230 milyon kadın ve çocuğun sesi: AYA
Kadın Haberleri —

❏
- UNICEF’in 2024 raporuna göre, küresel çapta 230 milyondan fazla kadın ve kız çocuğu kadın sünneti şiddetini yaşadı.
- Mısır’da henüz 11 yaşındayken kadın sünnetine zorlanan Aya Mustafa, yaşadıklarını sessizliğe değil, mücadeleye dönüştürdü.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Acil Yardım Fonu (UNICEF)’in 2024 raporuna göre, küresel çapta 230 milyondan fazla kadın ve kız çocuğu Kadın Genital Mutilasyonu yani kadın sünneti (FGM) şiddetiyle karşı karşıya kalmış; Mısır'da 15-49 yaş arası kadınlarda genel oran yüzde 87 civarında. Asyut gibi Yukarı Mısır şehirleri, en yüksek riskli bölgeler arasında yer alıyor. Mısır’da kadın sünneti, yasak olmasına rağmen hâlâ birçok bölgede “gelenek” adı altında uygulanıyor. Toplumsal baskı, yanlış dini inanışlar ve ataerkil kültür, binlerce kız çocuğunu fiziksel ve ruhsal olarak kalıcı şekilde etkiliyor.
Asyut’un Dikran köyünden 24 yaşındaki Aya Mustafa, bu geleneğin yaralarını bedeninde ve ruhunda taşıyan binlerce kadından biri. Henüz 11 yaşındayken kadın sünnetine zorlandı. O gün yaşadığı korku ve acı, yıllar sonra bile içinden silinmedi. “İçimde görünmez bir yara açıldı ve o yara yıllarca kanadı” diyen Aya, sessiz kalmak yerine acısını güce dönüştürdü. Bugün kendi travmasını, başkalarını aynı kaderden korumak için bir sese, bir mücadeleye dönüştürmüş durumda.
Çocuklar yaşadıklarımı yaşamamalı
Eğitim Fakültesi Fizik Bölümü mezunu olan, geçirdiği kadın sünneti deneyimini asla unutamadığını söyleyen Aya Mustafa yaşadıklarını Nujiha’dan Iman Samir Ali’ye şu sözlerle anlattı: “O kader gününün her anını hâlâ hatırlıyorum. Bu trajediden sonra, başka hiçbir kızın benim yaşadıklarımı yaşamasına izin vermemeye karar verdim.”
Kadın sünnetinin zararlarını anlatan ve hiçbir dinde yeri olmayan bu uygulamanın suç olduğunu vurgulayan “Işık Enerjisi” projesine katılan Aya, “İlk başta korktum, konuşmak zordu. Bize sünnetin doğal ve gerekli olduğu öğretildi. Bize, eğer bir kız çocuğu sünnet edilmezse ileride sorunlar yaşayacağı söylendi. Yanlış olduğunu kabul etmek kolay değildi” diye anlattı.
Sünnet bir ‘arındırma’ değil
Projeye katıldıktan sonra korkularını aştığını ifade eden Aya, “Kadın sünneti hakkında her şeyi öğrenerek aslında neler olup bittiğini anlamaya başladım. Ekiple birlikte çalışarak, kadın sünnetinin yasalarca suç sayıldığını ve bu uygulamayı yapan ebeveynlerin ya da doktorların ciddi cezalarla karşılaştığını öğrendim. Dinin bu konudaki gerçek hükmünü de öğrendim; bazı kişilerin kadın sünnetini meşrulaştırmak için kullandığı hadislerin aslında sahih olmadığını ve İslam’ın öğretileriyle hiçbir ilgisi bulunmadığını fark ettim. Daha sonra köylere giderek kız çocukları ve anneler arasında farkındalık yaratmaya başladım. On ila on beş yaş arasındaki kızlara seanslar düzenledim. Onlara, kadın sünnetinin bir ‘arındırma’ değil, aslında cinsel organların kesilmesi olduğunu anlattım” dedi.
Birçok anne fikrini değiştirdi
Bu çalışma esnasında birçok zorlukla karşılaştıklarını ifade eden Aya Mustafa, bazı annelerin, kızlarını bu konuda bilinçlendirmesini “isyana ve ahlaksızlığa teşvik” olarak gördüklerini belirtti. Bu farkındalık çalışmasıyla birlikte birçok annenin fikrinin de değiştiğinin altını çizdi. Farkındalık çalışmasıyla birlikte birçok anneyi, kızlarını sünnet ettirmemeye ikna etmeyi başardıklarını söyleyen Aya, şunları ekledi: “Bazen hala kızlarının sünnet edilmesinde ısrar eden ailelerle karşılaşıyoruz. Böyle durumlarda, planlanan işlemi öğrendiğimiz anda Çocuk Yardım Hattı’na haber veriyoruz ve vakalar hemen değerlendiriliyor.”
Konuşmaktan korkmayın!
Farkındalık çalışmasıyla birlikte kendi ailesinde de değişim yaratmaya odaklanan Aya, "Ablalarım sünnet edildi, bu yüzden on iki yaşındaki küçük kız kardeşimi yaşadığımız bu psikolojik ve fiziksel zarardan korumaya karar verdik. Aile başlangıçta reddetti. Ancak tavrımızı değiştirmedik ve onlara sünnetin yol açtığı zararları ve riskleri anlattık. Sonunda, kız kardeşimi sünnet ettirmemeyi kabul ettiler" diye belirtti.
Aya son olarak şunları dile getirdi: "Benim gibi her kızı, kendini ifade edebilecek bir sese sahip olmaya, konuşmaktan korkmamaya ve psikolojik ya da fiziksel zarara yol açan her şeyi reddetmeye teşvik ediyorum. Hiçbir bahaneyle bu tür uygulamalara onay vermemeliler." ASUYUT










