3. Dünya Savaşı ve İran

Forum Haberleri —

.

.

  • Ne İran molla rejiminin politikaları ne de İran karşıtı batılı güçlerin çıkarlarına alet olmadan serhıldanların tüm İran sathına yayılması, tüm toplumsal kesimleri kapsaması ve demokrasi ile özgürlük talepleri çerçevesinde derinleşerek sürmesi en doğru yol olmaktadır.
  • Ne İran molla rejiminin aldatmalarına ve göz korkutan saldırılarına ne de batılıların sahte özgürlükçülük vaatlerine kanmadan toplumsal demokrasi ve özgürlük talepleri etrafında bir araya gelen Aryenik ve semitik halklar bu serhıldanların esas gücüdür. 

 

MAHİR DOĞAN
2. Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanan soğuk savaş sürecinde iki kutuplu hale gelen dünyanın her iki kutbunda da elde edilen nükleer silahlar -ki buna amiyane tabirle Atom Bombası da diyebiliriz- biçimsel olarak 1. ve 2. Dünya Savaşı'nın bir daha tekrarlanmasını engelleyen en temel olgu olmuştur. Bu yüzdendir ki Ortadoğu’da başlayan ve Önder Apo’nun 3. Dünya Savaşı diye tanımladığı bu yeni savaş biçimine herkes katılmıyor olsa da çıkar savaşlar bağlamında en doğru tanım 3. Dünya Savaşı tanımı olmaktadır. Yani Arap Baharı ile başlayan süreç dünya hegemonik güçlerin çıkarları ve bu sürece dahiliyetleri göz önüne alındığında bu gün yaşananları 3. Dünya Savaşı olarak tanımlamak mümkündür. Peki 3. Dünya Savaşı'nda Suriye’den sonra sıra İran’a mı geldi diye soruluyor artık. Ama baştan şunu belirtmek gerekiyor, İran dünyadaki başka hiçbir ülkeye benzemez.

İran çok önemli bir ülkedir. Dünya ve bölge için en önemli ülkelerden bir tanesidir demek abartı olmaz. Jeo-stratejik olarak İran’ın önemi dünya ya da bölge haritasına bakıldığında rahatlıkla görülmektedir. Doğusunda Afganistan ve Pakistan üzerinden Çin ve diğer bazı Asya ülkeleriyle komşu olması hasebiyle bir bakıma Asyalı bir ülkedir; Kuzeyinde Türkmenistan, Azerbaycan, Ermenistan ve dünyanın en büyük iç denizi olarak tanımlanan Hazar gölü üzerinden Kazakistan ve Rusya ile komşuluğu düşünüldüğünde rahatlıkla bir Kafkasya ülkesi olarak görülmektedir. Doğusunda Türkiye ile sınırdaş olması onu bir nevi Batı dünyasının komşusu kılmaktadır. Yine doğusunda Irak ile komşuluğu onu bir bütün olarak Ortadoğulu bir ülke haline getirmektedir. Yanı sıra güney tarafında ise Basra körfezinin en uzun sınırına sahip ülkesi olarak da bir nevi dünyanın tümüne deniz yoluyla ulaşma potansiyeli olan bir dünya ülkesidir. 
Yer altı zenginlik kaynakları bakımından dünyada %15 gibi büyük bir doğalgaz rezervine sahiptir ve Rusya’dan sonra dünyada ikinci en büyük rezerve sahip ülkesidir. Ayrıca dünya petrol piyasasında ciddi bir potansiyele ve kaynağa sahiptir. Bu zenginlikler bile dünyada sanayileşmiş büyük hegemonik güçlerin ilgisini cezb etmeye yetmektedir. 

İran, inanç bakımından dünyanın en geniş mensubiyete sahip ikinci dini olan Müslümanlığın Şia’lık mezhebinin de resmi olarak kabul edildiği bir ülkedir. 200 milyon insan tarafından kabul ve ibadet edilen şialık özellikle Ortadoğu İslam coğrafyasında önemli bir etkiye sahiptir. Bu da Teokratik İran şia rejimi sayesinde mümkün olmaktadır. 

Dünya ve bölge için bu denli önemli bir ülke olan İran’da son haftalarda yaşanan toplumsal serhıldanlar ne anlam ifade etmektedir ve bu halk serhıldanları ne tür gelişmeleri beraberinde getirir? Bu ve daha fazla soru son günlerde dünya medyasında daha sıklıkla sorulur hale geldi. Onun için bu gelişmelere daha yakından bakmakta fayda var.

2 aydır İran’da yaşanan serhıldanlar, kadınlar öncülüğünde Jina Amini’ye yönelik gelişen cinayete karşı gösterilen en geniş, uzun süreli ve derinlikli toplumsal tepkiler dünya genelinde de oldukça ilgi çekmiş, sonuçları üzerine yoğun değerlendirmelere konu olmuştur. Bu değerlendirmelerin önemli bir bölümü de gelişen bu halk serhıldanlarının İran devletinin dış politikasına etkileridir. Daha da önemlisi dünya ve bölge ülkelerinin bu halk serhıldanlarına yaklaşımı, kendi politik çıkarları temelinde kullanma biçimleri önem arz etmektedir. 

Fakat öncelikle bu serhıldanların en önemli özellikleri olarak birkaç hususu belirtmek gerekiyor; 
1- Bu serhıldanlar kadınlar öncülüğünde gelişen özgürlük talepli serhıldanlardır. 
2- Her ne kadar kadınlar ve özellikle de Kürt kadınları öncülüğünde gelişse de bu serhıldanların diğer önemli bir özelliği İran’daki tüm toplumsal kesimleri (kadın-erkek, genç-yaşlı, kentli-köylü, işçi-memur vb.) birlikte harekete geçirmesidir. Bu da tamamiyle İrani bir serhıldan olmaktadır. 
3- İran her açıdan zengin bir ülkedir. İran gibi adeta halklar bahçesi olan bir ülkede Kürt’ünden Azeri’sine, Fars’ından Beluci’sine ve Arap’ına kadar tüm halkların birlikte katılması diğer çok önemli bir özelliği barındırmaktadır. Yani bir nevi halkların serhıldanıdır. Tüm bu halklar ve tabi ki inanç olarak şii, sünni ve Zerdüşti inanç mensuplarının da birlik içerisinde katılımı çok büyük bir önem arz eder.
4- Dikkat çeken bir diğer husus da ABD öncülüğünde İran’a yönelik uygulanan ekonomik ambargoların etkisidir. 
5- Her ne kadar molla rejimine karşıt serhıldanlar olsa da dindar olup fakat bu rejimin yolsuzluk ve yoksulluk politikalarına karşı olanların da katıldığı bir serhıldan olması diğer önemli bir husustur. 
6- Tüm bu süreçte ise toplumun dile gelen ortak talepleri olarak demokrasi ve kadın özgürlüğünün sağlanması, molla diktatör rejiminin yıkılması baş köşeyi oluşturmaktadır. Bu talepler en genel anlamda toplumsal bir demokrasi ve özgürlük arayışının sonucu olmaktadır.
Bu pencereden bakıldığında tamamen İran halklarının serhıldanı, protestoları olma özelliği taşımasına rağmen İran’lı yetkililerin sürekli bu eylemleri ‘dış mihrakların oyunu’ olarak tanımlaması ise büyük bir yanıltmacadır. Diğer bir yanıltmaca ise başta ABD olmak üzere diğer batılı ülkelerin İran halkının özgürlüğünden yana olduğu ve doğal olarak da bu halk serhıldanlarını desteklediği düşüncesidir. ABD ve batılı ülkeler İran ile husumetlerinden kaynaklı İran karşıtı her fırsatı kullanmak isteseler de bu yaklaşım hiçbir şekilde onların demokratik ve özgürlükçü olduklarını göstermemektedir. 

İran’da gelişen bu halk serhıldanı kimi yorumlarda kadınlar öncülüğünde gelişen bir “Demokratik Dünya Devrimi” biçiminde de tanımlanmıştır. Kadınların öncülüğü ve halkların birlikte bu serhıldanlara katılımı bu tanımı da ziyadesiyle haklı kılmaktadır.

Bu serhıldanların ne zamana kadar süreceği, daha ne kadar yayılacağı, kendisi ile birlikte başka ne gibi sonuçlar doğuracağı hala büyük bir merak konusudur. Fakat bu serhıldanlar şimdiden bazı tehlikelerle karşı karşıyadır; 79’da olduğu gibi halklar devrimini kullanarak şahlık rejimi devrildikten sonra iktidarı halktan ve devrimcilerden çalan İran molla rejimi dünya ve bölgede var olan savaşlardan ve çelişkilerden yararlanarak bu sefer kanlı bir bastırma sürecine girebilir. Bu da binlerce insanın vahşi bir şekilde katledilmesine ve idam edilmesine yol açabilir. Tüm bunlara rağmen bu serhıldanları bastıramadığında da göstermelik bazı değişikliklere giderek (örneğin Jîna Amînî’nin ölümüne de sebep olan ahlak polisinin kaldırılması vb.) serhıldancıları yanıltma yoluna gidebilir. Diğer bir tehlike ise bu serhıldanların İran devletinin dış düşmanları tarafından İran’a karşı her fırsatta kullanılmasıdır. Dolayısıyla ne İran molla rejiminin politikaları ne de İran karşıtı batılı güçlerin çıkarlarına alet olmadan serhıldanların tüm İran sathına yayılması, tüm toplumsal kesimleri kapsaması ve demokrasi ile özgürlük talepleri çerçevesinde derinleşerek sürmesi en doğru yol olmaktadır. Buna bir nevi üçüncü yol da demek mümkündür.

Her ne kadar ilk etapta başsız ve örgütsüz gibi görünse de gitgide kendi içerisinde örgütlülüğünü sağlayan, ne istediği ve ne için mücadele ettiği belli olan, zamanı ve sınırı olmayan ve sürekliliği olan bir toplumsal demokrasi ve özgürlük mücadelesine karşı durabilecek hiçbir devlet gücü yoktur. Ne İran molla rejiminin aldatmalarına ve göz korkutan saldırılarına ne de batılıların sahte özgürlükçülük vaatlerine kanmadan toplumsal demokrasi ve özgürlük talepleri etrafında bir araya gelen Aryenik ve semitik halklar bu serhıldanların esas gücüdür. Zafer ise bu temelde başta örgütlülükle, demokrasi ve özgürlük için eylem ile elde edilir. 
Sonuç olarak bu serhıldanlarda hayatını kaybederek şehit düşen tüm İran’lı yurttaşları saygıyla anıyoruz. Özgürlük başta kadınların ve tüm İran halklarının onurlu mücadelesinin sonucu olacaktır diyoruz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.