73. Ferman unutulmasın!

Kadın Haberleri —

Êzîdî  Fermanı anma

Êzîdî Fermanı anma

  • Êzîdî halkının 15 Ağustos 2007’de yaşadığı fermanın üzerinden 18 yıl geçti. Fermanın tanıkları, Irak hükümetinin katliamı soykırım olarak tanımadığına dikkat çekerek: “Tek arzumuz barış ve birlikte huzurlu bir yaşam, aksi takdirde hiçbir devletten bir şey istemiyoruz.”

Şengal’in Tilazer ve Sîba Şêx Hızır kasabalarında 15 Ağustos 2007’de El Kaide tarafından düzenlenen bombalı araç saldırıları, Êzîdî toplumunun tarihine bir başka kara gün olarak geçti. Beş bomba yüklü aracın patlatılmasıyla 700 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı. Hayatını kaybedenlerden bazıları, Şengal Dağı’nın güney yamacındaki Şêx Mend mezarlığındaki toplu mezara gömüldü. Bu cenazelerden bazıları hâlâ kayıp ve nerede oldukları bilinmiyor. Êzîdîler ise adalet ve soykırımın tanınması için mücadeleye devam ediyor. 

Êzîdî toplumunun 73’üncü Ferman olarak adlandırdığı katliamın tanıkları Nujinha’ya konuşarak, katliamın sorumlularının açığa çıkartılmasını ve hesap sorulmasını istedi.

 

 

Cenazeler geri getirilmedi

Tilizêr nahiyesinden TAJÊ üyesi Pakîze Elyas katliamı Rojnews’e anlattı:“2007 yılında dört bombalı kamyonun Êzîdîler arasında patlatılmasıyla yüzlerce Êzîdî katledildi, binlercesi yaralandı. Bu saldırılarda hayatını kaybedenlerin kimlikleri tespit edilemedi. Bazıları toplu mezarlara gömüldü, bazıları ise nereye gömüldüğünü bilmediğimiz şekilde götürüldü. 18 yıl geçmesine rağmen bu toplu mezarlar hâlâ açılmadı. Kimse bu toplu mezarlarda kimin yattığını bilmiyor. Patlamalarda bazı cenazeler yurt dışına götürüldü, bugüne kadar ailelerine haber verilmedi, cenazeler geri getirilmedi.”

 

 

Bir oğlumu kurtaramadım

Baran Berkat, 73. Ferman döneminde ailesiyle birlikte Tilazêr'de yaşayan katliamın tanıklarından biri. Sadece 73. Ferman’ı değil, 3 Ağustos 2014’de yaşanan fermana da tanıklık eden Baran Berkat, 2007’de yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “O gün, diğer tüm günler gibi, evimizde oturuyorduk. Akşam saatlerinde, evimiz üzerimize çöktü. Enkaz altında kaldık. Enkazdan kurtulanlar, enkaz altında kalanları kurtarmaya çalışıyordu. Enkaz altındayken, insanlar üzerimden koşuyordu ve öleceğimi düşündüm. Eşim beni enkazdan çıkardı. Eşimin kardeşi, oğlu şehit olmasına rağmen, bize yardım etmeye gelmişti. İki çocuğum evin enkazı altında kalmış ve hayatını kaybetmişti. Kurtarıldıktan sonra çocuklarımı aradım. Önce kızımın cansız bedenini gördüm, iki oğlum da toprağın altında kalmıştı. Birini çıkardım ama diğerini kurtaramadım.”

Her yerde cenazeler vardı

Katliamda 14 yaşındaki kızı ve 6 yaşındaki oğlu olmak üzere toplam 4 yakınını kaybeden Baran Berkat, "Her yerde cenazeler vardı. İnsanlar cenazeleri vinçlerle kazılan mezarlara taşıyıp gömüyorlardı. Şengal ve Tilafer hastanelerinde yer kalmamıştı. Tilafer'e gittiğimizde, hastanenin etrafı abluka altındaydı” dedi. 

Devlete olan inancımızı yitirdik

Baran Berkat, Irak hükümetinin hala katliamı soykırım olarak tanımadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Herhangi bir devlete olan inancımızı yitirdik. Hâlâ evlerimizde böyle bir şeyin tekrar olacağından korkuyoruz. Irak hükümetinin bizi Iraklı olarak kabul etmesini ve haklarımızı tanımasını istiyoruz. Burası bizim yerimiz ve toprağımız ama bu devlette kendimizi güvende hissetmiyoruz. Bize ne zaman ihanet edeceklerini bilmiyoruz.” 

 

 

Her yerde insan parçaları

Katliama tanık olan bir diğer kadın olan Sevê Xwedêda, saldırıdan önce bir saldırı olacağına dair söylentilerin olduğunu, ancak bunu engelleyemediklerini söyledi. Sevê Xwedêda, o günleri şu sözlerle anlattı: “Patlamadan önce, bombalı araçları uzaktan gördüm ve şüphelerimi aileme anlattım. Bir süre sonra patlama oldu ve yüzlerce kişi öldü ve yaralandı. Ailemden birçok kişi, çocukları da dahil olmak üzere hayatını kaybetti. Beş çocuğumuzun da içinde bulunduğu bir aile şehit oldu. İnsan parçaları her yere dağılmıştı.”

Tek arzumuz barış huzurlu bir yaşam

Irak devletinin Êzîdîlerin haklarını tanımadığının altını çizen Sevê Xwedêda, “Hiçbir devletten iyilik görmedik. Devletin kendisi bize ihanet etti ve bugüne kadar haklarımızı tanımadı. O dönemde kimse bizim için bir şey yapmadı. Tek arzumuz barış ve birlikte huzurlu bir yaşam, aksi takdirde hiçbir devletten bir şey istemiyoruz” ifadelerini kullandı. ŞENGAL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.