Alman tutsaklar dayanışmada

Almanya’da tutsaklar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve Türk cezaevlerinde açlık grevindeki tutsaklarla dayanışmada. Almanya’daki tutsaklar, 3 günlük açlık grevi, Avrupa Konseyi’ne dilekçe ve dayanışma amaçlı mektup kampanyası gibi etkinlikler düzenledi.
DİLAN REŞWAN
Leyla Güven’in ve tutsakların cezaevlerinde başlattıkları, adım adım Hewlêr, Mexmûr, Strasbourg, Galler, Toronto, Duisburg, Den Haag, Nürnberg ve Viyana kentlerinde Kürdistanlıların katılımıyla yapılan açlık grevleri dünyada önemli bir yankı yaratırken, direnişteki tutsaklara Alman cezaevlerinden destek geldi. Alman siyasi tutsaklar, bir dizi eylem ve etkinliklere imza attı. Alman cezaevlerindeki tutsakların Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için sürdürülen açlık grevi ile dayanışma amaçlı yaptığı 3 günlük açlık grevi, Pazar günü sona erdi.
Siyasi tutsakların sendikası “Gefangenen-Gewerkschaft/Bundesweite Organisation (GG/BO)”, Türk cezaevlerindeki tutsaklarla dayanışma amaçlı farklı eylemlerin de yapıldığını açıkladı. Eylem dizisi kapsamında destek açlık grevi, protesto etkinlikleri, ilgili kurumlara dilekçe gönderme ve dayanışma mektupları yer alıyor.
AK’ye dilekçe
Chemnitz, Neumünster ve Rosdorf cezaevlerinde kalan mahkumlar ve diğer eylemciler adına Neumünster Cezaevi’nde Peter Reitenbach ve Rosdorf Cezaevi’nden Sven Herhold, Avrupa Konseyi’ne (AK) bir dilekçe gönderdi. Dilekçede İşkenceyi Önleme Komitesi’nden (CPT) bir heyetin İmralı’ya gitmesini talep edildi.
Alman cezaevindeki devrimcilere mektup
Jena Cezaevi sendikasının kampanyası çerçevesinde ise yaklaşık on kişi, Almanya cezaevlerinde tutulan PKK, DHKP-C ve TKP/ML’li devrimciler ile dayanışma amaçlı mektup gönderdi.
Dayanışma açlık grevi
Üç günlük açlık greviyle dayanışmada bulunan Chemnitz Cezaevi sendikacılarından Sandra W., Berlin tutsaklar sendikasına gönderdiği mektupta, kızgın, üzgün olmakla birlikte tüm duygularının karma karışık olduğunu dile getirdi. Sandra, 26 Ocak 2019’da yazdığı dayanışma mektubunda şunları yazdı: “Kültür ve dil farkı olsa da hepimiz ortak noktası mücadele etmemizdir. Bizlere insan muamelesi gösterilmesini istiyoruz. İnsan hakları ayaklar altına alınıyor. Bir tutsak olarak size güç vermek istiyorum; asla vazgeçmeyin! Zor da olsa güçlü olun! Vazgeçerseniz onlar kazanacak. Bunu istemeyiz. Bu yüzden dayanışma içerisinde olduğumu göstermek için ben de açlık grevine dahil oldum. Ben, Sandra W., Türk devletinden Öcalan üzerindeki tecridi kaldırmasını talep ediyorum. Almanya, Türkiye, Amerika ve tüm ülkelerin cezaevi koşullarının düzeltilmesi gerekir. Parmaklıklar ardından olsa dahi, biz de insanız! Herkes için özgürlük. Hapsetmek, aşağılama ve eksik haklar çözüm değildir!”
Tutsaklara mektup
Berlin’deki Tegel Cezaevi’nde kalan 40 tutsak da başta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olmak üzere Türkiye’deki cezaevlerinde tutulan Kürt siyasetçi ve devrimcilere mektup gönderdi.
Ortak mücadele vurgusu yapılan mektupta, Almanya’daki cezaevlerinde de tecridin olduğuna dikkat çekildi. Alman tutsaklar, mektuplarda yaşadıkları sorunları dile getirerek “yalnız değilsiniz” mesajı verdi. Mektubun devamında baskıdan çekindiklerinden dolayı, birçok ismin verilmediği belirtildi.
Aynı sebepten dolayı açlık grevine girmediklerini belirten 5 kişinin imzasıyla yazılan mektupta şu satırlara yer aldı: “JVA Tegel Cezaevi’ndeki tutsaklar Niko Jakob, Hauke Burmeister, Hans Weiß, Medi Shareef ve Thorsten Gahlbeck olarak, başta İmralı Adası’nda tutsak edilen Abdullah Öcalan olmak üzere tüm Kürt siyasi tutsaklarına devrimci selamlarımızı gönderiyoruz. Türkiye’deki tutsakların üzerindeki baskıyı, hukuk devleti olan Almanya’da bir cezaevinde hissedebiliyor, anlayabiliyoruz. Bizler bile hukuk devletinin başarısızlığından mağduruz. Örneğin Berlin Eyalet Mahkemesi, şikayetleri gereksiz yere reddediyor veya dava süreci yıllar sürüyor. Temel haklar törpülenmeye çalışılıyor. Dava dosyalarına erişim yasağı getiriliyor. Bunun yanı sıra cezaevindeki dilekçeler kayboluyor. Tegel Cezaevi’nde ne anayasa ne yasa kalmış. Cezaevi çalışanları tarafından tutsakların aleyhine sahte raporlar çıkarılıyor. Tüm bunlar, bir hukuk devleti olan Federal Almanya’nın başkenti Berlin’deki Tegel Cezaevi’nin gerçekleri.
Tabii ki İmralı Cezaevi ile kıyaslandığında burası daha “konforlu”. Ancak burada da insan hakları ihlalleri yaşanıyor, temel haklar ve yasalar çiğneniyor. Yani burada yeniden topluma kazanma gibi bir amaç yok.
Özellikle Abdullah Öcalan ve Kürt tutsakları başta olmak üzere, dünyanın her yerinde bulunan tutsaklarla, insan hakları hukuku için dayanışma içerisindeyiz. Kendinizi ezdirmeyin, dayanın ve haklarınız için mücadele edin! Açlık grevine girmedik ancak kalpleriyle açlık grevinde olanlarla...”
