AB hala tecavüzü tanımlayamıyor
Kadın Haberleri —

Stuttgart kadın eylemi / Foto: Deniz BABİR
- AB, aralarında Almanya’nın da bulunduğu bazı ülkelerin vetosu nedeniyle ‘tecavüz’ tanımında anlaşamıyor. Almanya Adalet Bakanı Marco Buschmann, tecavüzün insanı sömürmediği için sadece bireysel bir suç olduğunu ve AB düzeyinde yargılanmasının mümkün olmadığını söylüyor. Fransa ve Polonya da aynı fikri savunuyor.
- 157 kadın bu söylemlere tepki göstererek Burschman’a ortak bir mektup gönderdi. Feminist aktivist Kristina Lunz, Düzen Tekkal, Terre des Femmes genel yöneticisi Christa Stolle, İsveç Sosyal Demokrat Partisi Milletvekili Evin İncir ve Yeşiller Partisi Milletvekili Alexander Geese, yasal değişimin zorunluluk olduğunu belirterek, yanlıştan derhal dönülmesi çağrısı yaptı.
GÖZDE GÜLER
Avrupa Birliği'nin (AB) kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında hazırladığı ilk ortak düzenlemesi hakkında AB ve Avrupa Parlamentosu (AP) Şubat ayı başında anlaşmaya vardı. AB üyesi 27 ülkeyi kapsayan düzenleme, kadınları cinsiyete dayalı fiziksel ya da siber şiddetten, zorla evlendirmelerden ve kadın sünnetinden korumayı amaçlıyor. Yasa metnine göre, AB genelinde siber taciz, siber nefret söylemi ve kışkırtma da suç olarak sayılacak. Uzun süredir devam eden müzakerelerin en tartışmalı noktası ise tecavüzün tanımlanması oldu. Bu konuda bazı ülkelerin itirazları var.
Tecavüz tanımı metinden çıkarıldı
AB Komisyonu'nun 8 Mart 2022'de sunduğu taslak metinde tecavüz suçuna ilişkin "mağdurların zorlama, tehdit ve baskıya dair kanıt sunmalarına gerek duymaksızın rıza olmadan cinsel ilişki" tanımlaması yapılmıştı. Müzakereler sırasında 27 AB üyesinden 13'ü ortak tecavüz tanımına onay verirken aralarında Almanya, Fransa, Hollanda, Bulgaristan, Macaristan, Çek Cumhuriyeti'nin de bulunduğu bazı ülkeler karşı çıktı. İtirazların sebebi ise söz konusu ülkelerin ceza yasalarında tecavüz suçunu oluşturan unsurların farklı bir şekilde yer alması. Böylelikle tecavüz tanımı metinden çıkarıldı.
Almanya karşı çıkıyor
Düzenlemenin son hali, rıza dışı cinsel ilişkiyi tüm AB ülkelerinde suç haline getirme hedefine ulaşamadığı gerekçesiyle eleştirilere hedef oldu. Müzakerelerde AP heyetinde bulunan muhafazakâr Avrupa Halk Partisi grubundan İrlandalı Parlamenter Frances Fitzgerald, şiddet istatistikleri dikkate alındığında tecavüzün tanımı konusunda anlaşma sağlanamamasını büyük bir hayal kırıklığı olarak nitelendirdi.
Aralarında Almanya ve Avusturya'nın bulunduğu bazı AB ülkelerindeki yasalarda mağdurun cinsel ilişkiyi sözlü olarak reddettiğini kanıtlamasını gerektiren "hayır, hayır demektir" ilkesi geçerli. Buna göre, mağdur "hayır" derse ve fail buna rağmen eylemi yapmaya devam ederse suç oluşuyor ve tecavüz olarak tanımlanıyor.
15 yaşından itibaren!
Yapılan araştırmalara göre Avrupa’da kadınların yüzde 5’i 15 yaşından itibaren tecavüze uğramış. İstanbul Sözleşmesi’ne rağmen birçok Avrupa ülkesinde kadınlar her gün ya öldürülüyor ya da şiddet görüyor. Bu ülkelerden biri de Almanya. İstanbul Sözleşmesi’ni kabul etmesine rağmen, 2022 yılında Almanya polisinin sunduğu istatistiklere göre 11 bin 896 kadın cinsel taciz veya tecavüz mağduru olmuştu.
'Nein heißt nein' nedir?
Almanya mahkemelerinde tecavüz, “nein heißt nein” yani “hayır hayırdır” kullarına göre değerlendiriliyor. Bu kuralda tecavüze uğrayan kadın net bir şekilde hayır demediği sürece uygulanan cinsel saldırı, tecavüz olarak kabul edilmiyor. Daha doğrusu kabul edilme ihtimali düşerek delil yetersizliği olarak görülüyor. Bu tür davalarda, kadın hayır dedi ama nasıl dedi, neye dedi, sesli söyledi mi gibi sorular mahkemelerde mağdur kadının aleyhine olabiliyor. Yani bir kadın saldırı esnasında korkudan ağzını açamadığı için hayır diyemiyorsa, kural işlemiyor ve mahkemede tecavüz olduğunu ispatlayamıyor. Aynı sorunu engelli kadınlar da yaşıyor. Engeli olduğu için hayır diyemeyip ve bunu yeterli istememezlik olarak sunamadığı için, tecavüz faili ben öyle anlamadım deyip, fail olmaktan çıkıp 'yanlış anlamış erkek' olabiliyor.
AB’nin önerisi İsveç modeli
Ortak yasal düzenleme, 2018'de yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi'nin hedefleri doğrultusunda hazırlanmıştı. İstanbul Sözleşmesi, rızaya dayalı olmayan cinsel ilişkinin suç olarak kabul edilmesini, yani "sadece evet, evettir" ilkesinin geçerli olmasını öngörüyor. Bu yüzden Avrupa Komisyonu, önergesinde İsveç modeli olan ve İstanbul Sözleşmesi’nin de şart koyduğu “ja heißt ja” yani “evet evettir” kuralını destekledi. Burada kadının rızası dışında bir dokunuş bile tecavüz olarak değerlendiriliyor.
Almanya karşı çıkıyor
Bu şiddetin aile içinde olması da bu suçu meşru kılmıyor. Kadının, kadın olduğu için şiddet görmesi, sözlü, siber veya telefon aracılığıyla her türlü tacize maruz bırakılmasının Avrupa ilkelerine aykırı olduğunu söylüyor. Avrupa ilkeleri insanların temel yaşama haklarını korumakla hükümlü olduğu için bu tür suçların AB devletleri tarafından aynı hukuki standartlara göre takip edilmesini ve yargılanmasını öneriyor. Anayasasının 82’nci maddesi paragraf 2 ve 83’üncü maddesi paragraf 1 AEUV bu yasal değişikliği destekliyor. Lakin bu değişiklik Almanya’nın Adalet Bakanı Marco Buschmann tarafından destek görmedi.
Buschmann, tecavüzün insan ticaretine nazaran insanı sömürmediği için sadece bireysel bir suç olduğunu, AB düzeyinde yargılanmasının hukuksal olarak mümkün olmadığını iddia ediyor. Aynı fikirde olan Fransa ve Polonya da bu yasayı bloke etti. Yani İsveç’te evet evettir, Almanya hayır hayırdır, Polonya’da da ne desen fayda etmezdir.
Buschmann’a eleştiri yağmuru
Bu karışıklığın aynı standartta olması için feminist aktivist Kristina Lunz’un da aralarında bulunduğu 100’ü aşkın kadın, Buschmann’a ortak bir mektup göndererek, yasal değişimin bir zaruret olduğunu dile getirdi. Uluslararası Af Örgütü ve AP’de birçok kadın ve erkek de Almanya’nın bu tavrına tepkili.
Marco Buschmann’a gönderilen ortak mektubu bilim, kültür, sanat ve siyasetten 157 kadın imzaladı.