ATK cinayete fetva veriyor

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu

  •  Bir insanın sağlık hakkının gözaltından tutsaklığı bitene kadar devletin güvencesi ve sorumluluğunda olduğunu söyleyen İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, ATK'ye tanınan yetkinin, hatta o yetki sonucu kararın da savcıların onayına bırakılmasının anti demokratik olduğunu söyledi. 

 

ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ve İstanbul Tabip Odası Başkanı Nergis Erdoğan, hasta tutsakların geleceğinin Adli Tıp Kurumu’na bağlanmasına tepki gösterdi. Durakoğlu, ATK’nin çifte standartlarına dikkat çekerken; Erdoğan ise "En yetkin hekimlerin, en objektif raporları dahi kaale alınmıyor. Adalet Bakanı'na bağlı ATK’nin onayı gerekiyor. Bu da yetmiyor hasta Cumhuriyet Savcılığının onayıyla tahliye olabiliyor. Bu ne tıbbi açıdan, ne hukuki açıdan kabul edilebilir" dedi. 

Türk cezaevlerinde hasta tutsakların durumu her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Tedavileri yapılmayan hasta tutsaklar için yapılan eylemler de polis şiddetiyle bastırılmaya çalışılıyor. Hukukçular, insan hakları savunucuları, siyasetçiler ve bilim insanlarının hasta tutsakların serbest bırakılıp tedavilerinin yapılması yönündeki çağrıları dikkate alınmıyor. Türk Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 15 Eylül’deki basın toplantısında kapsamlı bir yargı paketi hazırlığı içinde olduklarını, hasta tutsakların durumunu da ele aldıklarını; Aysel Tuğluk’un durumunu da 16 Eylül’de değerlendireceklerini söyledi. Bu açıklama ardından Tuğluk, Adli Tıp Kurumu’na (ATK) sevk edildi. Aynı ATK, Temmuz'da 3.kez "cezaevinde kalabilir" raporu vermişti. Bugüne kadar yaşamını yitiren hasta tutsakların neredeyse tümü hakkında ATK’nin “cezaevinde kalabilir” raporu verdiği biliniyor. Uzmanlar ve hak savunucuları ATK’nin verdiği raporların tutsakların ölüm fermanı olduğunu söylüyor.

Sorumluluk devletin

Tutsakların yaşamlarından devletin sorumlu olduğunu söyleyen İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, “Gözaltından itibaren bir mahpusun sağlık hakkı doğrudan doğruya devlete aittir. İnfaz sistemleri, bu mantık üzerine kurulursa çağdaş olabilir, bu mantıktan uzaklaşırsanız mümkün değil. Cezaevi örgütlenmelerinin de bu mantığa uygun bir biçimde geliştirilmesi gerekli. Türkiye'deki temel eksikliğin de bu olduğunu düşünüyorum” dedi.  

Basit tedaviler bile

Ceza infaz sistemi içerisinde evrensel kabule ulaşmış genel doğrulardan kopuk bir anlayışın hakim olduğunu dile getiren Durakoğlu, “Cezaevinde basit tedavilere dair erişim sağlanmıyor, cezaevinde doktora ulaşmada güçlükler çıkarılıyor. Mesela son dönemde bizim çokça aldığımız şikayet, diş ve göz tedavilerinin dahi cezaevinde neredeyse imkansız hale geldiği. Yani basit tedavilerin dahi gerçekleştirilmesinin güç olduğuna dair çok fazla şikayet alıyoruz” şeklinde konuştu.

Karar verici ATK olamaz

ATK’nin ağır hasta tutsaklar için verdiği “cezaevinde kalabilir” raporlarına dikkat çeken Durakoğlu, şöyle devam etti: “Burada hasta mahpusların içinde bulunduğu durumun değerlendirilmesi bakımından en önemli kriterin ATK olarak belirlenmiş olması ciddi bir yanlışlık. Hatta ATK kararlarının bir de Cumhuriyet Başsavcılığının süzgecinden geçirilmesi de demokratik değil.”

Çifte standart uygulanıyor 

Emekli general Çevik Bir’in demans hastası olduğu için serbest bırakılmasını ama aynı hastalıktan muzdarip Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un halen cezaevinde olmasını "çifte standart" olarak değerlendiren Durakoğlu, şunları kaydetti:  “Siyasal, sözlü her türlü değerlendirme tıbbi ve bilimsel gerçeklerden uzak. Yani çifte standart var. Bir yorum söz konusuysa o yorum kimisi için lehte kimisi için aleyhte yapılıyor. Zaten anlatmaya çalıştığımız bu. Olayı siyasal özlü değerlendirdiğimiz zaman çifte standarttan gerçekliğin gizlenmesine kadar her şeyi söyleyebilmek mümkün. Hiçbir siyasal değerlendirmenin kişi üzerinden, mahpus üzerinden yapılmayacağı noktalarda da çok ciddi şikayetler var. Bu şikayetleri de ortadan kaldırmalıyız.”

İstanbul Tabip Odası Başkanı Nergis Erdoğan

Sağlık hakkı savunulmalı

Bir hekim örgütü olarak hasta tutsakların sağlık hakkını savunmanın görevlerinden biri olduğunu ifade eden İstanbul Tabip Odası Başkanı Nergis Erdoğan, “Hasta mahpuslar için bize gelen şikayetler doğrultusunda gerekli girişimleri yapıyoruz. Ancak son zamanlarda çok fazla sağlık hakkı ihlali şikayetleri alıyoruz” dedi.

Doktorların tavrına tepki

Kelepçeli muayenenin bir işkence yöntemine döndüğünü ifade eden Erdoğan, “Sağlık örgütü olarak bu anlamda meslektaşlarımızın da içinde olduğu benzer hak ihlallerine karşı yapılması gereken her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Tabii ki hasta mahpusların sağlığa erişim hakkına ulaşması yönünde bazı doktorların yaklaşımını doğru bulmuyoruz” diye konuştu.

ATK ciddi bir sorun

ATK’nin rolünün ciddi bir sorun olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları ekledi: “Üçüncü basamak hastanelerde mahpus en yetkin kişilerden rapor alıyor ki bu en objektif, en yeterli rapordur ama onu tutup ATK'nin denetimine veriyorsun. Bu üçüncü basamak hastanelere yapılan ağır bir saygısızlık, fuzuli işgaldir. Yani en yetkin hekimlerin dahi raporları kaale alınmıyor ve ATK gibi Adalat Bakanlığına bağlı bir kurum tarafından bu raporlar onaya tabi tutuluyor. O da yetmiyor; hasta, ancak Cumhuriyet Savcılığının onayıyla tahliye olabiliyor. Ne tıbbi açıdan ne de hukuki açıdan kabul edilebilir.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.