35 gazeteci rehin alındı
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başlattığı soruşturma kapsamında 20 Aralık ve sonraki iki gün Özgür Gündem, Azadiya Welat gazetesi, Dicle Haber Ajansı (DİHA), Demokratik Modernite Dergisi, Etik Ajans ve Fırat Dağıtım şirketine ve bazı gazetecilerin evleri basılarak yapılan operasyonda çoğu gazeteci 48 kişi gözalına alınmıştı. 72 saatlik gözaltı sürecinin ardından İstanbul Adliyesi’ne çıkarılan basın emekçilerinin savcılık sorgusu akşam 19:00’da bitti. 7 kişi savcılıkta bırakıldı:Özgür Gündem gazetesi editörü Hatice Bozkurt, DİHA muhabiri Evrim Kepenek, Gün Matbası çalışanı Hamza Sürmeli, eski DİHA çalışanı Murat Eroğlu, AFP fotoğrafçısı Mustafa Özer ve Ülfiye Özcan ile Celal Kaya. Mahkemeye sevk edilen 42 kişinin sorgusu ise 24 Aralık saat 05:00’te bitti. Özgür Gündem gazetesi çalışanı Eylem Sürmeli, DİHA İngilizce servisi editörü Güneş Ünsal, eski Fırat Dağıtım çalışanı Şeref Sümeli, eski DİHA çalışanı Sevinç Tuncelli ile Etkin Haber Ajansı (ETHA) editörü Arzu Demir ile Enis Yalçın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken diğerleri tutuklandı. ‘Örgüt üyesi” ve “örgüt yöneticisi” iddiasıyla tutuklanarak, cezaevine gönderilen 35 basın emekçisi, zafer işareti yaparak “Özgür basın susturulamaz” sloganı atarak ring araçlarına bindi.
Kimler tutuklandı?
Tutuklanan basın emekçilerinin isimleri şöyle; Ramazan Pekgöz (DİHA editörü-Diyarbakır), Mazlum Özdemir (DİHA muhabiri-Diyarbakır), Fatma Koçak (DİHA Yazıişleri Müdürü-İstanbul), Kenan Kırkaya (DİHA Ankara Temsilcisi-Ankara), Sadık Topaloğlu (DİHA muhabiri-Urfa), Semiha Alankuş (DİHA editörü-Diyarbakır), Çağdaş Kaplan (DİHA muhabiri-İstanbul), Ömer Çelik (DİHA muhabiri-İstanbul), Zuhal Tekiner (DİHA İmtiyaz Sahibi-İstanbul), Pervin Yerlikaya (DİHA-İstanbul), Nilgün Yıldız (DİHA muhabiri Mardin), Zeynep Kuray (Birgün Gazetesi muhabiri), Nahide Ermiş (Özgür Halk ve Demokratik Modernite Dergisi Yayın Kurulu Üyesi), Ömer Çiftçi (Demokratik Modernite Dergisi İmtiyaz Sahibi), Davut Uçar (Etik Ajans Müdürü), Hüseyin Deniz (Özgür Gündem eski çalışanı), İsmail Yıldız (DİHA eski çalışanı), Dilek Demirel (Özgür Gündem eski çalışanı), Sibel Güler (Özgür Gündem eski çalışanı), Ertuş Bozkurt (Gazeteci-Fırat Dağıtım çalışanı), Çağdaş Ulus (Vatan Gazetesi muhabiri), Nevin Erdemir (Özgür Gündem Gazetesi çalışanı), Nurettin Fırat (Özgür Gündem Gazetesi yazarı), Ayşe Oyman (Özgür Gündem), Yüksel Genç (Özgür Gündem yazarı), Oktay Candemir (DİHA eski çalışanı), Ziya Çiçekçi (Özgür Gündem Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü), Haydar Tekin (Fırat Dağıtım eski çalışanı), Selahattin Aslan (Demokratik Modernite çalışanı), İrfan Bilgiç (Eski Fırat Dağıtım çalışanı), Şeyhmus Fidan (Fırat Dağıtım İstanbul çalışanı), M. Emin Yıldırım (Azadiya Welat Genel Yayın Yönetmeni), Çiğdem Aslan (Fırat Dağıtım çalışanı), Cihan Albay, Saffet Orman (Demokratik Modernite Dergisi Van çalışanı).
Gazetecilerin avukatları: Ortada hukuk yok
Tutuklanan 35 basın emekçinin gözaltı, savcılık ve mahkeme sürecini takip eden avukatlar, “Elle tutulur hiçbir delil yok, bu durum hukuki bir katliamdır, süreci hukuki değerlendirmek isterim, ama ortada hukuk yok” dedi.
Tutuklanan gazetecilere sorulan sorulardan operasyonun ne kadar “ciddiyetsiz” olduğunun görüldüğüne dikkat çeken Avukat Sinan Zincir, “Birilerinin zihninde bir şablon var ve bu operasyonlarla o şablon tamamlanmaya çalışılıyor” diye konuştu. Gazetecilerin ev ve büro aramalarında gördükleri manzarada basılan mekanda “bomba yakalanmış” muamelesi yapıldığına işaret eden Zincir, aramalarda ele geçen eşyaların kitap ve dergilerden ibaret olduğunu belirtti. Soruşturma incelendiğinde elle tutulur hiç bir delilin olmadığının görüleceğine dikkat çeken Av. Zincir, “Gazetecilere sordukları sorular, haber kaynakları ve meslektaşlarıyla yaptıkları telefon görüşmeleri oldu. Telefon görüşmelerine bakıldığında günlük mesleki konuşmaların dışında bir şey olmadığı da görülecektir” diye belirtti. Gazetecilere yöneltilen soruların durumun ne kadar trajikomik olduğunu göstermesi açısından çok önemli olduğunu belirten Zincir, 90’lar sürecinden bu yana en büyük toplu gazeteci tutuklaması olarak geçtiğini söyledi. Gazetecilere “KCK üyeliği, KCK yöneticiliği ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan talimat alınarak haber yapıldığı” iddialarının öne sürüldüğünü, ama sorgulananın sadece haberler olduğuna dikkat çeken Zincir, “Dosyada bir tane bile KCK’li olduklarına veya talimat aldıklarını gösteren delil yok. Dosyada sadece bir tane gizli tanık var ve onun ifadeleriyle sorular hazırlanmış” dedi.
Karar önceden verilmiş
Avukat Ayşe Acinikli ise tepkisini “Gazetecileri haberlerinden ötürü yargılanması bir hukuk katliamıdır” sözleriyle özetledi. Acinikli, “Dosyaya hukuka aykırı bir gizlilik kararı kondu ve bu kararla ne yargılanan ne de avukat yargılamanın hangi deliller üzerinden yapıldığını biliyor. Hatta neyden yargılandığını müvekkillerimizin hiç biri bilmiyor. Böyle hukuk mu olur” diye sordu. ‘KCK davaları’nda göstermelik yargılamaların yapıldığını ifade eden Acinikli, kararın önceden alındığını söyledi. Basına yapılan operasyondan sonra hangi Kürt kurumuna baskın yapılacağının bilinmediğini ifade eden Acinikli, birilerinin ellerinde bir liste olduğunu ve 3 hafta sonra sabahın erken saatlerinde bu listede kimlerin olduğunu ancak öğrenebileceklerini dile getirdi.
DİHA İstanbul bürosuna baskın düzenlendiğinde avukat olarak hazır bulunan Murat Karadağ ise avukat olarak süreci hukuki boyutuyla değerlendirmek istediğini, ama ortada hukukun olmadığını belirtti. Yargılamanın hukuki değil tamamen siyasi olduğuna dikkat çeken Karadağ, “Büroda arama yapılacağı zaman ben de büroya geldim. Kapı açıldığında onlarca polis bir anda büroya saldırdı. Aramalar avukat denetiminde olması gerekiyordu, ama biz saf dışı bırakıldık” dedi. Büronun arama tutanağına mevcut durum not edilerek imzalandığını söyleyen Karadağ, “Bize bir takım belgeler gösterildi ama bu belgeler bürodan mı çıktı yoksa polis kendisi mi koydu onu biz de bilmiyoruz” dedi.
RAMAZAN PEKGÖZ/ERTUŞ BOZKURT - DİHA/İSTANBUL
Özgür basına destek
Özgür basına yönelik operasyon ve tutuklamalara karşı dayanışma ve destek çığ gibi büyüyor.
Sivil toplum örgütleri temsilcileri, siyasetçiler, aydınlar, gazeteciler ve yurttaşlar dört bir yandan sesi kısılmaya çalışılan özgür basınla dayanışma içinde. Gönüllü muhabir kampanyasına Türkiye’nin ve Kürdistan’ın birçok ilinde olduğu gibi yurtdışında da destek devam ediyor. Özgür Gündem gazetesi ve DİHA’ya gönderilen mail ve açılan telefonlarda, bu operasyonların boşa çıkarılacağı mesajını veren yurttaşlardan, kimileri dağıtımdan, aşçılığa, ulaştırma görevlisi olarak çalışmaktan, muhasebe işlerini tutmaya kadar göreve hazır olduğunu belirtiyor. Çok sayıda yurttaş da kendisine ait ekipmanlarla (Fotoğraf makinesi, laptop, kamera) bu işi yapacağını kaydediyor.
Kürt basınına destek ziyaretleri de sürüyor. Van ve Yüksekova Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri Van’daki DİHA ve Azadiya Welat Gazetesi çadırını ziyaret etti. Amed’de BDP Milletvekilli Emine Ayna, BDP İl Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Yol TV, Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER), Büyükkadı ve Şarabi Köylüleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Aydın Atlı, Avrupa Alevi Birliği Genel Sekreteri Ali Ertan Toprak ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Pir Sultan Abdal Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hüseyin Güzel ve dernek yöneticileri, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kemal Bülbül, DİHA Amed bürosuna dayanışma ziyaretinde bulundu. Adana’da BDP Ova Mahallesi Komisyonu üyeleri ve Barış Anneleri aktivisteleri, Azadiya Welat Gazetesi bürosunu ziyaret etti.
Barikat Dergisi ile Emek ve Özgürlük Cephesi çalışanları, Taksim İstiklal Caddesi boyunca “Onurumuzsun” manşetli Özgür Gündem gazetesinin dağıtımını yaptı. 10 kişilik bir grupla yapılan dağıtımda sık sık “Özgür Basın susturulamaz”, “Gazeteci arkadaşlarımız serbest bırakılsın” sloganları atılırken, caddeden geçen yurttaşları konu hakkında bilgilendirdi.
Bir açıklama yaparak Özgür Basın’ı yalnız bırakmayan herkese teşekkür eden DİHA ise haberlerine tutuklu muhabirlerinin isimlerini atmaya devam ediyor.
HABER MERKEZİ
