Almanya ‘PKK yasağını’ kaldırmalıdır

Forum Haberleri —

  • Almanya Hükümeti, ‘PKK yasağını’ yürürlükte tutmaya devam ederse, sömürgeci-faşist TC devletinin bugüne kadar Kürdistan’da yürüttüğü soykırım saldırılarının birinci derecede ortağı olduğunu bir kez daha kabul etmiş olacaktır.

CEMAL ŞERİK

Avrupa’da PKK yasağı resmi olarak 26 Kasım 1993 günü ilan edilmişti. O zamanın Federal Almanya Cumhuriyeti (FAC) Hükümeti, gelişen Kürt toplumsal hareketlerini bahane olarak gösterse de, soykırımcı TC devleti ile yaptığı anlaşmalar sonucunda böyle bir karara varmıştı. Bu yönüyle Bakurê Kurdistan’da, Türkiye metropollerinde uygulamaya konan topyekün özel-kirli savaş Almanya’da da karşılığını bulmuştu.

FAC’ın, soykırımcı Türk devletinin yanında Kürdistan halkına/ PKK’ye karşı almış olduğu ilk karar bu değildi. Daha önce de benzeri kararlar alarak TC devletiyle birlikte eşgüdümlü ortak saldırılarda bulunmuştu. 30 Ocak 1986’da İsveç Başbakanı Olof Palme’nin katledilmesinden iki yıl sonra tarihe ‘Düsseldorf mahkemeleri’ olarak geçen PKK tutuklamaları bu saldırıların en belli başlı olanları arasında yer almıştı.

Öncesinde de Almanya’nın soykırımcı TC devletinin Kürdistan halkına karşı işlediği suçlarda ortaklığı söz konusu olmuştu. Osmanlı-Prusya imparatorluklarından devralınan ortaklıkları ilenen bu suçlara temel teşkil etmiş, İkinci Dünya Savaşı ve öncesinde faşist Hitler rejimi ile TC devleti birbirilerine daha da yakınlaşmışlardı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında NATO içerisindeki ortaklıkları ilişkilerin derinleşmesine neden olmuştu. Zaten 1988’de, PKK’ye karşı başlattığı tutuklama kampanyasının asıl nedenini NATO’nun almış olduğu kararlar oluşturmuştu. 1993’de ilan edilen ‘PKK yasağı’ da bunların bir sonucuydu. Bu yönüyle, Kürdistan halkının meydanlara çıkarak soykırımcı TC Devleti’nin Kürdistan’da yürüttüğü topyekün özel-kirli savaşa karşı yaptığı gösteriler, FAC’ın saldırıları için sadece bir bahane olmuştu.

Sonrasında da bu gerçek defalarca doğrulanmıştır. Daha bir yıl önce yaşanan Serêkaniyê işgal saldırılarında soykırımcı Türk devleti ve çeteleri tarafından kullanılan Almanya yapımı ‘Leopar tankları’ ve SİHA’ların yapımında kullanılan temel parçaların Türkiye’ye satılması, bunun en açık delilleri arasında yer almaktadır.

Almanya’da ‘PKK yasağının’ üzerinden 27 yıl geçti. O zaman Almanya da hükümet koltuğunda Hıristiyan Demokrat Birliği(CDU)’nin lideri Helmut Kohl oturuyordu. Kohl aynı zamanda 1988 tutuklamaları döneminin de başbakanıydı. Ardından başbakan olan Sosyal Demokrat Parti(SPD)’li Gerhard Schröder’de ‘PKK yasağını’ devam ettirmekle kalmadığı gibi FAC’ı Önder Apo’ya karşı gerçekleştirilen uluslararası komplonun ortağı haline getirmiştir. Ondan sonra başbakan koltuğunu devralan Angela Merkel de Almanya’nın hem uluslararası komplo içerisindeki yerini korumaya hem de ‘PKK yasağını’ yürürlükte tutmaya devam etmiştir.

Gelinen aşamada alınan bu kararın mesnetsiz olduğu ve bir komploya dayandırıldığı açığa çıkmıştır. Olof Palme cinayetinin faillerinin deşifre olması bunu bir kez daha sağlamıştır. FAC savcılığı Olof Palme cinayetinde PKK’yi sorumlu tutmak için büyük bir çaba göstermiş ve yalancı tanık kullanmaya kadar işi vardırmıştı. Düsseldorf mahkemeleri de asıl olarak bu amaç doğrultusunda kurulmuş ve orada PKK mahkum edilmeye çalışılmıştı. Sonuçta bu çabası sonuç vermeyince, tutukladıklarını serbest bırakmak zorunda kalmıştı.

Ancak FAC savcılığı PKK’ye karşı bulunduğu mesnetsiz saldırıların sonuçsuz kalmasına rağmen izlediği bu politikadan vazgeçmemiştir. 1993 yılında Almanya’da yaşayan Kürdistanlıların meşru olan haklarını kullanarak soykırımcı TC devletini protesto gösterilerini kendileri için bir fırsata dönüştürmüştür. O günden sonra da Almanya’da yaşayan Kürdistanlıların yaşam olanakları, hareket alanları sınırlandırılarak, baskılar uygulanmıştır. Öyle ki soykırımcı TC’nin Bakurê Kurdistan’da, Türkiye metropollerinde yaptıklarının benzerlerinin tatbikine yönelmiştir. Kürtlerin ulusal renklerini, değerlerini sembolize eden bayraklarını, resimlerini vb. yasaklamıştır.

Gelinen aşamada dünya ve Avrupa genelinde olduğu gibi ‘PKK yasaklarını’ daha fazla yürürlükte tutmanın olanağı kalmamıştır. Kürdistanlılar ve dostları ‘PKK yasağının’ kaldırılmasını, ‘terör örgütleri’ listesinden çıkarılmasını istemekte ve Önder Apo’nun tutulduğu mutlak rehine ve tecrit koşullarına tahammülünün kalmadığını göstermektedir. Bu konuda bazı Avrupa ülke mahkemelerinin aldığı kararlar, yayınlanan raporlar, açıklamalar, demokratik kamuoyunun/güçlerinin bu doğrultuda sergilediği tutum ve kararlılık beyanları vardır. O nedenle de FAC’ın bu kararı daha fazla yürürlükte tutmasının ne bir olanağı ne de imkanı kalmıştır.

PKK’nin kuruluşunun yeni bir yıldönümüne girmeye hazırlanıldığı bugünlerde Almanya’da Kürtlerin, dostlarının PKK’yi, Önder Apo’yu selamlayarak, ‘PKK yasağının’ kaldırılması için başlattıkları gösteriler de, FAC’ın ‘PKK yasağı’ kararının kendileri için hiçbir meşruluğu olmadığının ilanı olmaktadır. Önemli olan da FAC’ın bu gerçeği görmesi ve dünya halklarının, insanlığının vicdanını sızlattığını, rahatsız ettiğini anlamasıdır.

Eğer bu gerçeğe rağmen Almanya Hükümeti, ‘PKK yasağını’ yürürlükte tutmaya devam ederse, sömürgeci-faşist TC devletinin bugüne kadar Kürdistan’da yürüttüğü soykırım saldırılarının birinci derecede ortağı olduğunu bir kez daha kabul etmiş olacaktır.

43. mücadele yılına giren PKK’nin 42. Kuruluş Yıldönümü; Önder Apo’ya Kürdistan halkına ve tüm dünya insanlığına kutlu olsun!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.