Almanya için kara leke

Haberleri —

Almanya’da yaşayan Kürt hukukçu ve sivil toplum örgütü temsilcileri Kürt siyasetçi ve yazar Muzaffer Ayata’ya getirilen makale yazma ve siyaset yasağına sert tepki gösterdi. YEK-KOM Başkanı olayı Hitler döneminin uygulamalarına benzetirken, hukukçular, bu kararla yeni yasaklamaların devreye konulacağını düşünüyor.
Geçtiğimiz hafta gazetemizin yazarı ve Kürt siyasetçi Muzaffer Ayata’ya, siyasal faaliyetlerde bulunması ve makale yazması, Baden Württemberg Eyalet Kamu Düzeni Dairesi tarafından yasaklanmıştı. „Devletler hukukundan kaynaklı yükümlülükleri yerine getirme“ ile gerekçelendirilen karar konusunda, YEK-KOM Başkanı Yüksel Koç, avukat Barış Yeşil, avukat Mukail Karadaş ve avukat Nejdal Dişli’nin görüşlerini aldık.

‘Kürtlere karşı kirli yüz’

Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM) Başkanı Yüksel Koç, „Bu yasak, kara bir leke olarak Almanya’nın tarihine geçecektir“ dedi.   Koç devamla „Sayın Muzaffer Ayata’ya verilen bu ceza, Hitler faşizmine açık yeni bir cezadır. İnsanın düşüncelerine yasak koymak, hele hele kendisine ‘demokratik bir rejimim’ diyen hiçbir ülkede görülmemiştir. İlk defa Almanya’da bir insana düşüncesini belirtme, yazı yazma yasağı, özellikle de YEK-KOM ve üye dernekleri ile bağlantılandırarak uygulanıyor. Bu Almanya’nın Kürt halkına karşı uyguladığı kirli politikasını, kirli yüzünü ortaya koyuyor“ dedi. 
Kürdistani bir kurum olarak, bu tür uygulamaları kabul etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Koç, önümüzdeki haftadan itibaren Türkiyeli çeşitli sivil toplum örgütleri ile bir araya gelerek konunun takipçisi olacaklarını dile getirdi.

YEK-KOM kriminalize ediliyor

Demokratik çevrelerin tepkilerini bu yasak karşısında daha etkili bir şekilde dile getirmesini isteyen Yüksel Koç, „Bu yasak artık en ufak bir şekilde düşüncesini belirten, kurumlarına giden Kürt’e karşı uygulanacak yeni bir faşizan yöntemdir. Bu yeni bir siyasal soykırım operasyonudur. Türkiye’de ‘KCK operasyonları’ adı altında uygulanan operasyonlarda bile bu kadar vahşiyane bu kadar düşünceyi zincirleyen, kelepçeleyen bir uygulama olmamıştır’’ dedi. Koç, Ayata ile ilgili verilen bu kararın, YEK-KOM ve üye derneklerini kriminalize etmeye dönük olduğuna dikkat çekti.

Faşizan yöntemler sorun çözmez

Yüksel Koç, Kürtlerin bu kararı tanımayacağını belirterek Almanya’ya şu çağrıda bulundu: ‘’Bu yöntem çözüm yöntemi değildir. Çözüm yöntemi, PKK yasağını kaldırmaktır. Kürt Özgürlük Hareketi ile Türkiye arasında barışçıl bir çözümün gelişmesi için Almanya’nın arabuluculuk rolü üstlenmesidir. Yoksa anti demokratik ve faşist yöntemlerle bu sorun çözülmez. Bu tür faşizan yöntemler, Türkiye’ye Kürtlere baskı uygulaması için daha çok moral ve cesaret veriyor. Türk devleti bu karardan güç alarak daha da pervasızlaşacaktır. Bu da yeni Roboskî’ler demektir. Almanya, yeni Roboskî’lere suç ortaklığı yapıyor.“

‘Makaleleri ile yasayı ihlal etmiyor’

Kararı yasal açıdan değerlendiren Almanya’da yaşayan Kürt avukatlar ise, Baden Württemberg Eyalet Kamu Düzeni Dairesi’nin verdiği kararın hukuka aykırı olduğunu belirtiyor.
Görüşüne başvurduğumuz Avukat Barış Yeşil, Ayata’ya uygulanan yasağın Federal Uyum Yasası’nın 47. maddesine dayandırıldığını kaydetti. Avukat Yeşil sözkonusu maddenin içeriğine yönelik şöyle konuştu: ‘’ 47. Madde’nin 2’nci bendi, ‘söz konusu kişinin siyasi eylemleri, demokratik anayasal hukuk düzenine ters düşerse veya Almanya’nın güvenliğini bozarsa ya da haklar hukukuna aykırı siyasi eylemler olursa; şiddeti siyasi bir fikir, inanç veya başka çıkarları için destekler ise veya bu kişinin fikri bu tür şiddete destek verirse... Bu yasanın neye ve kime hizmet ettiği açıkça ortadadır. Yani eğer yabancı uyruklu bir vatandaş, Almanya’nın uluslararası çıkarlarına ters düşen bir siyasi fikri savunursa ona bu yasak uygulanır. Ya da Almanca deyimi ile ‘Mundtot’ edilir“dedi.

Ayata’nın yazdığı yazılar ile söz konusu maddeleri ihlal etmediğini belirten Yeşil, „Ayata, hiçbir zaman şiddete davet etmemiştir. Tam tersi eğer yabancılar dairesi dikkatli bir şekilde Sayın Ayata’yı takip etseydi ve bu işi, Türk istihbaratına bırakmasaydı, onun tüm yazı ve makalelerinde sadece Kürt halkının en temel insani haklarını barışçıl ve demokratik bir şekilde savunduğunu görecekti. Maalasef hukuk her zaman sadece hukuka hizmet edemiyor, hukuk tarihte ve günümüzde de olduğu gibi ekonomik stratejik çıkarlara kurban ediliyor.“

‘Karar etik değil’
Kararın çelişkili, temel hak ve özgürlükleri de kısıtlayan bir nitelik taşıdığını vurgulayan avukat Barış Yeşil görüşlerini şu şekilde özetledi: „Tam tersi bu karar, anayasal zemini zedeler. Eğer yüzyıllardır en insani temel hakları ve kimliği yok sayılan bir halkın hukuku için verilen mücadele sadece Türkiye’nin isteği doğrultusunda yok sayılıyorsa, bu ne etik ne de hukuk ile bağdaşır. Bu tür uygulamalar sadece geçmişte Nazi Almanyası‘nda da sosyal demokratlar ve farklı düşünen kesimlere karşı yapıldı. Onlar, Naziler tarafından önce ‘Mundtot’ yapıldı ve sonra toplama kamplarında yok edildi.“

‘YEK-KOM yasağı hazırlanıyor’
Bir başka avukat Mukail Karadaş da kararın arkasında siyasi sebeplerin etkili olduğunu belirtti. Karadaş, „Memurlar, yetkililerin verdiği talimatları izler. ‘Şef’ olarak adlandırılanlar ise, Baden-Württemberg Eyalet İçişleri Bakanı’dır. ‘Normal’ memurun, Muzaffer Ayata hakkında çok fazla bilgisi yoktur. Büyük bir ihtimalle bilgiler, Baden-Württemberg bölge veya federal düzeydeki devleti koruma dairesi tarafından sunulmuştur. Eğer dava ve durum bu ise Mahkemece YEK-KOM’un yasaklanması için hazırlıklar yapılıyor. Büyük ihtimalle ‘Şef’ mahkemelerin YEK-KOM’u yasak etmesi halinde nasıl davranacaklarını denemek istiyor. Eğer mahkeme yasak kararını onaylarsa, YEK-KOM’a üyelik ‘terörist bir eylem şeklinde görülüp, kamuoyuna ‘güvenlik ve düzenin’ risk altında olduğunun düşüncesi verilecektir’’ şeklinde konuştu.
Bunun politik bir zarar yaşamadan, bir derneğin kapatılması yöntemi olduğunu dile getiren Mukail Karadaş, „Eğer mahkeme, yetkililerin bu kararını onaylarsa, İçişleri bakanı, YEK-KOM’un yasağını bu karara bağlayacaktır. Mahkeme de direk olarak YEK-KOM’u ‘terörist’ olarak gösterecektir.“
Münih’te NATO Güvenlik Toplantısı’ndan sonra bu yönlü kararın verilmesinin ise dikkat çekici olduğunu belirten Karadaş, büyük bir ihtimalle YEK-KOM’un yasaklanmasının müzakerelerde gündeme geldiğini düşünüyor.

Anayasa ihlal ediliyor

Karadaş, yasak kararıyla başta fikir ve ifade özgürlüğüne yönelik maddeler olmak üzere, anayasanın birçok maddesinin ihlal edildiğine de dikkat çekerek, ‘’Yetkililerin karar verirken Muzaffer Ayata’nın şu çıkarlarını gözetmesi gerekir: genel eylem özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü, onurunu gözetmek... Aksi halde Anayasa’nın eşitlik şartı zedelenmiş olur. Çünkü YEK-KOM’un programlarında yer alan başkalarına bu tür yasak dayatılmamış. Anayasa’nın 3. maddesi de zedelenmiştir. Çünkü, diğer sağcı Türk dernekleri, izlendikleri halde onların üye veya başkanlarına böyle yasaklar uygulanmamıştır. Bu yasağın uygulanması için, Muzaffer Ayata’nın tehlikeli olduğuna dair kesin delillerin tespit edilmesi gerekir. Halbuki öyle görünüyor ki, yetkilinin elinde, Muzaffer Ayata hakkında böyle suç ihtiva edecek kesin delilleri yok.“
Avukat Nejdal Dişli ise, „Ben bir hukukçu olarak Sayın Ayata’nın avukatlığını üstlenmeye hazırım“ diyerek, yapılan haksızlığı tepkisini gösterdi.

MURAT ALPAVUT


paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.