17 Şubat bir başlangıçtır

Forum Haberleri —

Öcalan eylem/foto:AFP

Öcalan eylem/foto:AFP

  • 17 Şubat’ta yapılacak olan özgürlük yürüyüşüne herkes kendi cephesinden dost ve tanıdıklarını katmalı ve büyük bir başlangıç yapmalıyız.

Xalid KARASUNGUR

Önder Apo İmralı’da 25 yıldır rehine olarak tutulmaktadır. 3 yıldır da kendisinden hiçbir biçimde hiçbir haber alınmamaktadır. Ne ailesi ne de avukatları kendisiyle görüşebilmektedir. Bu üç yıl içerisinde kendisiyle görüştüğünü belirten CPT ise hiçbir açıklama yapmamaktadır. Bu durum kuşkusuz Kürtlerin ve dostlarının daha da tedirgin olmaları, rahat olmamaları ve mücadeleyi daha da büyütmelerinin nedenidir.

İmralı kuşkusuz herhangi bir yer değildir; proto Guantanamo’yu da aşan özel bir yer olduğu kesindir. Sorun Önder Apo olunca daha da özel olmaktadır. NATO Gladiosu’nun belirlediği kural ve politikaların yanında ya da bunların yetmediği ve yetersiz kaldığı yerde Türk devletinin tek başına uyguladığı ve adına İmralı Milli Politikaları (İMP) dediği uygulamalar devreye konulmaktadır. Bu uygulamalar Kürt soykırımını Önder Apo’nun şahsında İmralı’da tamamlama politikasıdır.

Demek ki sorun sadece tecrit sorunu değildir. Tecridin çok ötesinde bir durum söz konusudur. Bundandır ki İmralı’da sert bir mücadele olmaktadır. Kürt halkının ve dostlarının büyük isyanı da bunadır.

Önder Apo İmralı’ya ilk getirildiğinde Türk devleti zafer naraları atmıştı. Herhalde böylelikle Kürtlerin son isyanı dedikleri PKK’yi de artık bitirmiş kabul ediyorlardı. Büyük bir zafer sarhoşluğu içindeydiler. Önder Apo Türk devletinin bu durumunu şöyle tanımlıyordu: “Türk devleti İmralı’ya getirilişimi İkinci Sakarya Zaferi biçiminde kutlamaktadır. Sanki Doğu’da İkinci Yunan Harbi’ni kazanmışlar”. Havaları buydu.

Önder Apo, İmralı Adası’na ilişkin tarihten beri süregelen politikalar için şunu demiştir: “Bizans İmparatorluğu’ndan beri devletin en tehlikeli gördüğü mahkumların sürgün ve ölüm yeri olarak kullanılmaktadır”. İmralı’da yaşananlar gerçekten de tarihten hep böyle ve buna göre olmuştur.

Soykırımcı-sömürgeci Türk devleti için Önder Apo’dan daha tehlikeli kimse olamazdı. Süleyman Demirel de vaktinde “son üç yüz yıldır devletimizin başına gelen en büyük bela Apo’dur” demişti. Bu nedenledir ki Önder Apo uluslararası komplo sonucunda Türkiye’ye getirildiğinde, hemen daha önce hazırlanan İmralı’ya götürülmüştü. Böylelikle tarihin en kirli ve en alçakça komplosu Önder Apo’nun üzerinde gerçekleşmişti. Bu kadar çok sayıda uluslararası güçlerin içinde yer aldığı ve uluslararası ağın bu denli rol oynadığı başka bir komplo yoktur. Çünkü Türk devleti ve hegemonik güçler kendileri için Önder Apo’yu en büyük bela olarak görüyorlardı. Oysa halklar ve insanlık Önder Apo’yu kendileri için yüzyılın değeri ve yol göstericisi olarak değerlendirmektedir. Ne var ki Önder Apo kendi deyimiyle günümüzün Nemrutları ve Firavunlarıyla karşı karşıyadır.

Önder Apo hiç zaman ve mekana takılmadan anın devrimcisi olarak özgür yaşamın bütün gerekliliklerini yerine getirirken “insanlar niçin yaşadıklarını doğru kavrarlarsa herhangi bir yerde yaşamaları kendileri için sorun olmaz”, “İmralı’da da olsam hatta mezarda olsam bile yine de rolümü oynarım”, diyordu. Bundandır ki Önder Apo İmralı’yı büyük bir yoğunlaşma yeri olarak değerlendirdi. Tarihte peygamberler, filozoflar ve büyük düşünürler inzivaya çekilerek büyük çıkış gerçekleştirmişlerdir. Hz. Musa, Hz. Muhammed ve Zerdüşt mağara ve dağı, Yunus Emre tekkeyi, Gramsci ise hücreyi kullanmıştır. Önder Apo da İmralı’da kapitalist moderniteye karşı çağımızın özgürlük ve demokrasi paradigması olan demokratik modernite paradigmasını oluşturdu ve İmralı sürecini üçüncü doğuşu olarak değerlendirdi.    

Önder Apo halen İmralı’da Kürt halkına, mücadelesine ve dostlarına karşı uluslararası bir rehine olarak tutulmaktadır. Fiziki olarak tutsaktır. Ama ruhsal ve düşünsel olarak en özgür insan olduğu tartışmasızdır. Böyle olmasaydı, tarifi imkansız İmralı koşullarında ilk ve son sömürge dediği kadın özgürlük ideolojisinden tutalım ekolojik, demokratik toplum paradigmasına kadar, yine insan ve doğa ilişkisinden tutalım yaşam ve gelecek üzerine her konuda kendi deyimiyle bize 50 yıl yetecek kadar ne varsa hepsini ‘süzülmüş bal kıvamında’ fazlasıyla nasıl verebilirdi. Şimdi Önder Apo’nun bütün bu görüşleri ve savunmaları onlarca dilde çevirisi yapılmış ve kitap olarak basılmıştır. Kadınlar ve gençler başta olmak üzere bilim insanları, akademisyen ve düşünürler, solcu ve sosyalistler büyük bir merakla ve tutku düzeyinde büyük bir istek ve hevesle yaygın ve yoğun biçimde Önder Apo’nun savunmalarını okumaktadır.

O halde ruhsal ve düşünsel olarak özgür olan ve ama fiziki olarak halen İmralı’da rehin tutulan Önder Apo için artık yeter diyoruz. “Kendimi toplumsal özgürlük alanlarında adeta eritmiş, geride ben diye bir şey bırakmamıştım” diyen Önder Apo şimdi hepimiziz, milyonlarız, tüm halkımızdır, insanlıktır. Kendimi milyonlaştırdım diyordu, o halde milyonlar İmralı hücresine sığmayacağına göre milyonların ayağa kalkmasıyla Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü mutlak gerçekleştirmeliyiz. 17 Şubat’ta yapılacak olan özgürlük yürüyüşüne herkes kendi cephesinden dost ve tanıdıklarını katmalı ve büyük bir başlangıç yapmalıyız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.