'Kendinizi değil düşmanı yakın'

Forum Haberleri —

Tecrit protesto

Tecrit protesto

  • Önder Apo bu tür eylemleri uygun görmediğini söylemiş ve uyarılarda bulunmuştu. 'Kendinizi yakacağınıza, yaratıcı eylemlerle, yaşayarak, mücadele ederek soykırımcı rejime karşı durun' demişti.

ZEKİ AKIL

Veysi Taş ve Mehmet Akar İmralı’daki tecridi protesto etmek için bedenlerini ateşe verdiler ve şehit oldular. Önder Apo bu tür eylemleri uygun görmediğini söylemiş ve uyarılarda bulunmuştu. 'Kendinizi yakacağınıza, yaratıcı eylemlerle, yaşayarak, mücadele ederek soykırımcı rejime karşı durun' demişti.

İnsan iradesinin sınırlarını zorlayan ve şiddetli bir itirazı ve isyanı içinde barındıran bu tür eylemler son derece etkili ve uyandırıcı, sarsıcı eylemlerdir. Ancak Türk devleti için Kürtler’in ölümü ve itirazı fazla bir şey ifade etmiyor. Basını ele geçirmişler. Böyle güçlü ve sarsıcı eylemleri halkın duymaması için gerekeni yapıyorlar. Kendi askerlerinin ölümünü gizleyen bir yönetimden bir duyarlılık beklenemez. Demokratik çevreler ve Kürt halkında duyarlılık yaratmak için de bu tür eylemler zorunlu değildir. Kürt halkında hem bilinç hem de duyarlılık vardır. Sol ve demokratik çevrelerde de öyle.

Kürt halkı içinde çıkarlarını her şeyin üstünde tutan, soykırımcıların safında yer alıp halkının soykırımına ortak olanlar da var. On yıllardır süren bir mücadele ve on binlerce şehide rağmen hala ihanet batağında debelenen tipler ve çevreler vardır. Soykırımcı rejim bunları çok kötü kullanıyor ve inkarı, savaşı sürdürmede bunların varlığından cesaret alıyor. Kuzey Kurdistan’da yaygın bir bilinç ve mücadele birikimi, deneyimi oluştu. Bütün toplumu etkileyen bir karşı koyuş ve devletin saldırıları yaşandı. Binlerce faili meçhul cinayet, boşaltılmış binlerce köy ve işkencelere alınmış, hapishanelere doldurulmuş yüz binlerce insan. Olanları duymayan, etkilenmeyen kimse kalmadı. Buna rağmen gözleri ve vicdanları kararmış, düşmana hizmet eden ve ihanette ısrar edenler var. AKP gibi faşist ve soykırım savaşını herkesten fazla sürdürmüş bir partiye çalışan ve ona oy verenler hala var.

Burada toplumsal dokuda nasıl bir bozulma ve parçalanma, birbirine yabancılaşmanın yaşandığı görülüyor. Bir yanda Veysi Taş ve Mehmet Akar bu ihanete ve karanlığa, kararmış vicdanlara karşı en yüksek fedakarlığı ve iradeyi ortaya koyuyor, bir yanda da düşmana ruhunu ve onurunu teslim edenler duruyor. Bu eylemlerin tabii ki, sivri ucu düşmana, faşizme ve zorbalığa yöneltilmiştir. Ama bir ucu da toplumdaki edilgenliğe, gücünü kullanmamaya, giderek kanıksamaya yöneliktir. Halk ayakta olsa, meydanlara, sokaklara aksa bu tür eylemlere gerek kalmaz. Bu insanlar bedenlerini ateşe vermeyi akıllarına bile getirmezler. Veysi ve Mehmet, Kurdistan’da mücadelenin buluşturduğu iki farklı nesildir. Veysi, Diyarbakır zindanlarını yaşamış. Mehmet ise genç birisi. Onları buluşturan mücadelenin sürekliliği ve düşmanın sınır tanımazlığıdır. Yürekleri ve bilinçleri bu derin düşmanlığı ve haksızlığı artık taşıyamamıştır.

Türkiye’de Kürt inkarı ve soykırım projesi sadece iktidardaki partilerle sınırlı değildir. Muhalefet olduklarını söyleyen partiler de aynı zihniyeti taşıyorlar. Bu zihniyet değişmediği sürece farklı bir tutum almaları beklenemez. Dikkat edelim, Türkiye’nin sınırları içinde iki kişi bedenlerini ateşe veriyor. Mesajları son derece açık ve net. Eylem tamamen siyasidir. Ama muhalefet partileri ve onların basınında da haber olarak yer almıyor. Bu açıdan iktidardaki faşist klikler zorbalıkta bu kadar pervasız olabiliyorlar.

Kurdistanlılar ve Türkiyeli devrimci çevreler faşizme karşı direnişlerini çeşitlendirerek, büyüterek sonuç almaya kilitlenmelidirler. Umutsuzluğa ve yılgınlığa yer yok. 'Halk serhildanlara kalkmıyor, faşizm göz açtırmıyor, baskılar ve tutuklamalar, sansür artmış; bunları aşmak çok zor' dememek gerek. 'Kendinizi yakacağınıza düşmanınızı yakın' diyen Önderlik var. Onlarca yıldır İmralı gibi bir yerde nefes nefese bir direniş var. Oradan ilham almak gerekir. Halk örgütlenemez veya serhildana kaldırılamaz diye düşünmemek gerekir. Bunun yolunu açmak öncülerin işidir, örgütlenme sorunudur. Okul sınıflarında, arkadaş çevrelerinde, ailede, komşularda, iş yerlerinde yürütülecek çalışmalarla milyonlarca insan uyandırılabilir ve harekete geçirilebilir. Türkiye ve Kurdistan’da bu çalışmalar sıfırdan başlamıyor. Görkemli bir gerilla direnişi var. Zindanlar direniyor ve etkili bir duruşları var. Büyük bir devrimci birikim ve devrimci bir gelenek var. Ayrıca toplum açlık ve yoksulluk kıskacında. Bu rejimden zarar görenler ezici çoğunluğu oluşturuyor. AKP-MHP faşizmi yirmi yıldır ülkeyi yönetiyor. Bu kötülükleri başkasına yıkamazlar. Büyük oranda teşhir olmuşlardır. Sorumluluk duymak ve mücadeleyi kendisiyle sınırlı tutmamak, etrafını da görmek ve harekete geçirmek birçok şeyi değiştirmeye yetecektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.