Açlıktan öleceğimize koronadan ölelim

  • İki kez ‘Sokağa çıkma yasağı var, uymazsanız cezası 3 bin liradır' diye uyardılar. Ben ayda 3 bin lira kazanamıyorum. Evime yiyecek götürebilmek için buradayım. Çalışmazsam açlıktan öleceğim. Açlıktan öleceğime koronadan öleyim.

YILMAZ KAYA


Amed'in Bağlar, Yenişehir ve Sur ilçelerinde amele ve hamalların her sabah iş aramak için bir araya geldiği “amele pazarları”, yoksullukta dibe vurmuş olanların son umut kapısı. 

Koronavirüs yasakları nedeniyle ameleler iş bulmakta zorlanırken en azından evine ekmek götürebilmek için bu pazarlara gelip iş bekleyenler ise, “Sokağa çıkma yasağı var" denilerek engelleniyor. "Açlıktan öleceğimize koronadan ölelim" diyen ameleler, "Bir gün çalışmazsak o gün ailece açız. Devletten tek bir kuruş yardım almadık. Soğan-patates dağıtacaklarına işsizlere iş imkânı yaratsınlar" diyor. 

Saat 5’te bir umut

Bağlar-Dörtyol kavşağı, Yenişehir-Gevran Caddesi girişi ve Eski Hal önü, her gün sabah 05:00 sıralarında amele ve hamalların “belki bir umut” diye gelip iş bekledikleri yerler. Koronavirüs nedeniyle uygulanan sokağa çıkma yasağı nedeniyle amele ve hamallar buraya da gelemiyorlar. Gelenler ise polisin uyarısıyla karşılaşıyor. 

25 yıldır ekmek kapısı

Fotoğrafının çekilmesini istemeyen 58 yaşındaki Mehmet U., yasağa rağmen buraya geldiğini belirterek, "5 çocuğum var. Onlar evlendi, 30 yaşındaki zihinsel engelli bir oğlum ve eşimle birlikte kalıyoruz. Ne bir birikimimiz, ne bir gelirimiz var. 25 yıldan fazladır buraya gelir iş beklerim. Bazen ev taşıma işi olur, bazen yük taşıma işi olur, bazen inşaatta günlük yevmiye işi olur. Günlük elime geçen 80-100 lira ile geçinmeye çalışıyorum. Ama her gün iş yok. Bazen bir hafta beklersin iş çıkmaz. Yasaktan önceki haftada sadece 3 kez yük taşıma işi çıktı" diyor. 

Cezayı da göze alıyorlar

Yasağa rağmen gelip burada 'iş çıkar' umuduyla beklediğini belirten Mehmet U., "İki kez ‘Sokağa çıkma yasağı var, uymazsanız cezası 3 bin liradır' diye uyardılar. Ben ayda 3 bin lira kazanamıyorum. Evime yiyecek götürebilmek için buradayım. Çalışmazsam açlıktan öleceğim. Açlıktan öleceğime koronadan öleyim" diyerek içinde bulundukları handikapa dikkat çekiyor. 

Yazın fındığa kışın hamallığa

Yasağa rağmen iş bekleyenlerden biri de Necmi Aldoğan (45). El arabası ile her gün buraya gelip yük taşıma için beklediğini kaydeden Aldoğan, "Arazimiz olmadığı için Derik'ten göç ettik buraya. Geçici işlerde çalıştım. On beş yıldan bu yana da yaz olunca eşim ve dört çocuğumla birlikte fındık toplamaya gideriz. Ama onun da dönemi sadece 2-3 ay. Ondan sonrası işsizim. Günlük inşaat işlerinde, yük taşımada iş olursa ekmek paramızı çıkarıyoruz. Onun dışında işsizim" diye anlatıyor. Başka bir gelirinin olmadığını kaydeden Aldoğan, "Her sabah saat 5 sıralarında buradayım. Hamala, ameleye ihtiyacı olanlar olursa günlük 70-80 liraya çalışmaya gidiyorum. Bazen haftada 4 gün, bazen 5 gün olur ama bazen de haftalarca iş olmayabiliyor" diyor.

Karın tokluğuna çalıştırıyorlar

Gevran Caddesi girişindeki amele pazarında iş bekleyenlerden 60 yaşındaki yaşlı amele Abdülrezzak ise soyadının yazılmasını istemiyor. Kulp’tan 30 yıl önce buraya göç ettiklerini ve mesleği olmadığı için amelelik yaptığını belirten Abdülrezzak şöyle konuşuyor: "20 yıldan fazladır buradayım. Sabahın erken saatlerinde geliriz. İşçiye ihtiyacı olan ya da yük taşıtmak isteyenler gelip yevmiye ile bizi seçerler. Tabi gelenlerin ilk tercihi güçlü ve genç olanlar. Bundan kaynaklı sık sık iş olmuyor. Eskiden biraz daha rahattık. Suriyeliler geldikten sonra daha da kötüleşti işler. Çünkü onları karın tokluğuna çalıştırıyorlar. Devlet zaten bunlara aile başı bin lira veriyor. Erkekler de karın tokluğuna ya da haftada 200-250 lira karşılığında çalıştırılıyor."

Et bizim için lükstür

İki oğlunun da işsiz olduğunu ve geçici iş olursa çalışabildiklerini kaydeden Abdülrezzak, "Eğer iş çıkarsa buradan kazandığım para en fazla iki-üç günlük yemek ihtiyacımızı karşılıyor. Un, şeker, bulgur, makarna, sebze alıyoruz. Et olarak ancak ayda en fazla iki kez tavuk alabilirim. O da bizim için lüks sayılır. Cumhuriyet mahallesinde bir gecekondu evim var. En azından kira derdim yok" diyor. 

Patates-soğanı da göremedik

10 yıldan fazla bir süredir hamallık ve amelelik yaptığını belirten Ş.E. de işsizlikten şikayetçi. Hiçbir geliri olmadığı için Bağlar Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma Fonu'na başvurduğunu ancak yardım alamadığını belirten Ş.E, "Yardım dağıtıyoruz diyorlar. Evet, doğru, dağıtıyorlar ama kime gidiyor bu yardımlar? Gidin araştırın, gıda yardımı yaptıklarının tamamı kendi adamları. Evlerinde 2-3 tane sigortalı çalışanları var ama 'yoksullar' diye bunlara yardım yapılıyor" diye aktarıyor. 

Dilenci değiliz iş istiyoruz

"Patates-soğan dağıttılar, onu da alamadık" diyen Ş.E., şöyle devam ediyor: "Biz dilenci değiliz, iş istiyoruz. Devlet yatırım yapsın buralara. Öyle büyük yatırım da değil. Devletin elinde on binlerce dönüm hazine arazisi var, buraları tarıma ve hayvancılığa açsınlar. Patronu devlet olsun, işçisi biz olalım. İş imkanı yarattılar mı ki, biz de 'çalışmıyoruz' dedik."

Buna da yaşamak denirse

Fotoğrafının çekilmesini istemeyen amelelerden Hasan Çiftçier de hiçbir kurumdan yardım alamadıklarından şikayetçi. Geçen yıla göre bu yıl işlerinin daha da kötüleştiğini ve ekmeğe muhtaç olduklarını belirten Çiftçier, "Yukarıda Allah var, yalan konuşmuyorum. Kaç gündür iş yok. Dün bir kanalizasyon açma işi için çağırdılar. Buradan aldığım para ile gidip eve 25 kilo un, makarna, çay, bulgur ve şeker aldım. Yarı aç, yarı tok yaşıyoruz. Bizim hayatımıza da yaşamak deniliyorsa, bu halde yaşayacağıma ölseydim daha iyiydi. Ne yapalım, kaderdir diye kendimizi avutuyoruz" diyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.