'Devlet sırrı' ile azmettiriciler korunuyor

Forum Haberleri —

İkinci Paris Katliamı/foto: Şahin BOZLAR

İkinci Paris Katliamı/foto: Şahin BOZLAR

  • Kürt halkı, İkinci Paris Katliamının AKP-MHP faşizmi tarafından MİT eliyle gerçekleştirildiği konusunda eminler ve hakikatin gizlenmesini istemiyorlar. 

ALİ GÜNDEM

9 Ocak 2013 tarihinde PKK kurucularından Sakine Cansız ile birlikte KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan ve Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez Fransa'nın başkenti Paris'te katledildi. Katliam sonrası yürütülen soruşturmada tüm bilgi, belge ve dokümanlara rağmen bir ilerleme kaydedilemedi. Fransa yargısı 'devlet sırrı' adı altında dosyaya gizlilik kararı koydu. Bu gizlilik kararı aradan geçen 10 yıla rağmen hala kaldırılmış değil.

Dava dosyasında Türk MİT'inin cinayeti planlayıp gerçekleştirdiğine işaret eden birçok belge ve kanıt olmasına rağmen Fransa yargısı, Türk devletini dosyada gizledi. Davanın tek sanığı, katliamdan 8 gün sonra gözaltına alınıp tutuklanan ve Türk MİT'inin elemanı olduğu anlaşılan Ömer Güney'di. Dava için belirlenen ilk duruşma tarihi 23 Ocak 2017'den 37 gün önce, 17 Aralık 2016 tarihinde Ömer Güney'in cezaevinde öldüğü açıklandı. Ömer Güney'in Türkiye ziyaretlerinde silah kullanırken çekilmiş görüntüleri, defalarca Ankara'ya uçması, telefonundan birçok kez MİT'in Ankara Yenimahalle'de bulunan merkez binasını araması, cinayetin Türk devletinin organizasyonuyla işlendiğine ilişkin avukatların dava dosyasına sunduğu diğer deliller Ömer Güney'in şüpheli ölümüyle birlikte yok sayıldı.

Katliamı aydınlatan en önemli gelişme ise, 4 Ağustos 2017 tarihinde yaşandı. Başurê Kurdistan'da HPG'nin yaptığı operasyonda yakalanan MİT'in üst düzey görevlileri Erhan Pekçetin ve Aydın Günel katliama dair itiraflarda bulundu. Esir MİT elemanlarının itiraflarında, katliam planının üst düzey MİT üyeleri tarafından yapıldığı, talimatın ise Erdoğan'ın emriyle Hakan Fidan tarafından yerine getirildiğini ortaya koydu.

Katliama ilişkin bir itiraf da, Genelkurmay Eski İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin'den geldi. Katıldığı bir televizyon programında, Paris katliamının Türk devleti tarafından gerçekleştirildiğini itiraf etti, “Paris’teki olayı bizimkiler gerçekleştirdi, bunların devamı gelmeli” dedi.

Söz konusu programın yayınlandığı dönemde Medya Haber televizyonundan Barış Boyraz’ın konuştuğu İsmail Hakkı Pekin, Paris katliamının itirafıyla yetinmedi, yeni katliamlar yapılması gerektiğini de savundu.

“Paris'te yapılan olaydan kastım Sakine Cansız'ın ortadan kaldırılması konusudur” sözleriyle konuşmasına açıklık getiren İsmail Hakkı Pekin, “O ve ona benzer operasyonlarla bunlar ortadan kaldırılabilir diye değerlendiriyorum.”dedi. Ardından “Türk istihbaratı yapmıştır ya da Türk özel birimleri yapmıştır diye değerlendiriyorum, bu konuyu. Bu yapılırken Fransızlar ne kadar bu işin içinde, ne kadar dışında onu bilmiyorum. Ama bu Fransa'nın takip ettiği bir konudur. Evet, Fransız istihbaratı takip ediyor ama eğer bu işi Türk istihbaratı yaptıysa iyi yapmış bana göre.” sözleriyle katliamı açık bir biçimde savundu.

İsmail Hakkı Pekin'in açıklamalarını değerlendiren Paris Katliamı davasının avukatlarından Jean-Louis Malterre, "General Pekin'in açıklamaları bizi şaşırtmadı, daha fazlasını biliyorduk ama yine de önemliydi. Bu kişi şimdi görev almıyor olabilir ama Türk ordusunun idaresinde önemli bir yere sahipti. Bu açıklamaları Fransa mahkemesine resmi olarak gönderdik" dedi.

3 kadın devrimcinin ailelerinin başvurusu üzerine kapanan soruşturma 2019'un Mayıs ayında yeniden başlatıldı. Yeni soruşturmanın açılmasında HPG'nin Başûrê Kurdistan'ın Süleymaniye kentinde gerçekleştirdiği operasyonla yakalayarak esir aldığı MİT mensuplarının açıklamaları etkili oldu. Aileler, 2018 yılının başında KCK'nin kamuoyuyla paylaştığı iki MİT mensubunun itiraflarında geçen bilgilere dayanarak başvuruda bulunmuştu. Daha sonra İsmail Hakkı Pekin'in itirafları da dosyaya eklendi. Ancak dava dosyasının yeniden başlatılmasına rağmen bir ilerleme kaydedilmedi.

Soruşturmanın sürüncemede kalması, Türk devletinin ve MİT’in rolünün gizlenmesi, 23 Aralık'ta ikinci Paris Katliamı'nın yaşanmasını beraberinde getirdi. MİT tetikçisi William Mallet tarafından gerçekleştirilen katliamda Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi'nin yanı sıra Kürtlere ait bir restoran ile kuaför hedef alındı. MİT tetikçisi bu saldırıda, Kürt Kadın Hareketi öncülerinden KCK Yürütme Konseyi Üyesi Evîn Goyî, sanatçı Mîr Perwer ve Kürt yurtsever Abdurrahman Kızıl'ı şehit etti. Katliamın ardından Kürtler tarafından yakalanıp Fransa devletine teslim edilen Paris tetikçisi gözaltına alındı. Planlı ve programlı olduğu açıkça ortada olan saldırıda tetikçi önce psikiyatri servisine yatırıldı. Kürt halkının öfkesi ve tepkisi sonucunda MİT tetikçisi tekrardan gözaltına alınarak tutuklandı. Tetikçi hakkında "ırk, etnik köken, ulusal veya dini inanç nedeniyle cinayete teşebbüs" suçlarından dava açıldı. Tetikçi ayrıca hücre hapsine alındı.

10 yıl sonra Paris'te bir kez daha Kürt kadın Hareketi öncülerini hedefleyen bir saldırının yaşanması sonrasında Kürt halkı ve dostları ayağa kalktı. Kürtler, bu saldırının AKP-MHP faşizmi tarafından MİT eliyle gerçekleştirildiği konusunda eminler ve hakikatin gizlenmesini istemiyorlar. Fransa Demokratik Kürt Toplumu Derneği CDK-F ile katledilenlerin aileleri de katliamın ırkçı saiklerle gerçekleştiğini öne süren Paris Savcısı ile katil hakkında suç duyurusunda bulundu. Olayın gelişim seyri de katilin MİT tarafından hazırlanan bir tetikçi olduğunu gösteriyor. Durum bu iken saldırının adli değil siyasi bir cinayet olduğunu kaydeden Kürt halkı ve katledilenlerin aileleri, tetikçinin siyasi cinayet kapsamında terör suçlusu olarak yargılanmasını ve arkasındaki diğer karanlık güçlerin, Türk istihbarat örgütünün bu cinayetlerdeki rolünün açığa çıkarılmasını istiyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.