Adını tarihe yazdıran Êzîdî kadınlar

Haberleri —

Fermanlara, soykırım ve sürgünlere rağmen ayakta kalmayı başaran Êzîdîlerin tarihinde birçok kadın direnişçi, lider, yazar ve sanatçı da öne çıkıyor. Onlar özgürlük mücadelesinde ve Kürt kültürünün korunmasında önemli roller oynamış isimler…

PERWER YAŞ / ANF/BERLİN

3 Ağustos 2014 günü DAİŞ çeteleri Êzîdîlerin kutsal mekanı Şengal’e saldırarak, yakın insanlık tarihinin en kanlı soykırımlarından birisini gerçekleştirdi. Binlerce Êzîdî katledilirken, binlerce kadın ve çocuk da kaçırıldı. Êzîdîler yaşananları ’73. Ferman’ olarak adlandırırken, dünya ise özellikle Êzîdî kadınlara uygulanan vahşetten dolayı ’kadın kırımı’ olarak tarihe not düştü.

Zira Êzîdî geleneği, dini ve kültürünün sürdürücüleri oldukları için bu soykırımda en çok Êzîdî kadınlar hedef alınmıştı. Çünkü ferman ve asimilasyonlara en çok onlar direnmiş, Kürt kültürünün, müziğinin günümüze uluşmasına en çok onlar katkı sunmuştu. Ayrıca Êzîdî kadınlarının sömürgeci devletlerin asimilasyonlarına karşı Kürtçenin korunup bugünlere uluşmasında, Kürt sözlü edebiyatının diri tutulmasında önemli rolü var.

Mücadeleleri ve kültürel çalışmalarıyla Kürt tarihine geçen Meyan Xatun’dan Binevş Agal’a, Eznîva Reşîd’den Cemîla Celîl’e bazı Êzîdî kadınlarının kısa hayat ve mücadele öyküleri şöyle:

 

MEYAN XATUN

   

Êzîdîlerin ruhani liderleri Mîrlerin tarihinde önemli bir role sahip olan Meyan Xatun, 1873 yılında Şêxan’ın Baedre köyünde dünyaya geldi. Yaşadığı yıllarda Êzîdîler ve Şengal son yüzyılların en büyük katliamlarından geçiyordu. 19. yüzyıldaki ilk soykırım, 1832 yılında Soran prensi Mîr Muhammed’in (Mîrê Kor) fermanıyla gerçekleşti. Kıyımdan geçirilen Şengal’de Êzîdîlerin tarihindeki Birinci Mîr Elî Beg katledildi.

Meyan Xatun ise İkinci Mîr Elî Beg’in eşiydi. 1892 yılında Ömer Vehbi Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu bazı Müslüman Kürt ve Arap aşiretlerinin de desteğiyle Şengal’i bir kez daha kıyımdan geçiriyordu. Osmanlı tarihinde Ferik Paşa olarak bilinen Ömer Vehbi Paşa, Êzîdîlerin yaşadığı 73 fermandan en büyüğünü gerçekleştirdi. İslamiyeti kabul etmeyen binlerce Êzîdî’yi kılıçtan geçirdi, zorla İslamiyeti dayattı. İkinci Mîr Elî Beg ve eşi Meyan Xatun ise sürgüne gönderilirken, Êzîdîlerin kutsal eşya ve yapıtları Musul’a gönderildi, Şengal’deki kutsal mekanlar ise zorla medreseye dönüştürüldü.

Şengal’deki bu kıyıma Osmanlı içindeki Hıristiyan halkın ve konsolosların baskısı sonucu ara verildi. Ömer Vehbi Paşa bölgedeki görevinden alınarak İstanbul’a çağrıldı. İşte o ferman günlerinde cesareti ve otoriter kişiliği sayesinde Êzîdîleri bir arada tutan Meyan Xatun, eşinin 1913’te ölümünden sonra oğlu Seîd’in henüz küçük yaşta olmasından dolayı bir dönem mirlik görevini de üstlendi. Hem oğlu Seîd Elî Beg’in hem de torunu Mîr Tahsîn Beg’in (Ocak 2019’da vefat etti) mirlikleri döneminde arka planda liderliği elinde tuttu. Laleş’in yeniden Êzîdîlerin ibadethanesi olmasına öncülük eden Meyan Xatun, 1956 yılında hayata gözlerini yumduğunda Êzîdîlerin yakın tarihindeki en önemli kadın figürü olarak hafızalara kazınacaktı.

EZNÎVA REŞÎD

   

Kürtçe’nin yasak olduğu, Kürtlerin de asimilasyon cenderesine tutulduğu yıllarda Kürtlerin evine “Yêrêvan xeber dide Guhdarên ezîz!” (Erivan konuşuyor, değerli dinleyiciler) sözleriyle girdi. 1926’da Ermenistan’ın Elegez bölgesinde Êzîdî bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Eznîva Reşîd, 1955 yılında Kürtçe yayına başlayan Erivan radyosunun ilk kadın spikeri oldu. 1982 yılına kadar toplam 27 yıl boyunca Ermenistan’ın sınırlarını aşarak bütün Kürdistan’da duyulan sesiyle adını Kürtlerin yakın tarihine yazdıran Reşîd, 2000 yılında hayatını kaybetti.

BEGÊ SAMUR

Gerçek adı Bexe Samur’du. Ancak halk arasında Begê Samur olarak biliniyordu. Dina aşiretinden olan Begê Samur, 1894-1958 tarihleri arasında Riha’nın Pirsus ilçesi Mishacerk köyü ile Wêranşar ilçesi Oğlakçı köyünde yaşadı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla devletin Müslümanlaştıramadığı Êzîdîlerin başında gelen Begê Samur, halk arasında zamanla bir efsaneye dönüştü.

Değişik kaynaklara göre ise Begê Samur, Êzîdî kalmak için verdiği direnişin bedelini köylüleri tarafından aşağılanma ve dışlanma, hatta köy çocukları tarafından taşlanmaya kadar uzanan biçimlerde ödedi. Begê Samur, Pirsus-Wêranşar hattında baskılar nedeniyle İslamiyet’i görünüşte kabul eden, fakat Êzîdîlerin ritüel ve değerlerinden bir şekilde kopmayan Êzîdîler arasında ise büyük saygı gördü. Ünü Êzîdîlerin yaşadığı bütün coğrafyaya kadar uzandı. Evlilik tekliflerini ret edip hayatının sonuna kadar bekar kaldığı için de Êzîdîler arasında azizelik makamına yükseltildi.

CEMÎLA CELÎL

   

1940’ta Erivan’da dünyaya gelen Cemîla Celîl, Kürt edebiyatı, tarihi ve müziğine önemli hizmetleri olan Casimê Celîl’in çocuklarından birisidir. Ailesi Qers’ten Ermenistan’a sürgün edilen Êzîdî ailelerinden Celil kardeşlerin her biri Kürt kültür ve edebiyatının bir alanını seçmişti. Prof. Dr. Ordîxanê Celîl edebiyatı, Prof. Dr. Celîlê Celîl tarihi, Cemîla Celîl ise müziği tercih etmişti.

Müzik okulunu bitiren Cemîla Celîl, genç yaşta Erivan radyosunun Kürtçe bölümünde çalıştı. 1964’te daha 24 yaşındayken 75 Kürtçe anonim şarkıyı notaya dökerek Kürtçe kilamları kitaplaştırdı. Ermenistan’da yaşayan Kürtlerin köylerini gezip kadınların ağıtları, söylence ve yaşam hikayelerini kardeşleriyle teybe kaydetti. Topladığı stran ve kilamları notaya çeviriyordu. Topladığı materyalleri 10’a yakın kitapta topladı. Böylelikle unutulmaya yüz tutan Kürtçe eserlerin derlenip kayıt alınmasına büyük katkı sundu.

BINEVŞ AGAL (BERÎVAN):

   

Sadece Êzîdîlerin direniş tarihinde değil, Kürdistan özgürlük mücadelesinin tarihinde de ismi hep anılacak bir savaşçı. 1966’da Êlîh’in Beşîrî ilçesinde dünyaya geldi. Ailesi, bir aşk destanı olan ”Cembeliyê Mirê Hekkarî û Binevşa Narîn”den esinlenerek adını Binevş koydu. Bütün ailenin Almanya’ya bir araya geldiği 1982 yılında, PKK’nin 4’üncü kuruluşu yıldönümü kutlamasında özgürlük mücadelesiyle tanıştı. 1984’te ise aktif yer aldı.

1985’te Suriye ve Rojava’ya geçti. Rojava’da ilk kadın hareketi çalışmalarında yer alan Binevş Agal, Kuzey Kürdistan’da yeni başlayan halk örgütlenmesi çalışmaları için 1988’de Cizîra Botan’a gitti. Bêrîvan ve Zozan isimleriyle mücadelesini sürdürdü. Kısa sürede Cizîra Botan bir “Berivan efsanesi” ile yankılandı. Hemen hemen her evde bir anısı anlatılır. Gittiği her evde izler bırakır. Çünkü özellikle kadınları etkileyerek onları mücadeleye ve direnişe çeker. Türk devlet güçleri ise onun peşindedir. 18 Ocak 1989’de girdiği çatışmada şehit düşen Binevş Agal, Cizîra Botan’da defnedildi. Mezarı bir türbe gibidir. Çocuğu olmayan insanlar, hastalar, yaşlılar Binevş Agal’ın mezarının başına gidip şifa arar.

BEHİYE YASİT (HACER):

   

Binevş Agal’dan sonra PKK saflarına katılan ikinci Êzîdî kadındır. 1965 yılında Beşîrî’de dünyaya geldi. 1986 yılında ailesiyle birlikte geldiği Celle’de PKK ile tanıştı. Bir yıl sonra aktif devrimciliğe başladı ve hemen gerilla saflarına katıldı. 4 Aralık 1989’de 11 arkadaşıyla Dicle nehrini geçmeye çalışırken Türk ordu güçlerinin pususuna düştü. Yasit ve 11 gerillanın cenazesi Cizîr’de, Binevş Agal’ın yanına defnedildi.

ESMER DEMİR

   

Binevş Agal’ın şehadeti ardından Almanya’dan bir Êzîdî genç kadın daha özgürlük mücadelesi saflarına katıldı. Adı, Esmer Demir’di. Beşiri’nin Dusayî köyünde 1971 yılında dünyaya gelmiş, Êzîdîlere yönelik baskılardan dolayı ailesiyle birlikte küçük yaşlarda Almanya’ya göç etmişti. 1990’da PKK saflarına katılan Esmer Demir’in kod adı Xanê Sîpan’dı. Doğu Kürdistan’da gerilla olarak mücadelesini sürdürürken, 22 Mayıs 2008’de Kelareş’te İran güçleriyle girdiği bir çatışmada 6 arkadaşıyla birlikte şehit düştü. Esmer Demir, 15 Ağustos 2018’de Türk devletinin Şengal’e düzenlediği saldırıda şehit düşen Êzîdî Koordinasyonu Üyesi Zeki Şengalî’nin yeğeniydi.

ZEYNEP BOZKURT (BİNEVŞ EDESSA)

   

20 yaşına geldiğinde Binevş Agal’ın izinden gitmek istedi ve adını Binevş koydu. 1974 yılında Wêranşar’da Êzîdî bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi, ailesiyle birlikte küçük yaşta Almanya’ya göç etti. Bir dönem Şam’da Mahsum Korkmaz Akademisi’nde siyasi ve ideolojik eğitim gördü.

Eğitimin sonunda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ona yönelik şunları söylemişti: “Senin gibi Êzîdî bir kızı daha almıştık yanımıza. Okuma yazması yoktu. Kızın üzerinde epeyce de durmuştuk ve kız ülkesine doğru katıldı. Cûdî’den Cizre’ye o ilk adımları etkileyici bir biçimde atmasını bildi. Sen onun çok gelişmiş bir biçimi oluyorsun. Ama koşullar şimdi daha zor. Girişler değil, işlerin karmaşasında sağlam yol almayı emrediyor. Bu ustalığı inşallah gösterirsin, rolün sahibi olursun.”

Daha sonraki mücadele yıllarında HPG Askeri Konsey Üyesi ve YJA Star Meclis Üyesi olan Binevş Edessa, Cûdî Dağlarında 12-22 Aralık 2011 tarihleri arasında Türk ordusuyla girilen ve iki gün süren çatışmada 13 arkadaşıyla birlikte şehit düştü. Adı ise Kürdistan’da kadın direnişinin son halkalarından birisi olarak özgürlük tarihine yazıldı.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.