Baltalar elimizde uzun ip belimizde

İç politika hesapları ve alışkanlıkları ile uluslar arası politikada aktif rol oynamaya çalışmanın faturası gittikçe ağırlaşıyor.
Cumhurbaşkanının görev süresi ile ilgili takvimi netleştiren yasa çıktığı andan itibaren iç siyaseti tetikleyecek yeni gerilimlere şahit olabiliriz. Şike yasası sırasında ön izlemesini yaptığımız mesajlaşmaları aşan bir ortama girebiliriz. Ekonomik göstergelerden özellikle cari açığa müdahaleyi ötelemenin sınırına dayandık.
Anayasa konusunda mevcut çalışma yöntemi ile mesafe almanın zorluğu artık yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.
2012 Maya takviminde iddia edildiği gibi dünyanın sonu olmasa da Ortadoğu’da büyük kapışmalar kaçınılmaz gözüküyor. İran ve Suriye ile ilgili gelişmeler eş zamanlı mı seyredecek, yoksa biri diğerine zemin mi oluşturacak henüz netleşmedi. Karşılıklı tehdit ve oyalama mesajlarının verildiği dönemin sonuna geldik. Pratik müdahale yada çatışma hazırlıkları açıkça ilan edilmeye başlandı.
Uluslar arası denge ve Türkiye’ye yönelik beklentilerin tersine dönme ihtimali son derece yüksek. Taşlar bu kadar yerinden oynadıktan sonra sancılı ilişkilerin açıkça tarif edilmesi kendi doğallığında gelişecek. Bölge ülkelerinin iç istikrarı ile bölgeye yönelik müdahil olma kararlılığı sergileyen ülkelerin söylemleri şimdilik uzlaşılabilir gözükmüyor. Kimin nereye kadar geri adım atmayı göze alabileceği konusunda son derece puslu bir ortam var.
Bu noktadan sonra tüm tarafları idare ederek süreci yönetmeye çalışmak imkansız. Bu güne kadar taahhüt edilenleri yok sayarak hareket etmek nasıl söz konusu olamazsa, taahhütlerin gereğini yerine getirmeye kalkmak da son derece yüksek riskler taşıyor.
Sırtında yumurta küfesi ile dolaşanlar sorumlu davranmanın ötesinde pozisyonlar geliştirmesi gerekiyor. Kaybedecek bir şeyi olmayanlarının elinin gittikçe güçleneceği günlerdeyiz.
Ne zaman doğmuş olursanız olun, burcunuz ne olursa olsun, hepimizi aynı akıbet bekliyor, desek abartılı bir yorum yapmış olmayız sanıyorum.
Fala inanmayan ama falsızda kalmak istemeyenler için Kur’an dan bir mesajı hatırlatarak bitirmek istiyorum: ‘Sadece zalimlere dokunmayacak (herkesi yakacak) olan ateşten sakının’.
Karşı karşıya bulunduğumuz tehlikeye tarife çalışmamızdan bile rahatsız olup, toz pembe tablolar çizmeye devam edenlerle aynı kaderi paylaşmak zorunda kalmayı ben içime sindiremiyorum? Ya siz?
