr ve Şîrîn Elemhulî gibi isimleri unutmayacağız. Son iki ayda İran'da 18 binden fazla genç kadın ve erkek tutuklandı.
  • 'Cinsiyete dayalı apartheid' tam olarak 'ırkçı apartheid' gibi çalışır, teminat altına alınmış ve zor aygıtına dayanır. Jîna, toplumsal cinsiyet ve ulusal baskının kesişimini temsil ediyor. Ailesinin devletin suçunu teşhir etme konusundaki cüretkar eylemi, ataerkil teokratik devlet aygıtının güvenlik ve izleme boyutunu da açığa çıkarır nitelikteydi.

GÜLCAN DERELİ

İran'da Jîna Amînî'nin katledilmesiyle başlayan ve "jin, jiyan, azadî" sloganının damga vurduğu ayaklanmaya dair şimdiye kadar çok şey yazıldı çizildi. Nereye evrileceği, arka planı, toplumsal okuması, kaynakları hem irdeleniyor hem de merak konusu olmaya devam ediyor. Toronto Üniversitesi'nde profesör olan İranlı Shahrzad Mojab, İran rejimini sarsan ve bölgesel, küresel etkileri olan bu ayaklanmanın tarihsel kaynaklarına, gündelik yaşama, kapitalizm ve köktendinci rejim ilişkisine dair ufuk açıcı perspektifler sunuyor. Mojab, vaktiyle Doğu Kurdistan'a gidip gerillacılık da yapan bir feminist. Bu deneyim onu hem İran'daki Kürt toplumunun nasıl bir direniş kalesi olduğunu yakından tanımaya hem de İran'ı daha derinden analiz etmesine yardımcı olmuş. Mojab'la İran, Rojhilat Kurdistan, Rojava Devrimi, "jin jiyan azadî"nin neden dünya çapında yankı uyandırdığına dair tarihsel bilgi ve okumalarla dolu bir söyleşi yaptık.

1979 Devrimi'nin yenilgisinin İran İslam Devleti’nin varoluşunun yolunu açtığını belirtiyorsunuz. 79 Devrimi'ni ve dahil olan farklı dinamikleri bilmeyen genç okuyucularımız için bu ne anlama geliyor?

İran’daki 1979 Devrimi, 20. yüzyılın en demokratik devrimlerinden biriydi. Kadınlar, yazarlar, öğrenciler, işçiler, öğretim üyeleri, Kürtler, Araplar, Türkmenler, Türkler gibi ulusal azınlıklar dahil tüm İran halkı, hepsi otoriter, laik Pehlevi rejimine karşı ayaklandı. Devlet gücü, başbakan Musaddık’ın demokratik milliyetçi hükümetinin 1953 CIA Darbesi aracılığıyla devrilmesinden sonraki İkinci Pehlevi Kralı Muhammed Rıza Şah’ın (1953-1978) otokratik monarşik yönetimi döneminde pekiştirildi. Pehlevi kralı, 1978’de tahttan indirilene kadar bölgede ABD emperyalizminin güçlü bir müttefiki olarak kaldı. İran, Şah’ın yönetimi sırasında özellikle de şehirli orta sınıf kadınların yararlandığı 1960’lardaki reformlarla kapsamlı bir “modernleşme” ve “sekülerleşme” sürecinden geçti. Bir yandan toprak, eğitim, sağlık, istihdam ve kadın haklarını kapsayan reformlar gerçekleştirilirken diğer taraftan aydınlara, sanatçılara, öğrencilere, kadınlara, işçilere, ulusal azınlıklara ve basına eşit derecede yaygın siyasi baskı uygulandı. 1979 Devrimi'ne giden yıllarda, liberal milliyetçilerden sosyalistlere, komünistlerden İslamcılara kadar bir dizi siyasi güç Pehlevi rejimine karşı mücadele ediyordu. Fakat, İslamcı hareketin gücünü pekiştirerek 3 yıl süren İslami Kültür Devrimi (1980-1983) adı altında kadınlara örtünmeyi dayatması, solcu öğrencilerin bastırılması ve okulların kapatılmasıyla başlayan ve Kürtlere yönelik askeri saldırılarla, bir dizi zora dayalı proje ve şiddet yoluyla 1979 Devrimi’nin İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla yenilgiye uğratıldığını düşünüyorum. Jîna (Mahsa) Emînî'nin (16 Eylül 2022) devlet tarafından katledilmesinin ardından son isyanlara yanıt olarak ironik bir şekilde, kadınlara, öğrencilere ve Kürtlere uygulanan aynı baskı dizisi İslam devleti tarafından tekrarlanıyor.