21. yüzyılın Mussolini: Erdoğan    -  Bahar DENİZ

Haberleri —

İnsanın içinde yatan canavar bir kere uyanmayıversin. Bir daha dizginlemek mümkün olmayabiliyor. İnsanın içindeki bu canavarı en kolay uyandıran şeylerden biri “güç”. Tarih, güç zehirlenmesi yaşayarak insanlara kan kusturmuş diktatörlerle doludur. Hemen hepsinin hikayesinde de bol bol ortak noktalar var. Yavaş yavaş yükselme, kontrolü ele alınca ilk iş muhaliflerinin üzerine çullanma, servet içinde yüzerken insanları yoksulluğa mahkum etme, kaybedeceğini sezince ortalığı kana bulama vs. Birçoğu da kendini ilahi bir lütuf olarak görür ve tarihteki onca devrik diktatöre rağmen asla yenilmeyeceği kanısına kapılır. Yarınlar yokmuşcasına zulümlerine zulüm eklerler. Bunlardan bazıları tanıdık gelmiştir belki. Bu gün RTE’nin yaptığı tam da budur.

Güç sınavında geçen onlarca diktatör hep aynı yoldan ilerlemiştir. Birbirlerini örnek alan bu şahsiyelerin sonuda hep çukurlarda sonlanmıştır.

Bu gün Erdoğan’ın durumu da Mussolini ile çok benzeşmekte. 1922’de İtalya’nın başına geçen Mussolini terör estirmeye başlar. Bu faşist diktatörün ilk yaptığı şey Faşist parti dışındaki partileri kapatmak, gazetelere sansür uygulamak, sendikaları yasa dışı ilan etmek gibi pek çok faşizan politikayla halkı bezdirmek oldu.

Ne tesadüf ki Mussolini de Roma İmparatorluğunu yeniden canlandıracağını iddia ediyordu… Kötüye giden ekonomi savaş, milliyetçilik, faşizm bunların hepsi bir diktatörün yaşaması için olmazsa olmazlardandır. Gelin aslında diktatörlerin besin zincirini maddeler halinde sıralayalım ve RTE’nin tükenmişlik sendromunu anlayalım;

- Sistematik bir biçimde medyanın gözünü korkutmak,

- Kendi destekçi medya organlarını inşa etmek,

- Hükümet gözetimini siyasi rakipler üzerinde kullanmak,

- Yargıyı kendi elleriyle belirlemek,

- Korku tellâlığı yapmak

- Burjuva sınıfını yanına çekmek ve kendine düşman yaratmak.

Bu maddeler ne kadar da tanıdık, hemen bize RTE’yi hatırlatmakta. Diktatörlüğünü en sağlam olarak Kürt halkı üzerinde güçlendirmeye çalışan Erdoğan yaptığı hiçbir şeyden de çekinmiyor. En büyük silahı da Faşizm ve halkın milliyetçi duyguları üzerinden yürütülen ahlaksız bir politizelik. Bu gün Türkiye’de yaşayan halk evine bir lokma ekmek götüremiyorken, her gün zam ile uyanılırken Erdoğan’ın bu kadar savaş çığırtkanlığı yapması gerçekten bu halka normal geliyor mu? Ya da şunu sorayım savaş ve kan Türkiye’nin sabah kahvaltısında neyi çoğaltıyor? Öyleyse şunu söylemek de fayda var; halkın cebinden çıkan vergiler Erdoğan’ın diktatörlüğünü sağlamlaştırmak içindir. Dibe vurmuş bu ekonomiyi ancak bir savaş hali görünmez kılar. Erdoğan’da bunu çok iyi kullanarak bir savaş başlattı. Bunu da Kürtlerin kazanımı üzerinden yürütmekte. Halkın milliyetçi duygularına dokunan diktatör Erdoğan beka adı altında kendini muhalif olarak gören ve şu an burada ismini dahi anmak istemediğim partileri de ağına çekti… Kimse bu saatten sonra Türkiye neden bu durumda demesin aklınızın yetmediği bir savaşa girerseniz ve evet derseniz sonucuna da katlanacaksınız…

Diktatör Erdoğan Rojava’ya başlattığı savaşın sonunu nasıl olacağını çok iyi biliyor. Ki 2014 yılında Erdoğan en büyük cevabını almıştı zaten… DAİŞ’in babası olan Erdoğan’ın kapanmaz yarası olan Rojava’da bunu yaparaktan da kendi sonunu getiriyor. Olanların cevapları çok net anlamak istemeyen milliyetçiler de gafletlerinde boğulacaktır…

Tarihe Diktatör Erdoğan gibi savaş çığırtkanlığı yapan birçok diktatör vardı. Adolf Hitler, Mussolini, Hideko Tojo, II. Nicholas, Saddam Hüseyin bunlar yakın tarihimizde akla gelen bir kısım diktatörler. Bu isimlerin birçoğu kanla göreve gelmiş ya da Hitler gibi toplumun zor döneminde çeşitli oyun ve kumpaslarla iktidara gelmişlerdir. Şimdi diktatörlerin paranoyak kişilik bozukluğu ile örtüşen birden fazla ortak noktaları var. Bu insanların iktidar yaşantılarına bakıldığında çevrelerine karşı hep kuşkucu, birebir ilişkilerde zayıf ve güvensiz, sevgi göstermeyen tipler olduğu görülür. Başkalarının davranışlarını ve söylemlerini kötü olarak yargılama örüntüsü içindedirler.

Son olarak Rojava topaklarında savaşan yiğit kadın ve erkekler nasıl ki 2014 yılında topraklarını zaferle almışsa bu süreç de de aynı özveri ile Erdoğan diktatörünün sonunu getireceklerdir. Çıkarları doğrultusunda Kürtleri kullanmak isteyen zihniyetlere karşı yine bu yiğit kadınlar ve erkekler cevap verecektir. Gerisini sonu Mussolini gibi olacak olan Erdoğan ve destekçileri düşünsün…

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.