28 gündür açlık grevindeler

Haberleri —

Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi’ne tedavi için getirilip ancak tedavileri yapılmayan 4 tutsağın açlık grevi 28. gününe girdi.

İzmir’in Menemen ilçesinde bulunan Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan ağır hasta tutsaklar Ergin Aktaş, Yusuf Bulut, Dicle Bozan ve Ehmedê Xemî (18), tedaviye ulaşma haklarının kısıtlanması, maruz kaldıkları ayrımcılık ve uygulamalar nedeniyle 20 Nisan’da süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladı. Açlık grevi eylemi devam ederken tutsaklardan Bozan apar topar Elazığ Kadın Kapalı Cezaevine sürgün edildi. Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutsaklarla görüşen Avukat Şükran Öztürk, Yusuf Bulut'un Ramazan ayı dolayısıyla açlık grevine ara verdiğini ve oruç tuttuğunu; diğer tutsakların ise talepleri kabul edilene kadar açlık grevine devam edeceklerini belirtti.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi (ZDİ) İzmir Şubesi, açıklama yaptı. İHD İzmir Şube binasında yapılan açıklamaya, Meclis Cezaevi İnceleme Komisyonu üyesi HDP’li vekile Sibel Yiğitalp da katıldı.

Baskılar artarak sürüyor

İHD avukatlarından Zafer İncin, 15 Temmuz’un ardından cezaevlerinde sıkıntıların artarak devam ettiğini söyledi. Başlıca hak ihlallerinin; tedavi engellenmesi, darp, hakaret, keyfi uygulamalar, işkence ve tehdit olduğunu dile getiren İncin, yapmış oldukları başvurulara da Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumlardan "kanuna uygun" şeklinde cevap aldıklarını belirtti. Söz konusu ihlallerin devam ettiğini ifade eden İncin, Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi'nde yaşanan hak ihlallerine karşı tutukluların 28 gündür açlık grevinde olduklarını ve yaşamsal riskleri olduğunu hatırlattı.

Tedavisi yapılmadan gönderildi

Açlık grevindeki tutsaklardan Dicle Bozan'ın tedavi için gelmiş olmasına rağmen tedavisinin yapılmadan 9 ay önce getirildiği Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi'ne sevk edildiğini kaydeden İncin, tutukluların taleplerinin insani olduğunu ve bir an önce kabul edilmesini istedi.

Öcalan’la başlayıp yayıldı

HDP’li vekil Sibel Yiğitalp, cezaevlerindeki uygulamaların ilk olarak İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecritle başlatıldığını söyledi. Yiğitalp, "Sayın Öcalan üzerindeki tecrit uygulamasını bir bütün olarak Türkiye'nin her yanına yaygınlaştırdılar. Öyle bir noktaya geldi ki; insanlar buna itiraz ettikleri an disiplin cezalarıyla karşı karşıya kaldı. Hatta tahliye olmaları beklenen insanlara disiplin cezaları verilerek ceza içinde cezaya mahkum ediliyor” dedi.

Talepleri kabul edilsin

Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki uygulamaların diğer cezaevlerini de aştığını belirten Yiğitalp, cezaevindeki 4 ağır hasta tutsağa dikkat çekti. İki kolu olmayan Ergin Aktaş, yatalak olan Yusuf Bulut, bağırsakları dışarıda olan Dicle Bozan ve felçli Ehmedê Xemî'nin maruz kaldıkları uygulamalara karşı açlık grevine girdiklerini hatırlatan Yiğitalp, "Açık bir faşizmi andıran uygulamalar var" dedi. Yiğitalp, tutukluların taleplerinin bir an önce kabul edilmesini istedi.

Cezaevleri yapmayı vaat ediyor

15 Temmuz sonrası cezaevlerinin kapasitesinin 250 bini aştığını dile getiren Yiğitalp, şöyle devam etti: "250 bin kişiyi hapsetme yetkisini kendinde gören bir iktidar; ancak 250 bin ihtiyaçlarını ise karşılayamayan bir iktidardır. 250 bin kişi üzerinden siyaset belirlemeye çalışan iktidar, bununla birlikte tekrar 38 cezaevi yapma vaadinde bulunan bir iktidar… Kendini cezaevleri, tutuklama, gözaltıyla ifade eden ve bunu insan hakları olarak göstermeye çalışan bir hükümet ile karşı karşıyayız. Ayakta sayım dayatmasıyla insanlar teslim alınmaya çalışıyor. Kapasite dolulukları çok çok fazla. Şu an cezaevleri, Türkiye'nin 13 kentinin nüfusundan fazla nüfusa sahip.”

8 aydır bekletiliyordu

Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi'nden Selma Altan: Menemen R Tipi'ndeki hastalara gerekli işlemin yapılmaması, hijyenin yeterli olmaması ve tek kişilik hücrelere kalmalarından kaynaklı açlık grevlerine girdiler. Birbirleri ile görüşmemeleri için tek kişilik hücrelere kondular. Sabahtan gece yarılarına kadar yüksek sesle müzik dinletiyorlar. Gereken tıbbi yardımı alamadıkları, sürekli ceza uygulandığı, sevkleri yapılmadığı için eylemlerinde ısrar ediyorlar. Dicle Bozan'ın yanına erkek gardiyan getirildi. Bağırsakları dışarıda, bir ayağı yok ve her iki bacağındaki yaraları da hijyen olmadığı için düzelmedi. 8 aydır ameliyat için bekletilen Dicle, tedavi edilmeden Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi'ne sürgün edildi.

Aktaş’ın ailesi kaygılı 

Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi’nde 28 gündür açlık grevinde olan KOAH hastası ve iki kolu olmayan tutuklu Ergin Aktaş’ın ailesi, kaygılarını paylaştı.

 Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi’nde 28 gündür açlık grevinden olan ağır hasta tutsaklardan Ergin Aktaş, tek kişilik hücrede tutuluyor. KOAH hastası olan ve iki kolu olmayan Ergin Aktaş’ın ailesi duyarlılık çağrısında bulundu. Aktaş ile en son 4 Nisan’da görüşen kardeşi Yılmaz Aktaş, o günden beri haber alamadıklarını söyledi. Kardeşi ile ayda bir yaptıkları görüşün 2 aya çıkarıldığını kaydeden Aktaş, yine kardeşinin 4 aylık iletişim cezası olması sebebiyle haber alamadıklarını belirtti. Kardeşi ile beraberinde açlık grevine girenlerin durumlarının iyi olmadığını söyleyen Aktaş, kardeşi ile son görüşmelerinde üzerlerinde büyük baskı olduğunu kendisine ilettiğini aktardı. Aktaş, kardeşinin kendilerine, “Bize içme suyu dahi vermiyorlar. Biz içme suyu istediğimizde parayla bile vermiyorlar. Musluk suları ilaçlı olduğu için de içemiyoruz" dediğini ifade etti. Aktaş, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunarak, “Kardeşim tek başına hücrede tutuluyor. İki kolu yok, kendine dahi bakamıyor. Adalet istiyoruz” dedi.

Baba Tahir Aktaş da oğlunun ve arkadaşlarının üzerinde çok baskı olduğunu söyledi. Aktaş, “Oğluma ilaç dahi vermiyorlar. Su vermiyorlar” dedi. Süresiz açlık grevinin bir aya yaklaştığını anımsatan baba Aktaş, “Bu hakareti, zorbalığı görsünler. Ölüme terk edip, tutsaklara işkence yapmasınlar. 4 Ekim’de en son görüşüne gittiğimde 7 aydır diş ilacının dahi verilmediğini bana söyledi. Oğlum KOAH hastasıdır. İlaçlar verilsin ve üzerlerindeki baskılar kaldırılsın. Baskıların son bulmasını istiyoruz” diye konuştu.

Aktaş ile görüşen Avukat Şükran Öztürk ise, Aktaş'ın durumunun giderek ciddi bir hale geldiğini söyleyerek, "Ergin Aktaş giderek kilo kaybına uğruyor. Bir kaç gündür kusmaya başlamış. Sağlık durumu giderek kötüye gidiyor. Aktaş'ın talebi başka cezaevine sevk edilmesi, hücrede tutulmaması ve baskıların sona ermesidir" şeklinde konuştu.

 

Kırıklar’da iki aydır

Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi'nden Selma Altan, Kırıklar F 2 Cezaevi'nde 2 aydır dönüşümlü açlık grevinin devam ettiğini söyledi.

Menemen T Tipi  Cezaevi'nde ayakta sayım dayatması uygulandığını, Kuran dışında hiçbir kitabın içeri sokulmadığını belirten Altan, spor ve aktivitelerin kısıtlanarak sosyal hayatlarının yok edildiğini dile getirdi. Ödemiş Cezaevi'ndeki tutsakların da yaşam alanlarını gözetleyen kameraları iki kere kırdıkları için iletişim cezası aldıklarını, hatta kameraları kırmayanların da aynı şekilde cezalandırılarak 48 kişinin görüş yasağı aldığını belirtti.

Bakanlıktan hukuk dışı uygulama

Altan, Öcalan'ın talebi doğrultusunda 15 Mart 2015'te 'sekreterya görevi' çerçevesinde İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'ne gönderilenlerden biri olan Mehmet Sait Yıldırım'ın sadece iletişim cezası olmasına rağmen Adalet Bakanlığı'nın talimatı ile yüksek güvenlikli hücreye konmak istendiği için Ödemiş'ten Kırıklar F1 Cezaevi'ne gönderildiğini dile getirdi.

Avukatlarla görüştürülmüyor

Kırıklar F 2 Nolu Cezaevi'nde 2 aydır tutukluların direnmekte olduğunu kaydeden Altan, şunları söyledi: "Ayakta sayım dayatması, kitap verilmemesi, sosyal haklardan mahrum bırakılması gibi baskılar mevcut. Bu nedenle 2 aydır dönüşümlü açlık grevi devam ediyor. Söke Cezaevi yeni bir cezaevi olduğu için gereçler eksik. Bandırma ve Bolu'da nakil tutsaklar mevcut. 3 avukat görüşü kabul edilmediği için avukatlarla görüşememişler. Söke'de hem açık hem kapalı görüşler yarım saate indirildi."

Elazığ’da işkenceye suç duyurusu

Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulduğu tek kişilik hücrede 8-9 gardiyanın saldırısına uğrayan Yasin Güngür'ü darp eden, hastaneye götürmeyen ve suç duyurusu dilekçesine engel olan sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Yasin Güngür, cezaevinde işkence, kötü muamele ve hakarete maruz kaldığı gerekçesiyle cezaevi görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Eşi Yasin Güngür ile 9 Mayıs’ta cezaevinde kapalı görüş gerçekleştiren Zeycan Ateş Güngür, eşinin sağ gözünde morarma, kafasında şiş, burnunda deri aşınması ve kızarıklık olduğunu gördü. Nedenini sorduğu eşinin, gardiyanlarca darp edildiğini söylemesi üzerine Güngür, durumu avukatına bildirip olayda sorumluluğu bulunan gardiyanlar ve cezaevi idaresi hakkında “İşkence ve kötü muamele”, “görevi kötüye kullanmak” ve “görevi ihmal” suçlarından soruşturma açılarak sorumluların cezalandırılması için suç duyurusunda bulundu.

Bilincini kaybedene kadar

Dilekçede, Yasin Güngür’ün tutulduğu tek kişilik hücreye gelen 8-9 kişilik gardiyan tarafından herhangi bir şey söylemeden tekme, tokat ve yumruklarla dövüldüğü, maruz kaldığı şiddet nedeniyle yere düştükten sonra aynı şekilde işkence edilmesi nedeniyle bilincini kaybettiği aktarıldı. Dilekçede, gardiyanların ölüm ile tehdit ederek işkence ettiği Güngür’ün kafasında ve burnunda şişliklerin oluştuğu, sağ gözünde morarma, şişme ve kanlanma olduğu kaydedildi.

Dilekçeye de el konuldu

Dilekçede, saldırı üzerine revire gitmek isteyen Güngür’ün götürülmeyip, birkaç gün sonra revire çıkarıldığı, hastaneye sevk talebi olmasına rağmen ise sevkinin yapılmadığı kaydedildi. Maruz kaldığı şiddet nedeniyle sorumlu gardiyanlar hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılması için Güngür’ün avukatına göndermek istediği faksın cezaevi idaresi tarafından engellendiği belirtilen dilekçede, Güngür’ün olayla ilgili Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermek istediği dilekçeye de cezaevi idaresince el konularak gönderilmediğine dikkat çekildi.  Dilekçenin devamında Yasin Güngür’ün maruz kaldığı fiziksel ve ruhsal şiddetin işkence, kötü muamele suçunu oluşturduğunun aşikâr olduğu vurgulandı. Güngür’ün, ivedi bir şekilde tam teşekküllü bir hastaneye sevk edilerek işkencenin önlenmesi amacıyla hazırlanan İstanbul Protokolü’ne uygun bir şekilde fiziksel ve ruhsal muayenesinin yapılması, olay günü cezaevinde görevli olan gardiyanların listesinin cezaevi idaresinden istenerek, Güngür’e işkence yapan kişilerin canlı ya da fotoğraflı teşhisinin yapılıp tespitleri yapıldıktan sonra bu kişilerin tutuklanması talep edildi.

Mahkeme: Öcalan'ın şikayeti yok!

Mahkeme, Öcalan’ın odasında TV ve radyosunun alındığı, faaliyetlerinin kısıtlandığı iddiaları üzerine avukatların yaptığı başvuruyu, “hükümlülerin şikayetleri olmaksızın vekillerin talebi ile ilgili bilgi verilmesi yönünde yasal bir düzenleme bulunmamaktadır” diyerek reddetti.

KCK yetkilileri daha önce yaptığı açıklamada İmralı Cezaevi’nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın televizyon ve radyosunun elinden alındığı bilgisine ulaştıklarını açıklamıştı. Öcalan’ın avukatları da Bursa 1’inci İnfaz Hakimliğine başvuruda bulundu. Yapılan başvuruda avukatlar Öcalan’ın kullanabileceği TV ve radyosunun odasında bulunup bulunmadığı konusunda taraflarına bilgi verilmesini, TV, radyo gibi iletişim araçlarını takip etme hakkı elinden alınmış ise hangi tarih ve karara dayandığını, söz konusu kararların bir örneğinin taraflarına verilmesini istedi. Ayrıca Öcalan’ın cezaevindeki faaliyetlerinin kısıtlandığı iddiasını, hangi faaliyetlere katılımı hangi tarihten beri kısıtlandığını ve kısıtlamanın hangi karara dayandığı ve kararının bir örneğinin taraflarına tebliğ edilmesini istedi.

Bursa 1’inci İnfaz Hakimliği, avukatların taleplerine dair Bursa Cumhuriyet Başsavcısı’ndan mütalaa istedi. Savcılık mütalaasında, dilekçe içeriğindeki hususların İnfaz Hakimliğinin görevleri kapsamında olmadığı yönünde görüş bildirdi. Hakimlik ise verdiği kararında, İnfaz Hakimliği Kanunu’nun “İnfaz Hakimliklerinin Görevleri” başlıklı 4’üncü maddesinde yer alan infaz hakimliklerinin görevlerine atıfta bulundu. Kararda, “Hükümlülerin barındırılmaları ile ilgili işlem veya faaliyetler ve ceza infaz kurumu tarafından verilen disiplin cezaları hakkında hakimliğimizce inceleme yapılabilmesi için söz konusu işlemlere karşı şikayet başvurusunun yapılması gerekmektedir. İnfaz Hakimliğinin görevlerini tanımlayan maddede ve diğer yasal mevzuatta hükümlülerin şikayetleri olmaksızın vekillerin talebi ile ilgili bilgi verilmesi yönünde yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle hükümlü vekili talebi doğrultusunda hakimliğimizin bilgi verme görevi bulunmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir” ifadelerine yer verildi.

Hakimlik tarafından taleplerin reddedilmesi üzerine  avukatlar Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunacak.

Avukatlara 756. kez ret

Öte yandan Öcalan’ın avukatları Ebru Günay, Mazlum Dinç ve Sinan Zincir, müvekkilleriyle görüşmek için Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na 756’ncı başvuruda bulundu. Başvuru reddedildi.27 Temmuz 2011’den bu yana avukatların yaptığı 755 başvuru “hava muhalefeti”, “koster bozuk”, “koster onarımda” ve “OHAL” gibi gerekçelerle reddediliyor.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.