'Kürt kökenliler'ini tasfiye ediyor

Paramount Otel
- Türk iktidarı, bir süredir 'kaçakçılık', 'kara para aklama', 'haksız kazanç' gibi suçlamalarla devlete yamanarak sermaye sahibi olan 'Kürt kökenli' kişileri tasfiye ediyor, firma ve varlıklarına el koyuyor. Bu kapsamda yönelinen Can Holding'e yeni operasyon dalgası yapıldı, bir gün önce sahibi gözaltına alınan Paramount Otel’e de el konuldu.
Agirî/Bazîdlilerin sahibi olduğu Can Holding'e yönelik soruşturma kapsamında dört ilde eşzamanlı olarak ikinci dalga operasyon düzenlendi. 35 kişi hakkında gözaltı kararı verildi, 26 kişi gözaltına alındı. İstanbul, Mersin, Iğdır ve İzmir'de gözaltına alınanlar arasında; Can Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ, eski Bilgi Üniversitesi Rektörü Remzi Sanver, Binsat Holding yöneticileri Arafat Bingöl ve Cengiz Bingöl, Can Holding'in sahiplerinin eşleri de bulunuyor. Suçlamalar; "vergi kaçakçılığı", "akaryakıt kaçakçılığı", "kara para aklama" ve "suç örgütü kurma" gibi sıralanıyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı'nın (MASAK) raporuna göre, Can Holding ve ilişkili 121 şirkete ait hesaplarda 88 milyar TL'lik şüpheli para hareketi tespit edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 17 Ekim'de yaptığı açıklamada, banka hesaplarındaki kaynağı belirsiz finansal hareketliliğin 2020–2021 yıllarında görüldüğünü bildirdi. Savcılık, Can Holding bünyesinde enerji, teknoloji ve dayanıklı tüketim sektörlerinde faaliyet gösteren çok sayıda şirketin, sahte fatura düzenleyerek vergi kaçakçılığı yoluyla haksız kazanç sağladığına dair bulgulara ulaşıldığını açıkladı. Ayrıca, Enerji Petrol Ürünleri A.Ş. ve bağlı bayiler aracılığıyla oluşturulan kayıt dışı fatura zinciri üzerinden vergi kaçırma ve haksız kazanç elde etme amacıyla gerçekleştirilen işlemlerin tespit edildiği belirtildi.
Can Holding'e yönelik ikinci dalga operasyonda gözaltına alınanlardan Remzi Sanver, Türkiye'nin önde gelen akademisyenleri arasında gösteriliyor. Sanver, 1970'de İstanbul'da doğdu. 1988'de Galatasaray Lisesi'nden mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde lisans, aynı üniversitede ekonomi alanında yüksek lisans ve doktora yaptı. Türkiye ve Avrupa'da çeşitli üniversitelerde öğretim ve araştırma faaliyetlerinde bulundu. 2011–2015 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde rektör olarak görev yaptı. Remzi Sanver, 2021-2022 yıllarında Galatasaray Spor Kulübü'nün genel sekreteri ve yönetim kurulu sözcüydü. Sanver, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'nın eski Büyük Üstadı. 2023 itibarıyla yeniden bu locada başkanlık görevini üstlenmişti.
Can Holding soruşturması
Can Holding'e yönelik birinci dalga operasyon, 11 Eylül 2025'te İstanbul merkezli olarak Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatıldı. Mehmet Şakir Can, Kemal Can ve Kenan Tekdağ'ın da aralarında bulunduğu 10 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Gözaltına alınanlardan Kenan Tekdağ, daha sonra adli kontrolle serbest bırakıldı. Birinci dalga operasyonda Can Holding bünyesindeki Habertürk, Show TV, Bloomberg HT, Doğa Kolejleri ve Bilgi Üniversitesi işletmeleri dahil 121 şirkete el konuldu.
28 Eylül'de aynı soruşturma kapsamında Ciner Şirketler Grubu'nun sahibi ve yöneticisi Turgay Ciner hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Ciner'in yurt dışında olduğu tespit edildi. Ciner Grubu'ndan Turgay Ciner'in oğlu Atilla Ciner ve Ciner Glass CEO'su Gökhan Şen de tutuklandı. Ciner Grubu bünyesindeki medya kuruluşlarını Aralık 2024'te Can Holding'e satmıştı. 1 Ekim'de Can Holding ve Ciner Grubu çatısı altında faaliyet gösteren 18 şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak atandı. Bu şirketler arasında Kasımpaşa Spor Kulübü de bulunuyor.
Soruşturma, Ciner Grubu'nun soda sektöründeki ortağı Şişecam'a da uzandı. Eski Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kırman, Can Holding soruşturmasında "şüpheli" sıfatıyla ifade verdi. Kırman hakkında 15 Ekim 2025'te yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol kararı alındı.
Paramount Hotel'e vardı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık, Narkotik ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında, önceki gün 7 kişi hakkında gözaltı, arama ve el koyma kararı çıkarıldı. Soruşturma kapsamında 5 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan isimler arsında Cihan Ekşioğlu, Şaban Kayıkçı, Çağlar Şendil, Melike Yüksel ve Sinan Görkem Gökçe de vardı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı açıklamasında, "Müşteki Ufuk Turizm İşletmeleri San. Tic. A.Ş'ye yönelik müştekinin acze düşmesinden yararlanmak suretiyle 2019 yılı ve devamında müşteki şirketi yönetimlerinde olan şirketlere borçlandırdıkları ve bu borcu faiz almak suretiyle müşteki şirkete verdikleri yine ayrıca müşteki şirketin üst hakkını elinde bulundurduğu Muğla ili Bodrum ilçesi Torba mevkiinde bulunan hali hazırda ismi The Plaza Bodrum (eski Jumeirah Otel, Paramount Hotel, Be Premium Hotel) olan otelin de üst hakkını devraldıkları ve şüpheli Cihan Ekşioğlu ile şüpheli Şaban Kayıkçı ile birlikte hareket ederek üst hakkının bulunduğu oteli işlettikleri iddasıyla; Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Tefecilik, Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama suçları kapsamında yürütülen soruşturma çerçevesinde gözaltına alma kararı verilmiştir" denildi. Soruşturma kapsamında Paramount Otel’e de el konuldu.
İktidarın Kayıkçı'sıydı
Gözaltındaki Paramount Otel’in sahibi Şaban Kayıkçı 2008’e kadar Diyarbakır Tarım İl Müdürlüğünde bir memurdu. Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığından beri yanından ayırmadığı Mücahit Arslan ile beraber anılıyordu. Gazeteci Bahadır Özgür'e göre; önce Gübretaş'a ortak edildi. Ardından Gübretaş deniz filosu kurmaya girişti. 2013’te Güney Kore’ye sipariş ettiği iki LNG gemisi, törenle teslim alındı ve gemi sayısı 5’e yükseldi. İşte o gemiler döndü dolaştı 2020 yılında Marshall adalarında kurulu olan Pasco Investment Holding CO.’ya satıldı. Aynı günlerde bu şirkete bağlı olarak İstanbul’da Pascogas kuruldu. Şirket 2019’da kurulan UBK Denizcilik’in isim değiştirmiş haliydi. Kurucusu da Uğur Berke Kayıkçı’ydı. Ortakları ise Mecit Mert Çetinkaya’ydı. Pascogas’ın hisselerinin tamamı 2024’te Şaban Kayıkçı’ya geçti. Ve inanılmaz bir hızda gemi filosu büyümeye başladı. Odin, Berçem, Duja, Marsel, Roni, Berke, Star, Boğaziçi, Baran adlı 9 adet LPG taşıyan gemisi bulunuyor. Ayrıca Berfin, Yumiko, K. Aslan, K. Arthur, Havin adıyla yenileri de inşa ediliyor. Geçen Nisan ayında Pascogas Yönetim Kurulu Başkanı olarak Şaban Kayıkçı’nın, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi bünyesinde bir denizcilik fakültesi inşa etmesi için protokol imzalandı. Kayıkçı sadece denizcilikte değiş, özellikle otelcilikte de kısa sürede söz sahibi olmuş birisi. ‘Duja’ markasıyla bir oteller zincirinin sahibi. Bodrum, Didim ve Sarıkamış’ta otelleri bulunuyor. Son yatırımı ise Selçuk’a. Kültür ve Turizm Bakanlığı geçen yıl Selçuk’un Pamucak sahilinde bulunan denize sıfır 79 bin metrekarelik alanı 76 milyon TL’ye, 49 yıllığına Kayıkçı’nın şirketi olan Bodrum Otel İşletmeleri’ne tahsis etti. Otel için tüm izinler de verildi. Yani tam da AKP iktidarına yakışır bir yükseliş hikayesine sahip Kayıkçı, aslında siyasi ilişkileri ile de kritik bir isim.
A Takımı'ndakilerin kankileri
Gazeteci Can Bursalı'ya göre; Erdoğan’ın A takımındaki simaların, çeşitli dosyalarda isimlerinin geçmesinin miladı 10 Ağustos. Bu tarihte avukat Rezan Epözdemir, gözaltına alındı. Daha sonra çıkarıldığı mahkeme tarafından “rüşvet” suçlamasıyla tutuklanan Epözdemir hakkında iddianame de düzenlendi. Epözdemir’in 12 yıla kadar hapsi isteniyor. Epözdemir tutuklandıktan sonra başlatılan Can Holding soruşturmasına, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un adı karıştı. Epözdemir, Can Holding’in Habertürk Show TV ve Bloomberg HT’yi satın aldığı süreçte hukuki danışmanlığını yapmıştı. Holding bünyesinde el konulan şirketlerden biri de Doğa Koleji’nin bağlı olduğu Arı İnovasyon’du. Doğa Koleji, Saçaklıoğlu ailesindeyken hukuki danışmanlığını Mehmet Uçum ve ailesinin sahibi olduğu Uçum Avukatlık Ortaklığı yürütüyordu. Doğa Koleji’nin bağlı olduğu Arı İnovasyon adlı şirket 15 Şubat 2022’de Can Holding’e geçti. Şirketin eski sahibi olan Saçaklıoğlu ailesi ise Epözdemir’den şikayetçi oldu. İddiaya göre Epözdemir, onlarca gayrimenkulü, piyasa değerinin çok altına bir fiyata aldı ve kayınvalidesi adına kurduğu şirketin üzerine geçirdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16 Ekim tarihli operasyonunda gözaltına alınan isimler arasında yer alan Şaban Kayıkçı, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mücahit Arslan’ın sosyal medya paylaşımında “Ağabeyim” diyerek hitap ettiği biri. Kayıkçı’ya, Mücahit Arslan’ın yakın çevresi, Arslan’ın Can Holding’in sahibi Kemal Can’la yıllara dayanan bir dostluğu olduğunu söylüyor. Mehmet Uçum’da olduğu gibi Mücahit Arslan’ın ismi de doğrudan olmasa da dolaylı olarak Can Holding’le ilişkilendiriliyor.
Cuneyd Zapsu bile
Gazeteci Barış Terkoğlu, AKP'nin kurucu isimleri arasında bulunan ve bir dönem AKP MKYK üyeliği de yapmış olan iş insanı Cuneyd Zapsu hakkında Can Holding soruşturması kapsamında “yakalama kararı” çıkarıldığını ileri sürdü. Terkoğlu, yakalama kararı çıkarıldığı sırada yurt dışında olan Zapsu'nun bürokrasi ve siyasetten bazı isimlerle temasa geçtiğini ve hakkındaki kararın "tanık" olarak değiştirilmesinin ardından ifade verdiğini iddia etti.
Ekonomik politik manası
Gazeteci Bahadır Özgür'e göre; operasyonların genel manzara içindeki ekonomi politik manası ise şöyle: Türkiye’nin, özellikle 2010 sonrası bölgesel kara para otobanlarının kesiştiği bir yonca kavşağına dönüştüğünü biliyoruz. İçeride kurulan olağanüstü rejimin finansmanı da olağanüstü yollarla sağlandı. Kapı pencere sonuna kadar açıldı. Kara para, ilişkileriyle beraber geldi. Tersi de geçerli. O ilişkiler kara parayı getirdi. Havuz dolsun diye açılan her musluk iktidar içinde bir tür ‘derebeylikler’ de yarattı. Hatta bu yapılar özerkleşip, kendi etraflarına siyasi halkalar, medya gücü, rüşvetle kurulu bürokratik ağlar ördü. Kontrol dışına çıkanlar, birbiriyle kıyasıya rekabet edenler ve hatta post-Erdoğan arayışına girenler oldu. Tekrar edelim makine içeride verimli işlemiyor, dışarıda da işleyiş koşulları değişiyor. Şunu da altını çize çize eklemek lazım: Türkiye ekonomisi daralmaya gidiyor. Son yarım asırdan iyi biliyoruz ki, ekonomideki büyüme-daralma dönemleri ile kara para trafiğinin genişlemesi ve bir süre sonra operasyonlarla ‘makul sınıra itilip’ eldeki kaynağın kontrolünün sağlanması daima çakışır.
Öyle zamanlardayız… Ancak kolay değil. Lego gibi birbirine tutturulmuş bir iktidar mimarisinden ziyade simbiyotik yaşamlardan bahsediyoruz çünkü. Bazı yerlerde net ayrımlar olsa da çoğunlukla hangi kolun, elin, ayağın kime ait olduğunun belirsizleştiği bir organizma. Erdoğan’ın eli dış destekle olabildiğince güçlü olsa da nihayetinde içeride kırılgan dönemin yarattığı fırsatlarla yeni bir yol açabilecek muhalefeti ezmeniz, bunu benzeri görülmemiş bir buhrana sürüklenmiş halka kabul ettirmeniz ve kendi makinenizin çarklarını eş zamanlı yenilemeniz/değiştirmeniz şart.







