15 Ağustos büyük bir birikimle karşılanıyor

Forum Haberleri —

.

.

  • 15 Ağustos, Kürdistan tarihinde ilk defa yoksullara, emekçilere dayanan bir hareket olarak sınıfsal yapısı açısından da yenilmezliğiyle çok özgündür. Parti, gerilla ve ardından gelen serhildanlar ölüm döşeğine yatırılmış bir halkın dirilişini sağlamıştır.

Zeki AKIL

 

15 Ağustos tarihsel çıkışının üzerinden 36 yıl geçti. 15 Ağustos için şimdiye kadar çok şey söylendi, çok değerlendirme yapıldı. Bundan sonra da yapılacak. Birçok boyutuyla araştırma ve değerlendirmeye ihtiyaç var. Çünkü 15 Ağustos sadece askeri bir eylem veya bir dönemle sınırlı sonuçları olan bir eylem değildir. Kürdistan tarihinde içinde birçok ilki barındıran ve sonuçları açısından geleceği de şekillendirecek bir çıkıştır.

Şimdiye kadar hiçbir Kürt hareketi 30 ya da 40 yıl aralıksız devam eden bir direniş veya örgüt yaratamamıştır. Bu yanıyla da 15 Ağustos Kürt tarihinde çok özgün bir yere sahiptir. 12 Eylül koşullarında gerçekleşmiş olması ayrı bir önem kazandırıyor. Darbe Türkiye ve Kürdistan’da büyük bir hakimiyet sağlamış ve ülke gerçek anlamıyla karanlıklara gömülmüştür. Bütün muhalefet odakları bastırılmış ve etkisiz hale getirilmiştir. Halk sindirilmiş, ülke korku ve çaresizlik içinde bırakılmıştır. Darbeciler yurt dışına çıkanları da kılıç artıkları diye nitelemişler.

Bu ağır ve bunaltıcı atmosferde umut olmak veya bir çıkış göstermek açık ki, çok çok önemlidir. İşte 15 Ağustos karanlıklara, korkuya ve köleliğe sıkılan ilk kurşun olmuştur. Bu ilk kurşunla Kürtler hem korkularını yenmiş hem de militarizme ve faşizme meydan okumuşlardır. Bu öyle sıradan bir çalışma ve başkaldırı değildir. Çok sayıda örgüt vardı. Düzen partileri dahil kimse karşı çıkış veya bir başkaldırı örgütleyememiştir. Ayrıca kimsenin bunu yapacağına dair siyasi çevrelerde de bir inanç yoktur. Örgütler dağılmış, her taraf kasıp kavrulmuştur. Darbeciler büyük bir moral üstünlükle istediklerini yapar hale gelmişlerdi.

Önder Apo bu ağır koşullarda insan üstü bir çabayla kalan kadroları toparlamaya, eğitip yönünü Kürdistan’a çevirmeye çalışmıştır. Çünkü birçok örgüt, kadro mülteci durumuna düşmüş ve çoğu yönünü Avrupa’ya vermiştir. Faşizmin saldırılarından kurtulup dışarı çıkanların çoğu da Avrupa’ya çıkıp orada erimiş ve bir biçimde tasfiye olmuşlardır. O koşullarda insanları ayakta tutmak, ikna edip yönünü devrime vermek öyle kolay başarılacak bir çalışma değildir. Bu açıdan Önder Apo’nun gösterdiği irade ve adeta kendisini bir parçaya bölerek yürüttüğü çalışmalar tarihi değeri yüksek çalışmalardır. Çalışma var çalışma var, her çalışma tarihin yönünü değiştirmez. Birçok çalışma yürütülmüş ama buna rağmen hareketlerin çoğu yok olup gitmişlerdir. Önder Apo ise anı ana ekleyerek, zamanla yarışarak beynini ve yüreğini bu işe yatırarak mülteci olmayı engellemiş ve kadroların yönünü Kürdistan dağlarına çevirmeyi başarmıştır.

15 Ağustos, Mazlum ve Hayrilerin yolunda yüksek bir cesareti ve adanmışlığı halka taşırmış ve devrimci, direnişçi bir kültürün yaratılmasını sağlamıştır. Kürdistan devrimini yenilmez kılan insanda biten manevi değerlere dayanmasıdır. Maddi olanaklara, koşulların normalleşmesine ve dış desteklere bel bağlanmamıştır. Yokluklar ve zorluklar gerekçe olarak kabul görmemiştir.

15 Ağustos, Kürdistan tarihinde ilk defa yoksullara, emekçilere dayanan bir hareket olarak sınıfsal yapısı açısından da yenilmezliğiyle çok özgündür. Parti, gerilla ve ardından gelen serhildanlar ölüm döşeğine yatırılmış bir halkın dirilişini sağlamıştır. 15 Ağustos’a boşuna diriliş bayramı denilmemiştir. Önder Apo’nun öncülüğünde ilk defa bir Kürt hareketi teorik, ideolojik, stratejik ve örgütsel bütünlüğe kavuşmuştur. 15 Ağustos’la bu bütünlük içinde yok oluş sürecine müdahale edilmiştir.

Türk devletinin Kürtleri soykırıma tabi tutması ve bunu sonuca götürmesi politikası şimdi de değişmemiştir. Tersine Erdoğan ve Bahçeli öncülüğünde buna hız verilmiş, Türkiye yine karanlık bir faşist girdabın içine çekilmiştir. Türk devleti şimdiye kadar ancak NATO, ABD ve Avrupa’nın desteğiyle ayakta kalmış ve bu savaşı yürütebilmiştir. Türk devleti tek başına bu savaşı sürdüremezdi. Görüldüğü gibi Türk devletinin Suriye’ye saldırması ve Güney’i günü birlik bombalaması ve işgal girişimleri ABD ve NATO’nun onayı ve desteği olmadan gerçekleşemez.

Türk devleti ne yaparsa yapsın kırk yıllık ideolojik, siyasi ve örgütsel birikimle donanmış özgürlük hareketini yenemeyecektir. Zaten sürekli bir saldırısı var. Yıkım, ölüm ve zarar vermede üstlerine yok. Kürt halkı büyük bir bedel ödedi. Açık ki, ödemeye devam edecektir. Ancak Türk soykırımcılar şimdi Türkiye’nin bütün sınırlarına duvarlar örerek Kürtleri birbirinden koparmaya ve tecridi hayatın bütün alanlarına yaymaya çalışıyorlar. Çünkü 15 Ağustos atılımı ve Önder Apo’nun düşünce gücüyle Kürtlerin kafasındaki sınırlar ortadan kaldırıldı. Kürdistan’daki şehitliklere bakan herkes görüyor ki, dört parçadan gerillalar yan yanalar. Gerilla ulusal birliğin ve ulus kurucu çalışmanın zemini olmaya devam ediyor.

Ortadoğu devriminin ve Kürdistan özgürlük mücadelesinin öncüsü önder Apo’ya bağlılıkta ve fedailikte tereddüt etmemiş, mütevazi ve büyük komutanlar Egîd ve Erdal şahsında bu günleri yaratanları ve emek verenleri minnet ve saygıyla anıyoruz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.