
.
- Erdoğan rejimi bir zafer ilan edemedi. Şimdi Putin’in eteklerine tutunmaya çalışıyorlar. Zaten Arap devletleri ve İsrail’le yalvar yakar ilişkilerini düzeltmek için uğraştılar. Şimdi de Putin’in yönlendirmesi ve sponsorluğunda Şam yönetimiyle görüşüyorlar.
- Asos’tan, Şengal’e, Qamışlo’dan Paris’e kadar tam bir katliam ve cinayet makinasına dönüşmüş bir devlet gerçeğiyle karşı karşıya olunduğu unutulmamalı. Bu dehşet salan devlet önder Apo’nun ve Zap’ın direniş ruhuyla ancak durdurulabilir.
ZEKİ AKIL
Türk devleti 2022 yılında bütün cephelerde var gücüyle saldırdı. Ağır ve yaygın bir çatışma ve savaş yılını geride bıraktık. Ancak devlet iç-dış bütün gücünü, bağlantılarını kullanmasına rağmen istediği sonucu alamadı. Bilindiği gibi faşist AKP-MHP iktidarı geçen yıl Garê’ye saldırıyla yeni bir süreç başlattı. Ancak orada başarılı olamadı. Geçen yılki savaş deneyimlerinde çıkardıkları derslerle bu yıl Zap, Metîna ve Avaşîn gibi gerilla için stratejik olan bölgelere saldırdı. Geçen yılı tekrar etmesinin işe yamayacağını biliyordu. Bu yıl yasaklanmış silahlar ve kimyasal maddeleri daha yaygın kullanarak sonuç almak istedi.
Türk devleti bilindiği gibi ABD’den sonra NATO’nun ikinci büyük ordusudur. Kırk yıla yakındır kesintisiz Kürtlere karşı savaş halinde. Arazi hakimiyeti ve güçlü deneyimi var. Gelişmiş silahlar ve teknik kullanıyor. Büyük bir uçak filosu var. Bölge devletlerinin hiç biri bu saldırılar karşısında duramaz. Zaten kimse de bölgede bela olmuş Türk devletine bulaşmak istemiyor. Bütün yük Kürtlerin üzerine kalmış. Kürtlerin orduları ve hava saldırı veya savunma silahları yok. Buna rağmen Türk devleti Zap gibi bölgelerde istediği sonucu alamadı. Zafer haberleri yayamadı. Yapabilselerdi büyük bir propaganda eşliğinde seçimlere gider, faşist hükümetlerinin ömrünü uzatırlardı.
Zap’taki savaşı kendi kamuoyunun gözünden kaçırmaya ve kayıplarını gizlemeye çalıştılar. Orada sonuç alamayınca bu defa Rojava’ya saldırıyı öne çıkardılar. 20 Kasım’da “son dönemin” en büyük hava saldırısını gerçekleştirdiler. Öyle ki, açıktan savaş suçlarını işlediler. Buğday depoları, petrol kuyuları ve gaz tesislerini hatta hastane ve okulları bile vurdular. Can kaybının büyük bölümü sivil insanlardı. Nasıl olsa Rusya ve ABD ses çıkarmazdı. ABD ve Rusya’nın onayı olmadan bunu yapamazlardı. Çünkü hava sahasının güvenliğini bu iki devlet aralarında paylaşmış. Halkı göçertme ve direniş iradesini kırmak için ne gerekiyorsa yaptılar. SİHA’larla birçok cinayet işlediler.
Türk devleti, Ukrayna savaşını kendisi için bir fırsata çevirdi. Dünya gündeminde Ukrayna savaşı öne çıktı. ABD ve Avrupa, Rusya karşısında ortaklaştı. Mevzilenme dünya çapında sonuçlar doğurdu. Rusya’ya karşı geniş bir ambargo uygulandı. İsveç ve Finlandiya NATO üyeliğine başvurdu. Türk devleti hemen YPG ve PKK’yi yani Kürtleri masaya sürdü. Rusya’ya karşı ambargoya katılmadı. Rusya, Suriye’de zaten Türk devletini etkili hale getirmişti. Öyle ki şimdi Putin, Erdoğan’ın yeniden seçilmesi için gereken desteği veriyor.
ABD ve Avrupa, DAİŞ’e karşı savaşı büyük oranda gündemin gerilerine attı. Klasik devlet pazarlıkları ve pragmatik hamleleri başladı. Halbuki Suriye ve Irak ordusu DAİŞ karşısında tutunamadı. DAİŞ Avrupa’yı bile vurmaya başladı. Kürtler ise Suriye’de olağanüstü direndiler ve koalisyonla birlikte DAİŞ’yi yenip insanlığı büyük bir beladan kurtardılar. DAİŞ’i yenen ve halen on binden fazla tutukluyu elde tutmaya çalışan Kuzey Doğu Suriye halklarıdır. QSD, DAİŞ’in yeraltına çekilmiş güçleriyle günlük savaş halinde. Türk işgali ve saldırıları DAİŞ ve diğer çetelere barınma ve örgütlenme olanağı yaratıyor. DAİŞ’e karşı savaşın bütün kazanımları tehlikede. Ayrıca Türkiye etrafına topladığı on binleri bulan bu çete güçleriyle dünyaya terör ihraç eden bir ülke haline gelmiş.
Bütün bu komplolar, cinayetler ve kanlı saldırılar özerk bölgeleri çökertemedi. Erdoğan rejimi bir zafer ilan edemedi. Şimdi Putin’in eteklerine tutunmaya çalışıyorlar. Zaten Arap devletleri ve İsrail’le yalvar yakar ilişkilerini düzeltmek için uğraştılar. Şimdi de Putin’in yönlendirmesi ve sponsorluğunda Şam yönetimiyle görüşüyorlar. Erdoğan, Şam yönetimini tasfiye etmek için yapmadığını bırakmadı. Bunda başarılı olamayınca şimdi “Esad’a gel ortaklaşalım, Kürtleri ortadan kaldıralım” diyor. Bir mevzi kazanır, bir darbe vurursa onu sermaye yapıp seçime malzeme yapacak. Onun için acelesi var.
Evet, 2022 yaman bir yıl oldu. 2023 bu çatışmaların ve direnişlerin daha kapsamlı sonuç alıcı yılı olacak. Kürt halkı, Suriye halkları ve bütün devrimci-demokratik güçler bu gerçekleri bilerek sürece hazırlanmalı. Başka beklentilere kapılmak kaybettirir. Asos’tan Şengal’e, Qamişlo’dan Paris’e kadar tam bir katliam ve cinayet makinasına dönüşmüş bir devlet gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuz unutulmamalı. Bu dehşet salan devlet, Önder Apo’nun ve Zap’ın direniş ruhuyla ancak durdurulabilir. Bilinmeli ki, sonucu direnenler ve örgütlenenler belirleyecek.