‘Ah’ demediler, unutmadılar, affetmediler

Kadın Haberleri —

TJK-E

TJK-E

  • Sara, Rojbîn ve Ronahî’nin direnişiyle güçlenen kadınlar Paris Katliamı’nın yıldönümünde kararlılığıyla Paris’i aydınlığa kavuşturacak. TJK-E, İmralı’dan Paris’e kadar uzanan komploların ve örtbas edilmeye çalışan katliamların kadın devriminin ilerleyişini durduramayacağını belirtti.

Sakine Cansız (Sara) ve yoldaşları Leyla Şaylemez (Ronahî) ile Fidan Doğan (Rojbîn), 9 Ocak 2013’te Fransa’nın başkenti Paris’te katledildi. 11 yılını geriden bırakan katliamın MİT eliyle gerçekleştirildiği ortaya çıkmasına rağmen, Türk devleti hesap vermedi. Katil devletin hesap vermediği gibi öncü Kürt kadınlarını hedef alması bugün bile devam etmesine karşın direniş ve mücadele de duraksamadı.

Direniş mirasını Sara’dan alan kadınlar katliamın yıldönümünde Paris’e akarak “2013’ten 2024’e Paris Karanlıkta, Adalet Nerede” diye hesap soracak. Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), Paris Katliamı’nın yıldönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yaparak, “İmralı’dan Paris’e kadar katliamlar, komplolar kadın devriminin ilerleyişini durduramayacak” dedi.

‘Ah’ demeye utanan Sara’nın direnişi gibi

“21. yüzyılın ilk çeyreğini geride bıraktığımız şu günlerde erkek egemen aklın ürünü olan kapitalist sistem, doğa, toplum ve kadın kırımıyla, milliyetçilik ve dincilik eksenli yürüttüğü savaşlarla insanlığın geleceğini ve umudunu karartmak isterken, zamanın bize hatırlattığı bu gerçeğe karşı direnenlerin hakikati oluyor.

Zaman bize, ‘ben bu kavgaya aşığım’, Diyarbakır zindanlarında gördüğü işkenceler karşısında ‘ah demeye utandım’ diyen Sara gibi inançlı ve dirençli olmayı öğretiyor. Sakine Cansız’ın ve yol arkadaşları Fidan Doğan’ın, Leyla Şaylemez’in aydınlattığı hakikatten öğreniyoruz zamanın ruhunu. Zaman bize hatırlamayı ve affetmemeyi öğretiyor. Zaman 21. Yüzyılda kadın devrimine giden yolda yürümeyi bir varlık gerekçesi olarak gören kadınları kavgaya çağırıyor.

Unutmadık, affetmedik

Bu yüzden adaleti aramaktan, daha da ötesi, kendi ellerimizle yaratmaktan yılmayacağız. Kürt kadınları olarak an’da devrime inanan Sara gibi kadın devrimine giden yolun taşlarını döşemekten vazgeçmeyeceğiz.

Sesimiz, hegemon güçlerin kirli ittifaklarını ve sessizliğini yıkmak için ‘adalet’ihaykırdığımız sokaklar, meydanlar, yollar, devlet kurumlarına çarparak geri dönse de bize, katliamlarla bizi yolumuzdan alıkoyamazsınız. Geçen 11 yılda katledilişimizi izlemenizi unutmadık, affetmedik. Zaman ilerledikçe kadın devriminin düşmanı olan kirli ittifakları yakından tanıdık.  

Belgeler ortada ama sustunuz

Üç Kürt kadının katledilmesinin MİT eliyle gerçekleştirildiğine dair belgeler, ses kayıtları, bağlantılar ortaya çıktığı halde, Fransız makamların dosyayı kapatma çabalarını istemesine rağmen sustunuz. Üç fidanın ailelerinin 2018’de yaptıkları ikinci başvurudan sonra 2020 yılında yapılan ‘gizlilik kararının kaldırılması’ talebine halen bir cevap verilmedi.

Bu senaryoyu siz yazdınız

26 Aralık 2022’de Kürt kurumları ve temsilcilerine dönük yeni suikast planları yapıldığını duyurmamıza rağmen kılınızı kıpırdatmadınız. Dünyanın dört bir yanında hakikati ve adaleti açığa çıkarma çabalarımızı görmediniz. Tam da bu nedenle geçtiğimiz yıl 23 Aralık’ta yine benzer yöntemlerle Kürt kadın hareketinin öncüsü olan Evîn Goyî, Mîr Perwer ve Abdurrahman Kızıl’ın katledilmesinin senaryosunu siz yazdınız.

‘Ha bizi ha Sakine’yi vurmuşlar’

Rêber Apo 23 Şubat 2013’teki heyet görüşmesinde ‘ha bizi ha Sakine’yi vurmuşlar’ diyerek katliamın amaçlarına işaret etmişti. Rêber Apo’nun ‘Kadının özgürleşmesi Sakine’nin mücadelesidir’ sözü, İmralı-Paris diyalektiğinin benzerliğine ve Sara yoldaşın Kürt kadınlarının mücadelesindeki öncülüğünün en yalın anlatımıydı. Adalet arayışımızla, hegemon güçlerin suskunluğuyla, sabırla geçen 11 yıl boyunca bu diyalektik hep işledi. Ne Rêber Apo’ya mutlak tecrit uygulayarak ne de Sara’yı ve sonrasında Kürt kadınlarının öncülerini katlederek sonuç alabildiler. Nasıl ki Rêber Apo’yu 25 yıldır İmralı’da esaret altına alarak Kürt halkının direnişini kırmak istediyseniz ve başaramadıysanız, üç Kürt kadınını katlederek bizi özgürlük yürüyüşümüzden de alıkoyamadınız. Nasıl ki Rêber Apo’nunparadigması Hindistan’dan Meksika’ya, Kenya’dan Avusturalya’ya kadar yayılıyorsa, Kürt kadınlarının özgürlük yürüyüşü de erkek egemen sisteme direnen her kadının ilhamı oluyor. Sara’nın ve yol arkadaşlarının yok etmek istediğiniz hakikati yaşıyor. Rojava’da DAİŞ’ekorku salan kadın savaşçıların attığı zılgıtta, Rojhilat’da bir genç kadının başından çıkarıp attığı tülbenti tutuşturan ateşte, Bakur’da zindanlara attığınız binlerce kadının attığı slogana, Kurdistan gerillasının cesaretine, içtiği yeminde yaşıyor. Sara’nın direnişi şimdi toprağın, suyun, inancın ve kültürün koruyucusu olan toplumsal hareketlerin ve dünya kadınlarının aldığı ilhamı.

Durmadık aksine güçlendik

Muktedirlere diyoruz ki ne acımızı paylaştığınıza dair göstermelik sözlerinize, ne de öfkemizi dindirmek için verdiğiniz boş vaatlere aldandık. Ne de adalet arayışımız ve Sara’nın özgürlüğe çağıran sesini takip etmekten… Üç fidanı katlederek bizi mahkûm etmek istediğiniz acıdan güçlenerek çıktık.

Muktedirlere diyoruz ki İmralı’dan Paris’e kadar bizzat planladığınız, yapıldığında kılınızı bile kıpırdatmadığınız ya da örtbas etmeye giriştiğiniz katliamlar, komplolar Kürt halkının direnişini kıramayacak, kadın devriminin ilerleyişini durduramayacak. Adaletin terazisini ölçen bizim öfkemiz, kararlılığımız olacak. 11 yıldır karanlıkta kalan Paris şehrini hatta dünyayı aydınlığa biz kavuşturacağız.

On bir yıldır olduğu gibi yine Avrupa’daki tüm Kürtler olarak Paris’e akacağız. Ve ‘2013’ten 2024’e Paris Karanlıkta, Adalet Nerede’ diye soracağız.  On bir yıldır olduğu gibi halkımızın sesimize güç katacağına, katliamcılara ve suskunluklarıyla ortak olanlara gereken cevabı vereceğine inanıyoruz." FRANKFURT

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.