AKP var, kuraklık da eklendi

  •  AKP’nin iktidara geldiği 2002’den beri çiftçinin geliri 8 kat, borcu ise 63 kat arttı. 205 milyar lirayı aşan borcun 146.6 milyar lirası bankalara. Mazot ve gübre dahil girdi maliyeti dizginsiz. Yayla yasakları, yem, ilaç masrafı hayvancılığı da bitiriyor. Buna askeri saldırılar da eklenince Kürt köylüsü, zorunlu göç ediyor.
  •  Yıllardır süregelen yanlış tarım politikalarına kuraklık nedeniyle yaşanabilecek üretim düşüklüğü de eklendi. Hükümet, salgında da görüldüğü gibi kuraklığı da istismar ediyor. Örneğin Ergani’deki çiftçiler, sulama kanallarında suyunu taştığını, Bismil’de AKP’li vekillerin arazilerinin sulanmasında ise hiçbir engelin yaşanmadığını belirtiyor.

YILMAZ KAYA / AMED

Amed’de son 50 yılın en kurak sezonu yaşanırken, on binlerce dönüm araziye ekilen buğday, arpa ve mercimek, kuraklık nedeniyle tarlada kurudu. Zararlarının karşılanması için Haziran’da ikinci ürün olarak mısır ve ay çiçeği ekmek isteyen çiftçilerin barajdan su kullanmaları ise ‘su rezervi yetersiz’ denilerek yasaklandı. Ergani bölgesinde yaşayan çiftçiler, sulama kanallarında su bulunduğunu, taşan suların dereler aracılığı ile yeniden baraja döküldüğünü belirterek, Bismil’de AKP’li vekillerin arazilerinin sulanmasında ise hiçbir engelin yaşanmadığını belirtiyor.

Kralkızı Dicle Pompajlı Sulama Birliği Başkanı Hasan Denizhan imzasıyla 21 Haziran’da Yenişehir ilçesine bağlı Yukarı Nasırlar, Alpu, Sancar, Başil, Tanışık, Güzelköy, Güvendere, Yüksekköy, Güvercinlik, Kesikağaç, Dokuzçeltik, Dökmetaş, Çimenler ile Ergani ilçesine bağlı Aşağı Kuyulu, Dereboyu, Hançerli, Sallıca, Ahmetli, Gülerce, Olgun ve Bereketli mahalle muhtarlıklarına gönderilen yazıda, çiftçilerin ikinci ürün ekimine yönelmesi halinde hem su rezervi hem de enerji maliyeti açısından birliği zora sokacağı ileri sürülerek, ikinci ürün ekiminin yasaklandığı uyarısı yapıldı. Gönderilen yazıda, uyarılara rağmen ikinci ürün eken çiftçinin sulama kanallarındaki suyu kullanması halinde ise dönüm başına bin TL cezaya çarptırılacağı belirtildi.

200-250 bin lira zarar

Ergani’de çiftçilik yapan Mehmet Tosun, kuraklık nedeniyle 192 dönüm arazisinde ektiği buğday ve mercimeğin tarlada kuruduğunu ve zararını karşılamak için ikinci ürün olarak mısır ekmek istediğini, ancak su verilmeyeceği uyarısıyla karşılaştığını belirterek, ”Kuraklık nedeniyle 200-250 bin lira zararım oldu. Zararımın en azından bir kısmını telafi edeyim, gelecek yıl için tohum, mazot ve ilaç parasını çıkarayım diye ikinci ürün olarak Haziran’da mısır ekmek istedim. 16 bin liraya tohum aldım. Ancak sulama birliğinden gönderilen yazıda, su rezervlerinin yetersiz olması nedeniyle ikinci ürün için çiftçiye su verilmeyeceği, su kullananların ise su kullanım bedeli olan dönüm başına 250 TL’nin dört katı olan 1000 TL ile cezalandırılacağı bize bildirildi” dedi.

Rezerv yetersizse niye su bırakılıyor

Su rezervlerinin yetersiz olduğunun ileri sürüldüğünü, ancak bunun doğru olmadığını savunan Tosun, şöyle devam etti: ”Gelin sulama kanallarına bakın, hepsi dolu ama kullanmamıza izin verilmiyor. Bismil bölgesinde AKP’li vekillerin arazilerine su veriliyor. Bizim gibi garibanlara ise su yok. Kuraklık var ise tamam ama Bismil’e su veriyorsan, Ergani’deki çiftçiye de ver. Ben tohumu geri götürmeye gittiğimde, Bismil’den ikinci ürün ekmek için tohum almaya gelenler vardı. Onlar herhangi bir su sorunlarının olmadığını ve ikinci ürünü rahatlıkla ektiklerini söyledi. Binlerce dönüm arazi sulanıyor orada. Ancak bizim burada yasak. Suyu bedavaya vermiyorlar, parayla satın alıyoruz. Bir metreküp kullanmamıza bile izin verilmiyor. İkinci ürün için tohum alan çiftçilerin çoğu da aldıkları tohumları geri vermek zorunda kaldı.”

Verilmeyen su boşa akıyor

Ergani’ye bağlı Gülerce köyü eski muhtarı çiftçi Mehmet Şeker de ikinci ürün için su verilmemesinin gerekçesinin ‘su rezervleri yetersiz’ diye kendilerine açıklandığını, ancak bunun doğru olmadığını ileri sürerek, ”Arazilerimizde geçen sulama kanallarının tamamı dolu. Sular taşıyor, araziye akıyor, dereler üzerinden de baraja dökülüyor tekrar. Bu suyu neye saklıyorlar. Su olmazsa biz de kabullenirdik bu yasağı, ancak gelin görün ki su var ve boşuna akıyor. Bedava istemiyoruz, ücret mukabilinde su verilmesini istiyoruz ama yine de vermiyorlar” dedi.

AKP’li vekil: Bakarız

Sorunlarının çözülmesi için AKP Milletvekili Oya Eronat ile görüştüklerini belirten Şeker, ”Kuraklık yüzünden buğday, mercimek, arpadan zarar ettiğimizi, bu zararımızı karşılamak için ikinci ürün ekmeyi düşündüğümüzü, ancak sulama birliğinin su vermediğini söyledik kendilerine. O da yetkililerle görüştükten sonra, ‘su rezervi yetersiz, ondan su kullanımı yasaklanmış’ dedi, gelip sulama kanallarındaki akan suyu, tarlalara taşan ve baraja dökülen suyu görmesini istedik, ‘bakarız’ dedi. Onlardan da bir sonuç alamadık” şeklinde konuştu.

‘Su yok’ denilmesine rağmen kanallardan taşan su ile arazilerin sular altında kaldığını ifade eden Şeker, ”Sular boşuna akıyor. Bir hafta, on gün içinde ikinci ürünü ekmezsek zaten zamanı geçiyor. Bu tarihten sonra su verseler de bize bir faydası yok” dedi.

Tarlalarımızı da satamıyoruz

İkinci ürün ekimi için borçlanarak tohum, gübre ve mazot aldıklarını belirten Şeker, şunları ekledi: ”Su kullanmak yasak diyorlar. Kullanırsak dönüm başına bin lira ceza verilecekmiş. Peki çiftçi ne yapacak, açlıktan ölecek mi? Hepimiz bankalara borçluyuz. Yapılandırma yapsalar, bunun ilk taksidini ödeyecek paramız bile yok. Borcumuzu kapatmak için tarlamızı satmayı düşünüyoruz onu da yapamıyoruz. Çünkü müşterek arazi olduğu için satamıyoruz da.”

 

Yüzde 80’i zarar etti

Meteoroloji Günel Müdürlüğü’nün verilerine göre son 50 yılın en kurak Mayıs ve Haziran ayının yaşandığı bölgede, buğday, mercimek ve arpa ekimi yapan çiftçiler ekinlerini kaldıramadı. Toplam buğday rekoltesinin yüzde 5’ini, mercimek rekoltesinin ise yüzde 30’unu karşılayan Amed bölgesi, bu yıl söz konusunu rekoltenin ancak 10’da birini karşılayabildi. On binlerce dönüm araziye ekilen tahıllar, henüz hasat yapılamadan susuzluk nedeniyle tarlada kurudu.

Yüzde 63’ü bankalara borçlu

Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğlu, kuraklık nedeniyle çiftçinin perişan olduğunu belirterek, acil tedbirlerin hayata geçirilmesini ve afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğini söyledi. Kuraklık nedeniyle çiftçilerin borçla aldıkları gübre, mazot ve ilaç parasını bile karşılayamadığını ifade eden İskenderoğlu, şunları söyledi: ”Çiftçi Tarım Kredi Kooperatifleri ile özel ve kamu bankalarına borçlanmış. Bölgemizdeki çiftçilerin yüzde 63’ü bankalara borçlu. ‘Hasat zamanı ürünü satar, borcumu öderim’ diyen çiftçiler, kuraklık nedeniyle bırakın borcunu ödemesini, gelecek yıla ekeceği tohum parasını bile bulamıyor.”

Borçların ertelenmesini istedik

Bakanlığın çiftçiye dönüm başı 100 TL ödeme sözü verdiğini ve tespitlere başlandığını belirten İskenderoğlu, ”Ancak bu miktar yetersiz. Dönüm başına en az 250-300 lira verilmesini, aynı şekilde Tarım Kredi Kooperatifleri ile bankalara olan borçlarının da ertelenmesini istedik” dedi.

 

205 milyar lira borcun, 146.6 milyarı bankalara

Tarımsal girdi maliyetlerinin artmasıyla borç altında ezilen çiftçinin Tarımsal Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının yapılandırması için tanınan başvuru süresi 31 temmuz tarihinde doluyor. Türkiye’de binlerce çiftçinin şu anda icralık. Başvurularını tamamlayan çiftçinin Ekim sonuna kadar yüzde 30’luk peşinat ödemesi gerekir. Çiftçiler endişeli, haciz yine kapıda.

CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen konuyla ilgili yaptığı açıklamada, borçların yapılandırmasına ilişkin başvuru süresinin bitmesine az bir zaman kaldığını, ancak çiftçinin yapılandırma için ödemesi gereken peşinatının olmadığını ifade etti. Yapılandırma için uygulanacak olan faiz oranlarının yüzde 12 ile 18 arasında değiştiğini hatırlatan Başevirgen, ”Yüzde 30’u peşin ödemek şartıyla faizinde hiçbir indirim olmadan, çiftçiye faiz yükü dayatan bir yapılandırma oldu. Çiftçinin yüzde 30’unu peşin ödeyecek parası olsa yapılandırmaya zaten gerek kalmazdı. Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası’na olan borçların faizlerinin silinip anaparanın 5 eşit parçaya bölünmesi gibi bir yapılandırma istedik ama iktidar taleplere kulak tıkadı” dedi.

2002’den beri çiftçinin gelirinin 8 kat, buna karşılık borcunun ise 63 kat arttığını söyleyen Başevirgen, şu bilgileri verdi: “Çiftçinin borcu 205 milyar lirayı aştı. Bu borcun 146.6 milyar lirası bankalara. Mazot ve gübre masrafından çiftçi belini doğrultamıyor. Yem, ilaç masrafından hayvancılık yapanın yüzü gülmüyor. Köylü hayvanını, tarlasını satıp şehre göçüyor. Tarımı sürdürmek isteyenler de borcu borçla kapatıyor. Yıllardır süregelen yanlış tarım politikalarına ek olarak kuraklık nedeniyle yaşanabilecek üretim düşüklüğü de göz önüne alındığında, ürettiği para etmeyen ve her fırsatta ithalat sopasıyla terbiye edilen çiftçiler, tarımsal gereçlerini, traktörlerini ya da tarlalarını satmadan yapılandırma peşinatını bile ödeyemez haldeler.”

Yeni düzenleme ile yapılandırılan borçların tamamı ödenmeden çiftçiye yeni kredi de verilmeyeceğinin altını çizen Başevirgen, peşinatını ödeyemeyen çiftçiye yine icra geleceğinin dile getirdi. Başevirgen, ”Çiftçinin bankası olan Ziraat Bankası, çiftçisine destek olmak yerine medya patronlarına adeta hibe gibi milyon dolarlık krediler sağladı. Geri ödemesini bile yapmayan bu patronlara yasal takip başlatmayan çiftçinin bankası, söz konusu çiftçinin borcu olunca, 20 bin liralık borç için traktör haczediyor. Çiftçi ve üreticinin dayanacak gücü kalmadı” dedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.