Beyin ölümünde tahliye

Ali Ataç

Ali Ataç

  •  Ali Ataç, İstanbul’da gözaltına alındı ve 24 Haziran’da tutuklandı; iki gün tutulduğu tek kişilik hücrede kendini yaktığı iddiasıyla kaldırıldığı hastanede, 32 gündür entübede. Hastaneye götürüldüğünde beyin ölümünün gerçekleştiği anlaşıldı.
  •  Üç gün sonra mahkeme tahliye kararı verdi; cezaevi yönetimi de iddia ettiği yangın için soruşturma açıp para cezası verdi. 19 gün sonra haberdar edilen aile, işkence edildiğini belirterek, suç duyurusunda bulundu. 

Metris Kapalı Cezaevi’nde tek kişilik hücrede tutulan 20 yaşındaki Ali Ataç, kendisini yaktığı iddiasıyla gece yarısı Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü, sabaha doğru yanık yoğun bakım ünitesine nakledildi, öğleden sonra entübeye alındı. Zaten hastaneye getirilirken beyin ölümü gerçekleştiği anlaşılan Ataç hakkında entübenin üçüncü gününde tahliye kararı verildi. Ataç, halen entübede tutulurken cezaevi yönetimi de alelacele yangın çıkardığı iddiasıyla soruşturma başlatıp 4 bin TL para cezası verdi. 24 Haziran'da tutuklanan, 26'sında hastaneye kaldırılan Ataç'ın ailesine, ne jandarma ne de cezaevi haber verdi. Hastane, cezaevine bıraktığı telefon numarasını 29 Haziran'da arayarak aileyi haberdar etti. Aile ve avukata göre; Ali intihar etmedi, bu hale getirilip hastahaneye atıldı. 

Metris Kapalı Cezaevi’nde 26 Haziran’da bulunduğu tek kişilik hücrede “Ateş çıkarmak suretiyle intihar girişiminde bulunduğu” iddiasıyla jandarma tarafından Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirilen Ali Ataç’ın (20) getirildiği sırada beyin ölümünün gerçekleştiği ortaya çıktı. Ataç, 24 Haziran’da Avcılar’da adli bir vaka nedeniyle gözaltına alındı. Filizköy Polis Karakolu’nda alınan ifadesi ardından savcılığa çıkarılmak üzere Bakırköy Adliyesi’ne götürülen Ataç, daha sonra sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ataç, tek kişilik hücrede tutuldu.

Cezaevi idaresi, Ataç’ın 26 Haziran günü saat 02.00’de tutulduğu tek kişilik hücrede kendisini yaktığını iddia etti. jandarma tarafından Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Burada saat 03.00 sıralarında acil yanık ünitesine yatırılan Ataç, saat 04.49'da ise yanık yoğun bakım ünitesine sevk edildi. Burada muayenesi yapılan Ataç’ın, “Birden fazla yerinde yanık“ ve “Tütün kullanımına bağlı zararlı kullanım” tanısı konuldu. Ataç’ın yüz, boyun, her iki el ve üst ekstremitede yüzde 20 oranında iki ve üçüncü derecede yanıklar tespit edildi. Epikriz raporlarına yansıyan bilgilerde Ataç’ın 26 Haziran saat 13.59’da entübe edildiği belirtildi.  

 Ailesine haber verilmedi

 Ataç’ın hastaneye kaldırılması ve yaşadıkları ne cezaevi ne de hastane tarafından ailesine bildirildi. Mahkemece 29 Haziran günü tahliye edildi. Hastane, 19 gün sonra Ataç’ın polise ve cezaevine verdiği bir arkadaşının numarasını arayarak durumu aktardı. Bunun üzerine söz konusu kişi, Ataç’ın ağabeyi Mehmet Can Ataç’ı aradı. “Kardeşin hastanede ölmek üzere yetiş” şeklindeki aramanın ardından hastaneye giden ağabey Ataç, doktorların kendisine kardeşinin beyin ölümünün gerçekleştiği bir şekilde hastaneye geldiği yönünde bilgi verdiğini aktardı. Doktorların kardeşinin hayata dönme şansının olmadığını söylediğini aktaran Ataç, “Doktorlara, beyin ölümünün nedenini sorduğumda, beynin oksijensiz kalmasını gösterdi. Aynı zamanda yanıkların ise ateş nedeniyle olma olasılığının yüksek olduğunu aktardılar. Ama Adli Tıp Kurumu’nda (ATK) net sonuçlar çıkacağını söylediler” dedi. 

Mehmet Can Ataç

İşkenceye maruz kaldı

Yanıkların ateşten kaynaklandığına ihtimal vermediğini dile getiren ağabey Ataç, kardeşine işkence yapıldığını kaydetti. Ataç, “Bu devletin sorumluluğunda olan bir şeydir. Hapishane, ‘kendisi yatağını ateşe vermiş, kapıya dayanmış’ savunması yapıyor. Kapılar normalde dışarıdan kapanıyor. İstediği kadar ranzayı koysa ufak bir şeyle hemen açar. İki eli de aynı yere kadar yanmış. Kendisini yaktığına inanmıyorum. Bir insan kendini yakmak isterse sadece elleri yanmaz” şeklinde konuştu. 

Çocuğu öldürüp getirmişler

“Çocuğu hapishanede öldürüp hastaneye atıyorlar” diyen Ataç, suçtan kurtulmak için kardeşi hakkında birkaç gün sonra tahliye kararı verildiğine dikkat çekti. Devlet himayesi altında bulunan birinin bu tarz işkencelere maruz kalmaması gerektiğini aktaran Ataç, “Maalesef yaşanıyor. İşkence ve vahşetle insanlar katlediliyor. Bu süreçte kanunen ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız. Ali için de şu anda bekliyoruz. Beyin ölümü gerçekleşmiş. Ölme ihtimali yüzde 99. Doktorların söylediğine göre geri dönme ihtimali çok zor” dedi. 

Suçsuzdu, suçlu bile olsa

 Normalde bir insanı bulmanın, tespit etmenin 5 dakika almadığını; kimliğine, GBT’sine bakıldığı zaman hemen bulunabileceğini kaydeden Ataç, "Kardeşimizin bir suçu yok, suçu olsa dahi bu devletin himayesinde bir insan. Bizim canımız yandı" diye konuştu. 

Görüşmediler, telaşlıydılar

Ailenin avukatı Murat Karakaş, kamera kayıtlarının deşifresiyle birlikte iddia edilen “yangının” çıkış ve müdahale saatinin yanı sıra hastaneye götürülme saatinin de netleşeceğini belirtti. En son Salı günü cezaevine gittiğini paylaşan Karakaş, cezaevinden kimsenin kendisi ile görüşmediğini söyledi. Karakaş, “Telaş içindeydiler. Bu nedenle şüphelerimiz daha da artı. Görüşmemeye gerekçe ise işte ‘yetkili kişiler yemekte veya falan toplantıda’ şeklinde oldu” dedi.

Karakaş, aydınlatılması için hukuki yolları zorladıklarını; belki de bilinçli olarak aydınlatılmak istenmeyen şeylerin ortaya çıkması için uğraştıklarını söyleyerek, şöyle devam etti: "Bu nedenle Ataç’ın babası 20 Temmuz’da Muş/Varto savcısı kanalıyla Bakırköy Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Soruşturma açıldı ve savcı vakaya dair cezaevinden varsa bilgi ve kamera görüntülerinin dosyaya sunulmasını istedi. Doktor ile oturup sohbet ettim. Doktor, ‘getirildiği gün beyin ölümü gerçekleşmişti’ dedi. Hastanede heyet toplanarak buna karar veriyor. İhmal çok açık” ifadelerini kullandı.

Nedim Ataç

Can çekişen Ataç'a soruşturma

Cezaevinin, can çekişen Ataç hakkında yangın iddiası nedeniyle soruşturma başlattığını belirten akrabası Nedim Ataç ise gözaltına alınma ve ardından tutuklanmaya giden sürece kadar aileye hiçbir şekilde haber verilmediğini söyledi. Ataç, şunları ifade etti: “Cezaevi, yatağı yaktığı iddiasıyla 'kamu malına zarar vermekten' 4 bin lira ceza kesmiş. Devlet bu çocuğu götürdü ve orada işkence yaptı. Doktorların söylediği gibi bu yanıklar ile bu çocuğun beyin ölümü gerçekleşmez. Yanıkları yangın ya da ateş yanığına benzemiyor, elektrik çarpması gibi. Yani çocuğu öldürmüşler ve götürüp hastaneye bırakmışlar. 20 yaşındaki bir genci öldürüp hastaneye atıyorlar. Böyle bir dünya yok.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.