23 cezaevinde bin 275 ihlal

  • İHD, Marmara ve diğer bölgelerde bulunan 23 cezaevinde üç ay içerisinde bin 275 ihlal yaşandığını, Öcalan ile görüşmek için yapılan 29 başvurunun ise yanıtsız kaldığını açıkladı.

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, Marmara Bölgesi’nin yanı sıra çeşitli bölgelerdeki cezaevlerinde yaşanan ihlallere dair 2022 Temmuz-Ağustos-Eylül aylarını kapsayan üç aylık “Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu”nu dernek binasında yaptığı basın toplantısıyla açıkladı. Toplantıya, İHD Hapishaneler Komisyonu üyeleri Meral Nergiz Şahin, Ümmühan Kaya ile Sözcü Mehmet Acettin, İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri’nin yanı sıra Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ) üyeleri de katıldı. 

Tutsakların gönderdiği faks ve mektupların yanı sıra aileleri ve avukatları aracılığıyla yaptığı başvurular ile basın taraması yoluyla oluşturulan raporda, Maltepe L Tipi Kapalı Cezaevi, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi, Metris R Tipi Kapalı Cezaevi, Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi, Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi, Marmara Kampüs Cezaevi (Silivri), Van T Tipi Kapalı Cezaevi, Gebze Kadın Kapalı Cezaevi, Trabzon Beşikdüzü T Tipi Kapalı Cezaevi, Denizli T Tipi Kapalı Cezaevi, Aliağa Şakran 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi, Aliağa Kadın Kapalı Cezaevi, İzmir Kırıklar F Tipi Kapalı Cezaevi, Bodrum S Tipi Kapalı Cezaevi, Afyon Bolvadin T Tipi Kapalı Cezaevi, Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi, Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi, Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi, Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi, Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi, Siirt Cezaevi ve Sakarya L Tipi Kapalı Cezaevi olmak üzere toplam 23 cezaevinden gelen başvurular yer aldı.

Rapora göre, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında başvuru ve basın yolu taramasıyla birlikte toplamda bin 275 ihlal yaşandı. Raporda, ihlallerin yaşam hakkı ihlali, kötü muamele, darp ve işkence, sağlık ve tedavi hakkı, iletişim hakkı, beslenme hakkı, adalete erişim hakkı ve adil yargılanma hakkı kapsamında yer aldığına vurgu yapıldı. Rapora göre, yaşam hakkı bağlamında 37 ihlal yaşandı. Dört tutsağın ölümle tehdit edildiği, ikisinin intihara zorlandığı, birinin iple boğulduğu, iki intihar girişimi olduğu, en az 15’inin yaşamını yitirdiğine yer verilen raporda, en az 512 kötü muamele ve işkence vakasının da yaşandığı kaydedildi. Yeterli sağlık ve tedavi hakkı bağlamında 202 ihlalin yaşandığı kaydedilen raporda, 264 iletişim hakkı ihlalinin tespit edildiği belirtildi. Rapora, haksız tutukluluk ve adil yargılanma hakkı bağlamında 68, adalete erişim hakkı bağlamında da 28 ihlalin yaşandığı yansıdı. 

İmralı başvuruları reddediliyor

Bin 275 ihlal arasında yer alan başlıklardan biri de İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 23 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan ve 19 aydır kendisinden haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatlarının reddedilen görüş başvuruları oldu. Raporda, tam 29 kez avukatlarının görüş başvurusunun reddedildiğine yer verildi.

Yaşamlarına kastediliyor

Raporu açıklayan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerin tutsakların yaşamını tehdit eder boyuta vardığına dikkat çekti. İhlallerin açıklanan verilerle sınırlı olmadığına işaret eden Yoleri, “İhlaller neredeyse mahpusların yaşamlarına kast eden boyutta. Hastanelere götürülürken hücre tipi ring araçları uygulamasında son başvurularda yeni ve rahatsız edici uygulama ve araçların oluşturulduğu öğrenildi. Bir mahpus anlatımında, sadece bir sandalyenin sığabileceği ve tamamen kapalı tabut gibi bir araçla götürüldüklerini paylaştı. Bu ihlaller sağlık hakkının engellenmesi anlamında ciddi bir sonuç çıkarmakta. Bu koşullara rağmen araca binip seyahat edemeyecek olan ya da bu onur kırıcı muameleyi kabul etmeyen hasta mahpusların durumu yaşanan ihlalleri gözler önüne seriyor” diye konuştu.

Bütün ölümler şöpheli

Öte yandan tutsakların iple boğulma ve “Hala ölmedin mi, intihar etmedin mi?” gibi sorularla da intihara sürüklendiğini aktaran Yoleri, “Roman bir mahpus 12 kere mektuplarda maruz kaldığı baskı ve ayrımcılığı anlatmıştı. Sonunda ‘intihar etti’ denilerek yaşamının son bulmasından bahsediyoruz. Dolayısıyla bütün mahpus ölümleri şüpheli ölüm olarak değerlendirilmeli” dedi. Yoleri, özellikle çok sayıda tutsağın “kalp krizi geçirdi” denilerek yaşamını yitirmesinin şüpheli olduğunun altını çizdi. Yoleri, ayrıca tüm bu verilerin, şüpheli ölüm ve nedenlerinin yeniden tartışılmasını gerekli kıldığını da kaydetti.

Talepler sıralandı

Yoleri, tüm bu sorunlara ilişkin önerilerini şöyle sıraladı: 

*  Ceza İnfaz Kanunu ve mahpusların yaşamını etkileyen genelgeler, insan ve mahpus haklarına uygun olarak yeniden düzenlenmeli. 

* Ceza İnfaz Yasası ve bağlı yönetmeliklerde yer alan aykırılıklar giderilmelidir. ATK şartı bu yasadan hemen çıkartılmalı, hasta mahpuslar acilen hastaneye sevk edilerek tahliye edilmesinin önü açılmalı.

* İnfaz yakma, şartlı tahliyenin önlenmesi, denetimli serbestliğin kullanılmaması bir an önce ortadan kaldırılmalı. Bu uygulama insan hakları ve uluslararası sözleşmelere uygun hale getirilmeli. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dair infaz uygulaması değiştirilmeli, tek başına ve ölene kadar hapiste tutulma uygulaması, AİHM kararları da dikkate alınarak kaldırılmalıdır.

* Ceza İnfaz Yasası’nın 16’ncı maddesi hasta mahpusların tedavi ve yaşam hakkı gözetilerek yeniden düzenlenmeli, Adli Tıp Kurumu raporu şartı ve toplum için tehlike kriteri yasadan çıkartılmalıdır. 

* Ağır hasta mahpuslar başta olmak üzere risk grubundaki tüm mahpusların sağlık ve yaşam haklarını koruyacak önlemlerin acilen alınması ve serbest bırakılarak tedavi ve yaşam haklarının korunması yönünde acil adımlar atılmalıdır. 

* Kişilerin özgürlük hakkını doğrudan etkileyen, şartlı tahliye ve denetimli serbestlik hakkının kullanımında keyfi tutumların önüne geçilmeli ve gözlem kurullarına dair düzenleme keyfiyete imkan vermeyecek şekilde yeniden yapılmalıdır.

* Mahpuslardan gelen şikayetler öncelikle değerlendirilmeli ve hızla sonuca bağlanarak hak kayıpları önlenmeli, ihlaller engellenmelidir. 

* Çocuk hapishanelerinin kapatılması ile ilgili çalışmalar yapılmalı, kadın hapishanelerindeki sorunların çözümüne yönelik öncelikli programlar geliştirilmelidir. 

* Hapishaneler, mahpus hakları ile ilgili çalışan sivil- hükümet dışı insan hakları, hukuk ve sağlık örgütlerinin denetim ve izlemesine açılmalıdır.  İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.