Almanya'da mülteci kampları: Yarı açık cezaevi


Kamplar ter örgülerle çevrili
Mültecilerin bulundukları kamplarda hayattan izole edilmeye çalışıldığını anlatan Özdemir, "Savaşla ilgili olarak ya da ekonomik, cinsel ve inançsal bazda yaşadıkları travmalardan kurtulmak isteyen mültecilerin sorunu ne yazık ki hala kanayan bir yara olmaya devam ediyor. Kampların etrafı tel örgülerle çevrili ve mülteciler yerleşim yerlerinden mümkün mertebe uzak tutulmaya çalışılmakta. Bu mülteci kamplarında sorunlar o kadar fazla ki, insan gerçekten söze nereden başlayacağını bilemiyor" dedi.
Bir çadırda 32 kişi!
Mülteci kamplarındaki yaşam koşullarını anlatan Özdemir, seçim bölgesindeki durumu ve çalışmalarını şu sözlerle özetledi: "Hamburg yakınlarında ve şehrin merkezi yerlerinde kurulu olan kampları imkanlarım doğrultusunda sık sık ziyaret etmeye çalışıyorum. Her ziyaret sonrası moralim bozuluyor ve bu durum beni yeni arayışlara itiyor. Mümkün oldukça yaşanan sıkıntıları meclis gündemine de taşıyorum. Stelingen'de bulunan iltica kampında bine yakın insan kalıyor. Barınma ihtiyaçları konteyner ile karşılanmaya çalışılıyor. Kimi mülteciler buralarda bile yaşayamıyor, kendilerine verilen çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Tek bir çadırda 32 kişinin kaldığını gördüm."
Mültecilere dayatılan insanlık dışı yaşam koşullarını yerel parlamentoya taşıdığını fakat tatmin edici bir cevap alamadığını söyleyen Özdemir, "Eyalet İçişleri Senatörü Michael Neumann, konteyner firmalarının fiyatları yüksek tuttuğunu belirtti. Yıl sonuna kadar Hamburg'a 26 bin mülteci gelmesi bekleniyor. Konteynerlerdeki ranzalar iki katlı olacak. Bu ranzalar, askeri ranzalar" dedi.
1000 kişiye 1 psikolog
Barınma sorununun dışında hijyen ve sağlık problemlerinin de büyük bir sorun olarak ortada durduğunu belirten Özdemir, şöyle devam etti: "Bine yakın insanın kaldığı kamplarda tuvaletler günde bir kere temizleniyor. Mutfak ve banyoların olduğu yerler günde en az üç kere temizlenmeli. Ayrıca bine yakın insana sadece bir tane psikolog gönderiliyor. Çoğu savaş ortamından gelmiş bu insanlar zaten yeterince acı çekmiş. Yardımcı olunabilmesi için daha çok psikiyatrist, psikolog ve tıbbi desteğin sağlanması gerekmekte. Doktor bekleyenlerin oluşturdukları kuyruk o kadar uzuyor ki çoğu hasta tedavi olamadan veya ilaç alamadan doktorun bir sonraki gelişini beklemek zorunda kalıyor. Uzun bekleyişler, birçok insanda ciddi hastalıklara yol açmış durumda."
Sınırdışı korkusu intihar ettiriyor
Özdemir, sınırdışı edilme korkusunun intiharlara sebep olduğunu anlatarak, "Özellikle İran ve Afganistan'dan gelen mülteciler bu yola başvuruyor. Ne yazık ki bir çoğu kadın. Alman Kızıl Haç'ın yardımları da bu konuda yetersiz kalıyor. Giyinme gibi konulardaki yardımlar da yetersiz. Kışın ortasında incecik elbiselerle dolaşan çocukları gördüm" dedi.
Êzîdî ve Hıristiyanlara saldırı
Kamplarda Êzîdî ve Hıristiyanların IŞİD taraftarları ve özel güvenlik tarafından saldırıya uğradığını da aktaran Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kamp güvenliğinden sorumlu olan özel güvenlik kurumlarının elemanları da bu insanlara karşı adeta terör estiriyor. Amerikan kovboy filmlerindeki birçok görüntüyü burada görmek mümkün. Kampın güvenliğini sağlaması gereken bu insanlar, kendileri bir tehdit unsuru durumundalar. Geçenlerde Müslüman güvenlik görevlileri inançlarından dolayı Süryanilere saldırdı mesela. Êzîdî inancına mensup insanlar ise IŞİD terör örgütünün fiziki ve sözlü saldırısına maruz kaldılar."
Kamuoyu daha ilgili olmalı
Kamplar şehir dışında olduğu için insanların birçok sıkıntıyla karşılaştığını belirten Özdemir, son olarak şunları kaydetti: "Otobüs seferleri saatte bire indirilerek insanların kamplarda tutulması amaçlanıyor. Balkan ülkelerinden gelen mültecilere hırsız gözüyle bakılıyor. Kriminal bir olay olduğunda bütün gözler bir anda bu insanların üzerine çevriliyor. Kamplarda ilticacılar çok ucuz fiyata çalıştırılıyorlar mesela. Saati 1 euro 5 cent olan bu işler, insanlık onurunu yaralıyor haliyle. Emek sömürüsü, insanların çok ucuza çalıstırılması söz konusu. İltica kamplarının durumu 'Bir dokun bin ah işit' şeklinde. Kamuoyunun burada yaşanan durumları daha çok dillendirmesi lazım. Bizim de siyasi partiler ve hümaniter kuruluşlar olarak bu insanlara daha fazla yardım eli uzatmamız gerekiyor."
MEHMET ZAHİT EKİNCİ/HAMBURG
